Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
ANTOLOJİ COM.DA Kİ 4 DE 1 LERE SESLENİŞLER GURUBUNDA Kİ
GÜZİDE ŞAİRLERİN SEÇKİN ŞİİRLERİ ŞEREF SAYFASI TAKDİMDİR.
Grup Yöneticileri
- Cahit Yetgin
- * yaşanmamış aşkları..
- Abdurrahman Yildiz 1
- Abdülmennan Akturk 1
- ahıska42 YükselAkcum
- akeolog
- alaaddin uygun
- Alacalı-bahattin ton..
- Arif Tatar 1
- Asabı İkram
- Aside Aside
- Atila Yalçınkaya
- Babacan24
- Bilent Derin
- by-bilvanis
- Can Abdullah Yıldırı..
- CEMREDE
- Ceylin Kebuter
- cordinotörs
- Coşkun ARSLAN 19
- Çiğdem Kılıç 1
- Dostum_M
- Ebru Ercan 1
- ecfer
- eğisteli
- eşahan
- Feyzullah Kırca 1
- fırtınavadisi
- Gökçe Demir 1
- Gurbet Meleği Hafize..
- Günaydın Gece
- Gürhan Olcaytürkan
- Hadi Sönmez
- Hak şahini
- Hamiye Alkış
- Hanım Gemiciüzel
- Hilâl Nuray
- horasanereni25
- Huseyin Zarar 2
- ıspartalı zeki çelik
- ilhan koruyucu
- İsmail Sağır 1
- kalenderce
- Kırık Kelebek Kanadı..
- Lemide Çakır
- majegitim
- Mechul Mechul
- Mehmet Öktem 1
- Melih Baki
- Meltem Çiloğlu König
- Metin Güleroğlu
- MEVLÜDE DEMİR
- Midayet Kara 1
- moneu
- Mubin-Kitap
- Mustafa Hoşoğlu 1
- naşide
- Necati Şimşek 1
- Necdet EREM
- NECİP1
- Nevzat Birkan
- Nsi/Nadir Sayin
- Nurettin Aksoylu 1
- Orhan Ateş
- Osman Aktaş 3
- Öksüz Öksüz
- Rifat Kaya 1
- ruhatun
- safdeha
- Saffet Çakır
- Saime Tavaslı
- Samih Güllük 1
- Serdar Çakır 1
- Sergül Vural Erciyes..
- son_mevsim
- Spit It Out
- Şair Yusuf Değirmenc..
- Şefik Tiryaki
- Şiirin Kızı
- Şükran Ay 1
- Ümmü Gülsüm 1
- Ümüt Güngör 1
- Vasfi Okur
- vuslat_ şairi
- Yaşar Kanşıray
- yolcu9901
- yurdun
- Yusuf Tuna 1
- Zehra Afşin
- Zehra Okur 1
- ZEYBEK HOCA
- Zeynel Açıkgöz
- Zeynep Ünal 2
Bil
Bil,bil
Bir’i bil
Kıymet
Bil.
Cahit Yetgin
Duygu
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi: 15 Ekim 1986
Saçlarını rüzgara verirdi kimi zaman
Güzelim alnı tel tel dolardı
Aşk anıldığında,
Utanır, çekilir, solardı…
Bir “ Duygu’m” vardı benim
Hisliydi hisli olmasına
Bazen hasret çekerdi
Ağlardı, “ Duygu’cuğum” ağlardı…
Sevenler kavuşsun isterdi
Hasret zor gelirdi
Acıklıydı yaşamak
Acıklıydı sevmek onca
Ondan ki, gözleri dolardı…
Kendisince mahzun
Kendisince yalnız
Bir “Duygu’m” vardı benim
Ağustos akşamlarında yanar
Teşrin sabahlarında donardı…
Muhip Erdener SOYDAN
01 Eylül 1965 Çınar/ DİYARBAKIR
Vecdi Murat Soydan
Habis gen
Seni gidi kurnaz tilki seni
Zanedersin kabul ederim seni
Bırak o lafları inceledim seni
Soyunda tespit ettim o habis gen'i
Abdurrahman Yıldız
Deniz ve yanlızlık
Duvarlarına çalkıyor, kanı
Ölmeden ölen gönlümün
Oturmuşum, bir kayanın başına
Başımda dolanır, ay
Yine çıkmış, biz büyüdükçe küçülen deryayı kundaklamaya
Üşümüş, titriyor yangınlarında
Titremeler, çengi tadında
Döşünde raks ettiryor, kocamış marmara
Dudakları, nilüfer kırı,
Kıvrımları, dalga dalga, vahşi dansında
Kulaklarımda,
Yüreğinden kanı çekilen yakamozun yoldaşı
Kuşların canhıraşı
Lacivert zemin üzerinde
Kur yapıyorlar, aya.
Cübbesi içre dönen gurub, çıkmış kanlı ayine
Tutuşan gök, dönmüş bir alemetli döğüşe
Ufkun gırtlağına, çöken kanlı hançere
Sevindim, seğirtim
Denizin yanışına
Kalbim, kuşlar gibi ürkek
Bu uhrevi alemde
Yanlızlığıma dedim
Gidelim derya içre, kürekleri çek
18/7/2010
Abdullah Mennan
Sevi Rüzgarları
Usumda kaldı nağmeler
Anımsadıklarım hep hüzünlerde
Usumda ki sonbahar rüzgârları
Ne de güzel eserdi
Poyraz rüzgârları
Ilık, ılık okşar yüreğimi
Anımsadıklarım hep hüzünlerde
Titriyor yüreğim
Ilgıt, ılgıt sevi rüzgârları
Savrul, savrul nidalarda
Yükselsin sesin
Sevi rüzgârları
Usumda hatırladıklarımda
Bir sesin tınısı doldu
Kupa yelken yüreğinde
Kırık dökük hatıralarda
Cam kırıntıları sızısında
Dokunsan darmadağın olacak
Kalsın kalender yüreğin
Eyvallah sevi rüzgârlarına
Yıkılıp kaldı her zerresi
Yitik kendi âlemlerinde
Dokunma kalsın yerli yerinde
Sevi rüzgârlarında
Anımsadıklarım hep hüzünlerde
yüksel akcum
21.09.2010
Yuksel Akcum
Son Nefesim.
Bir nefes oldun içimde,
Dudaklarımda son şarkı.
Sevinçtin gözlerimde,
Yok şimdi dünden farkı.
Ağlar hep yine gözlerim,
Ağlar hep nağmelerim.
Bir nefes oldun içimde,
Sensin benim son nefesim.
Saklarım hep yüreğimde,
Sımsıcaksın nefesimde.
Arar hep seni gözlerim,
Albümlerde her resimde.
Sen varsan güler gözlerim,
Çoşar aşkla nağmelerim.
Bir nefes oldun içimde,
Senle dolu her nefesim.
Erdinç Sert
Her dem '
İçim yanıyor, yokluğun alev, alev
Dününe takılmış sevdam gel sev
Yokluğun içimde büyüyen bir dev
Firak yakmış içimi her an kavurur
İçim üşüyor hasretinde tenim buz
Günüme asılmış yokluğun üşütür kuz
Güneşe hasret sevdamdaki sen güz
Hasret vurmuş içimi her an üşütür
İçim acıyor sevdan beni vurur kanatır
Bugünüme saçılmış tokluğun acıktırır
Deva diledikçe bu sevdanı anımsatır
Aşkın büyümüş içimi her an savurur
İçim küsüyor artık beni avutmuyor
Yarınıma saçılmış hasretin doluyor
Sevdama küsen senden aman diliyor
Sana olan aşkım her dem büyüktür
Alaaddin Uygun
Söktüm
Yakmasınlar sevdamı,sanki toprağa çöktüm
Bir tutam aşkın için,özlemi kalbe döktüm
Başka bahara kalan,düşmez yaprağı büktüm
Sanmasınlar yok olduk,sevdayı çoktan bulduk
Ölüm neden korkutur,yaşayacak insanı
Acıları son oktur,gönülde taşıyanı
Anıları pek çoktur,yok olacak mekanı
Sanmasınlar yok olduk,biz aşkı şimdi bulduk
Bahattin Tonbul
27.11.2010
Bahattin Tonbul
At İzine... İt izi!
Niye karıştırdın?
At izine, it izini...
Yollarım vardı uzun ve ince...
Çoğu zaman güneş ufka değince;
Yürüyüşlerim doğru ve aheste,
Şimdi kulağımda ilk duyulan bir beste!
Hâlâ yürüyorum...
At izini, it izini;
Sayıyorum...
Gözlerim bulanık,
Ne aradığımı bilmiyorum...
Burada herkes bizden uyanık!
Bir köşede dövünür bağrı yanık!
Şaşıyorum!
Şaşırıyorum...
Burası karmakarışık;
Hiç belli değil; at izi mi, it izi mi?
Arıyorum!
Gecenin içinden ufak bir ışık!
Yine yürüyorum...
Korkutuyor; gecenin gizemi...
Aldandın!
Gafil, neyi yadsıdın?
Yazık, çok yazık!
Yine...
At İzi... İt izi!
Bunda çok karıştırdın!
At izini, it izine...
Kim çözebilir, bu gizi?
Her gelene soruyorum;
Ama cevap yok!
Sağımda derine batmakta zehirli ok...
Ne yapayım yarı aksak yürüyorum...
Anladım ki geldiğim yer son kavşak...
Bakınışlar, dokunuşlar yumuşak!
Bulamazsın burada istesen de bir uşak...
Bu belime sardığım tek ibrişim kuşak;
Ve şimdi...
Dönüş acıları;
Uzaktan geç; basma!
Kurumuş at izi, it izi...
Öperim her gördüğüm pak alnı!
İşte burası dünyanın yumuşak karnı!
Haydi geç, çabucak geç; durma!
Çözemedim buradaki gizi
Sende bilmediğine kulak asma!
Arkama dönüp gözlüyorum uzakları...
Korkuyorum...
Uyanıyorum...
Nerede o at izi it izi?
Bakışları;
Çok özlüyorum...
Sanıyorum...
Size bir tek sözüm kaldı;
Bunu hiç unutmayın!
At izine, it izini;
Sakın ha, karıştırmayın!
At izine it izi,
Yavrucuğum, çok karıştı
Kim çözecek bunun gizini?
Soruyorum...
Vasiyet ediyorum...
At izine... İt izini!
Bu vasiyeti, yıllar sonra...
Okusunlar diye şu duvara!
Kazıyorum!
“At izine... İt izini! ”
ARİF TATAR
(09.07.2010 14:00-Adana)
Alem
Şu Dünyanın Aleminde
Asla Asla Deme Yarın
Bambaşka Biri Ol Bütün
Mutluluklar Ufkunda olsun
Şu Dünyada Bu Alemde
Herkezin Derdi Başka
Başka Bu Alemde,ki
İnsanlarda Psikoloji
Bambaşka
Mehmet Asa
Şiir ve Şair
Gönlümüzün sesi, gelir dillere
Bazen düğün bazen matemdir şiir.
Kimi gün Leyla ya, kimi gün güle,
Yürekten çağlayan sitemdir şiir.
Çöllere düşürür Yunus misali,
Gösterir insanda bin cümle hali.
Kimin yırtar kimin okur ahali,
Aşığın gönlünden çıkandır şiir.
Sinede çağlayan bir niagara,
Dile gelir sanki Arafat, Hira.
Ruha bir pencere, besleyen mera,
Mazlumun dilinde kalkandır şiir.
Kaside-i Bürde den günümüze,
Sinenin feryadı dökülmüş söze.
Kimisi onunla kalbini köze,
Dağlayıp kebaba, yakandır şiir.
Allah’a (C:C) sunulan gönül duası.
Yangını söndüren aşk tulumbası,
Hazreti Hamza ya müminin yası,
Kan seylapları ile akandır şiir.
Şahı Enbiyaya sunulan naat.
Küfürle savaşta bir küheylan at.
Münevver insandan ince bir sanat.
Gönül deryasından çıkandır şiir.
Süleyman Çelebi Nabi Fuzuli,
Sakarya Türküsü, Yağmur şiiri.
Dünyalar tanıdı Mehmet Akif i.
Altın varaklarda yazandır şiir.
Böyle akar gider gelmez ahiri.
Nefsine pay verme dünya hakiri.
Dilinden düşürme Kur’an ve zikri.
Bin bir evliyadan sızandır şiir.
Edipler edepli olmalı demiş.
Üstadın dediği her şey güzelmiş.
Zaten hayatımız bir hoş besteymiş.
Hak rızası için, duadır şiir.
Atila Yalçınkaya
28.10.2010
Atila Yalçınkaya
Güneşe Hasret Yüzüm...
Bu yalan dünyada gülmedi
Bir gün yüzüm
Ayrılık hasretti
Düştü içime kor gibi
Güneş batarken kayboldu gölgem
Doğar diye bekledim yıllarca
Dört duvar arasında
Doğmadı güneş
Yaralı yüreğim hep acı doldu
Bıraktığın güller sararıp soldu
Ağaçlar kuruyup yapraklar soldu
Bekledim bekledim doğmadı güneş
Her yer hüzün ve çile ile dolu
Doğarmı bugünde sensiz güneş
Dalda yaprak kurumuş
Gözelerde su akmaz
Adını andıkça yüreğim dayanmaz
Akar gözlerimde damla damla yaş
Dün gece sana geldim
Yine sensiz yine çaresizdim
Elimde resmin yüreğim de sen
Yürüdüm yollar uzun ve çaresiz
Aç kollarını sana geldim
Güneş doğarken uykusuzdum dağlarda
Hüzünlü bakış karardı dünyam
Görmez gözlerim bir avuç toprak
Konarmı bir daha pencereme kanadı kırık kuş
Düştüm kimsesizim çaresizce ağlarım
Umudum tükendi kimseler yok yanımda
Bir tek gök yüzünde yıldız
Birde hayalin
Resmine bakıp halalini kurdum
Güneşe hasret yüzüm
Saklanmış güneş bulutların ardına
Doğarmı bir daha bana güneş
Sabırla bekleyeceğim yolunu
Doğacaktır karanlığa bir gün batan o güneş...
Hüseyin yanmaz
20/11/2010
Hüseyin Yanmaz
Belki
Tut da bozulmasın dehlizler
Yasak iklimler görünmesin gözlerimize
Seni görünce deli denizler
Mecbur yasaklara fırsat doğar gemimize
Giriş taksimiyle çizilen rota
Düşer bir kabusla içerimize
Görünen bir yüz bildik tanıdık
Resim katar bire bir gölgemize
El gibi uzaklarda selamsız zamanları
Her şarkı başka hüznün kalpte çınlamaları
Eskisi söylenmiştir seni yaşamak yeni
Lisan kafi gelmez belki ifademize
1997
Bilent Derin
O Gün Gelecek
O gün yine gelecek
Hani zamanın akıp gittiği
Gözlerimiz görecek
Gözlerdeki sonsuz derinliği
O gün yine gelecek
Hani hasretin bir an bittiği
Kalbimiz hissedecek
Sevdadaki eşsiz serinliği
O gün yine gelecek
Hani sevmenin bize yettiği
Yâr dediğim bilecek
Aşıktakı sadık yârenliği
O gün yine gelecek
Hani gül dikeninin battığı
Sen gül aydınlatacak
Gülüşün, kördeki karanlığı
O gün yine gelecek
Hani sevenlerin kavuştuğu
Dert derman buluşacak
Bitmeyecek güle hayranlığı
(05 Şubat 2009)
Muhammed Mustafa Eyvaz
Sende mi Dost
Sende mi can dost sende mi yaptın
Böyle mi sözleşmiştik
Hani ne hayallerimiz vardı
Sırdaşını dert ortağını yolda bırakmak
Yakıştı mı sana
Anılar kanıyor şimdi beyinim her köşesinde
Hangi yana çevirsem yüzümü
Bir hatıra…
Kahkahaların hıçkırık kokuyor artık
Kim çeker kahrımı kime bağıracağım
Kimi karşıma alıp içimi dökeceğim
Hani dostunu yüz üstü bırakmak
Yazmıyordu kitabında
Hep sitem ederdin suskunum diye
Görsen ikimiz yerinede konuşuyorum artık
Keşke bir kerecik kalbimi kırsaydın
Bahaneler bulup konuşmasaydın
Belki o küskünlüğünde teselli bulurdum şimdi
Olmaz ol kara toprak
Onu da çok gördün bana
Yokluğuna hasret
Özlemine yalnızlık
Alışkanlığına keder adını koydum
Can Abdullah Yıldırım
SALLADI DALIMI YAPRAK EYLEDİ
Neyine inanam niye güvenem
Bir dünya ki derdi durak eyledi
Nesine sevinem niye dövünem
Haksızlığı dikip bayrak eyledi
Haramiler bırakmaz ki gülesin
Şu yad eller geçit vermez gelesin
Yaranı sarıp da derdin bölesin
Kerem’i Aslı’dan ırak eyledi
Gelen her gün giden ömürden zarar
Mangal kadar yüreğin neye yarar
Yiğidin yârini namertler sarar
Salladı dalımı yaprak eyledi
Mahmut NAZİK 22 11 2010 Mersin
Mahmut Nazik
Derin uyku
Deli desinler seni sevdiğim için
Alıp götürsünler uzaklara
İsterse tufanlar koparsınlar
Kırsınlar kolumu kanadımı
Yıksınlar yollarımı
Çarmıha gersinler yoksun diye
Çekip vursunlar ortayerinde
Atatürk Caddesi’nin
Akdeniz’in sularına gömülsün
Ne varsa artakalan anılardan
Sen yoksun ya mezarım da olmasın
Dua okumasın kimse
Yırtıp atsınlar şiirlerimi
Sustursunlar tüm şarkıları
Adımı sanımı unutsunlar
En karaya boyasınlar düşlerimi
Silinip gitti son resmin gözyaşlarımla
Başka iklimlere uçurdular kokunu
Buz tuttu avuçlarım yokluğunda
Kaybolup gitti gözlerinin rengi
Bilmem kaçıncı gecem oldu çıldıran
Gün başka türlü doğacak biliyorum
Ha bir eksik ha bir fazla yaşanacak
Zor olacak alışmak
Bir bıçağın sırtında bütün ömür
Kötü bir alışkanlık seni sevdiğim
Uyuyorum anıların tam ortasında
Uyuyorum
Uyanamıyorum
Nafi Çelik
Bayraksızlar
Devşirmeler ahlaksızlar
Vatansızlar topraksızlar
Sözüm size bayraksızlar
Devletiniz olmaz sizin
Neyiniz eksik hürsünüz
Yobazsınız ve körsünüz
Nankör sünüz nankör sünüz
Nimetiniz olmaz sizin
Yediden yetmişe hain
İçinizde düşmanlık kin
Ya sevin ya terk edin
Kıymetiniz olmaz sizin
Huzura atılan mermi
Tarih sizi affederimi
Ulan hilal çiğnenirimi
Cennetiniz olmaz sizin
Ölünüz yeğ dirinizden
Kurtulmalı sürünüzden
Dağlar koktu kirinizden
iffetiniz olmaz sizin.
Coşkun ARSLAN
Coşkun Arslan
Umut Tohumlari
ne kadar da
cabuk tüketiyoruz ömrümüzü
büyük bir sorumsuzlukla......
bir cocuk gördüm
eli, yüzü camur icinde....
acliktan solan benziyle...
bakiyordu
boncuk boncuk gözleriyle
sözlerim
bu gözlerdeki
sonsuz sevgiyi
umuda olan aski
göremeyenlere...
savasin sonu yok....
acinin tarifi, rengi yok..
tüketmeyin artik sorumsuzca hayati
icinizdeki nefret ve kinle....
tüketmeyin umuda olan sevdayi...
bulamayin kan kokusuna
o masum bakislari......
dagilmaliyiz belki de
dünyanin dört bir kösesine
toplamaliyiz tüm masum bakislari
serpmeliyiz sonra da
yeryüzüne
sevgiye ve umuda
tohum diye....
bakislar masum kalabildigince
anlam gelir ömrümüze.....
**Suskun Hüzün**
Cigdem Kilic
Eğitim
Her birey, her an eğitim
Gereksinimi duyuyor.
Eğitimsiz bekleyerek,
Duran kendine kıyıyor.
Eğitim derinleştirir.
Güç, dinginlik birleştirir.
Beceriler geliştirir.
Alanlar zenginleşiyor.
Ayrıntılar aydınlanır,
İnsan çözer, bilir, tanır.
Bildiği şeye inanır.
Eğitim bunu sağlıyor.
Beşikten mezara kadar,
Öğrenecek pek çok şey var.
Görüp, bilip, anlayanlar.
Öğrenmekten keyif alıyor.
Matematik, felsefe, din,
Öğrenen biri eder bin,
Öğrenerek artar sevgin,
Bilinenler seviliyor.
Mühendislik, biyoloji
Jeoloji, sosyoloji
Tıp, fizik, arkeoloji
Neler neler öğretiyor.
Birlikte farkına varsak,
Ah bu ataleti atsak,
Okusak, denesek, yapsak,
Görsek neler değişiyor.
30.11.2008 11.40
Şahbettin Uluat
Kum saati
Kıymet bilinmez geçmiş bir zamanda
Ucundan tutulmamış,
Üzerine basılmış,görmezden gelinmiş ne varsa
Süregelen...
Asılsız bir yolda kaybolan yitik bir ruh gibi
Ayağımda doğumgünü hediyesi prangalar
Geçmişine haykıran sessiz çığlıklar...
Mateminin mabetinden sıyrılan,
Derin yaralar açmadımı;
Taze bedenlerde son bulmayı uman,
Bayatlamış acılar?
Sorumsuz düşünceler içinde kaybolan,
Düşüncesizlikler...
Tüm bunlar acımın bir parçası şimdi
Kum saati dolmaya yakındı zaten sen giderken
Şimdi parçalanmaya çeyrek var...
Ebru Ercan
Revizyona Girdim
Kestirip kurtuldum köse sakalı,
Tamire gönderdim sağdan topalı,
Bedenden parçalar koptu kopalı,
Biraz düzen tutmak gerekli bana.
Dilim düzendedir akort ederim,
Gönlüm özendedir dosta giderim,
Belki zaman gelir hatır güderim,
Bir köşede yatmak gerekli bana.
Kafada vida var içi düzenli,
Kemikler alçıda sargı özenli,
İç organlar kevgir gönül süzenli,
Parçacıya gitmek gerekli bana.
Nadas ettin saçlar güzün ekilir,
Kulak burun yerlerine dikilir,
Yenisi gelince kollar takılır,
Bir sevgiyi tatmak gerekli bana,
Akıl kayıp oldu çalan bulundu,
Monta edip eski yere konuldu,
Astarsız yerine astar sunuldu,
Boyasından yırtmak gerekli bana.
Koşup eğlenirsem kırda bayırda,
Düzelsin parçalar olsun hayırda,
Mevla bu kulunu biraz kayırda,
Sevda hapı yutmak gerekli bana.
Eyüp revizyonda girdi tamire,
Selam çaktı imza verdi amire,
Yeniden başlıyor döndü demire,
Hayata renk katmak gerekli bana.
Eyüp Şahan
Sakarya/Kocaali 8.7.2010
Eyup Şahan
KİMİ
Kimi kazanıyorum derken
Kaybeder hayatı,
Kimi kaybederken,
Birde bakmışsın, çoktan kazanmıştır.
Küçücük görürken sen ve ben;
Deli deyip, onunla dalga geçerken
Birde bakmışsın, cennetin kapısına
Çoktan ismi kazınmıştır...
Feyzullah Kırca
Feyzullah Kırca
Ruhunu Şeytana Satan Kadın.
kıyısında yaşıyordu hayatın
kendince.
her şeye sahipti,her şeye ragmen.
bir tek yüregi boştu,arıyordu.
çıktı karşısına kadın,
tam aradıgı gibi biri.
belkide aptaldı adam,
hiç aşık olmamıkştı ki,
ve
delicesine tutuldu kadına,
kadında ona (veya öyle sandı adam)
aldı çıkardı kadını bulundugu ortamdan,
bag bozumu kirli kaldırımlardan,
tam da düşecegi zaman.
tüm zorluklara ragmen devam etti aşkları,
hiç bir şeyi esirgemedi adam.
birgün
şeytan mı girdi kanına kadının,
yoksa şeytanı mı uyandı
belki de adamdan sıkılmıştı.
ne zaman uhuna şeytan girdi,
bir sel felaketindemi?
inşaat işçilrinin yanık seslerindemi
veya nasırlı ellerindemi
ve o
masum
sevdalı
mahzun
kadın gitmişti.
adamın parası kalmayınca
aşkı da bitmişti kadının.
ne zaman mı!
o klevyedeki ilk harfe dokunuşuyla
kaderini yazmaya başlamıştı kadın.
araya günler,
ayları, yılları koydu kadın.
adam anladı ama gec anladı kadını.
kadın ruhunu şeytana satmıştı
bedel,i ne kadardı.
yoksa kanlı yastık mı.
Atilla Durukan
Şehitler af edin bizi
Can Evlatlarımız Şehitlerimiz
Şehitler Af edin bizi size kurşun sıkanların bugün elini sıkacak devletımız af edin hakkınızı helal edin...
Ala boyanmış
Ah şu şehitliklere bakın dop dolu.
Ay yıldızlı bayrağım dalgalanırken,
Serilmiş boylu boyunca selvi boylu...
Şehidimin üstüne can dayanır mı?
Oy şu toprağın altındaki Mehmetlere bakın!
Yüreği yanık analara bakın!
Babalara bakın ayakta zor duran...
Beli bükülmüş
Eline silahı almış ağabeyi
Şerefine havaya silah atıyor
İçi yana yana
Nasıl da sesleniyor al bayrağa sarılmış kardeşine
Hoş geldin şehidim
Hoş geldin yiğidim
Hoş geldin kardaşım karın daşım aslan parçam
Hoş geldin diyor
Anası elleriyle siliyor mezar taşını.
Sanıyor ki yağmur ıslatacak yavrusunu
Ah analar ah!
Nasıl dayanılır ki?
Al bayrak altına koydun yavrunu,
Vatana uğurlarken bayrak vardı, davul vardı,
Ellerini kınaladın, haydi git dedin...
Vatan borcu namus borcu
Bu borç şerefle şanla,
Bu borç canla ödenir...
Gelişin nasılda böyle oldu Mehmetim?
Davullar vurulmadan ağıtlar yükseldi,
Feryat eden anan babandı.
Bağrı yandı, seni al bayrağa sardı,
Zoraki yutkunarak vatan sağ olsun dedi,
Dik duracak halı kalmadı,
Elleri nasırlı garip ananın.
Yavrusuna doyamadı
Nişanlısı gelinliklerini giyemedi.
Karşılamak için erini, ellerine kına yakacaktı,
Tez günde düğün kurulacaktı,
Ay yıldızlı bayrak direğe takılacak,
Mehmet düğün yapacak,
Evlenecekti
Şimdi kara toprağın altında,
Her gün gözü yaşlı annesi başında,
Hasret var,
Nişanlısının gözyaşında.
Canımı yakıyor bu manzara,
Ay yıldızlı bayrağın altındaki Mehmedim
Anacığına da sabırlar dilerim
Sen şehit anasısın, sen şehit babasısın
Vatan sağ olsun bayrağımız göklerden inmesin
Semada ezanlar dinmesin,
Bu canı bu vatana ettim hediye
Diyen mehmetler sağolsun..
Şehitler Af edin bizi size kurşun sıkanların bugün elini sıkacak devletımız af edin hakkınızı helal edin...
Başınız sağ olsun.
Hainler kahrolsun...
onlara yandaş olanlar kahrolsun devletim onurum olmalıydı utancım değil...
Gurbet Meleği
Hafize Kılıç 2
Evlat
Evlat gibisi var mı?
Tüm mevsimler onda saklı.
Yazı, kışı, baharı,
Karı, yağmuru, rüzgârı
Doğadaki aradığın sevdayı,
Evladının tebessümünde saklı.
Gürhan Olcaytürkan
Cehennemden Haber Var!
Kulak verin münkirler, cehennemden haber var!
Gümbür, gümbür konuşur, baksanıza şu dağlar!
Ateş kusan zirveler, sanmayı ki; zırvalar!
Cehennem-i suğra’dan haber verir o, dağlar!
Cehennemi taşıyor, bil karnında şu zemin!
İnanmazsan edeyim, kebirinden bin yemin!
Kıyamet-i Kübra da, göreceksin onu sen!
Gazabından o, narın, kılar seni kim emin?
Odur onca deryayı, teskin eden vesile!
Onun ile geliyor, çok maslahat husule!
Niye donmaz altları, kutuplarda denizin?
Araştırın hele bir, ehl-i ilim nas ile!
Yiyor arzı içinden, baksanıza magmalar!
Manimidir görmeye, bilimdeki dogmalar?
Niye olur depremler, yok mu ilmi izahat?
Cevap değil acz ile halkı baştan savmalar.
Niye hızla ısınır, yer kabuğu den hele?
Varsa makul gerekçe, orta yere kon hele!
Isıtıyor cehennem, merkezinden şu yeri
Veriyorum delili, baksanıza ben ele!
Yaklaşıyor kıyamet, kulak verin o, sese!
İlan eder yaratan, yanardağla herkese!
Ne ahiret uzaktır, ne cehennem ırakta
O, ayağın altında, nazar edin merkeze!
Cihat ŞAHİN
29.11.2010-İZMİR
Cihat Şahin
Tek ilahım mabudum Allah’tır benim
Dua ettiğim, yardım istediğim Allah’tır benim
Sığındığım. Sığınağım Allah’tır benim
Mutlak güven kaynağım Allah’tır benim
Mutlak itaate layık Allah’tır benim
En çok sevdiğim aşkım Allah’tır benim
Sadece benim korktuğum Allah’tır benim
Tek kurtarıcım dostum Allah’tır benim
Tek ilahım mabudum Allah’tır benim
Halil ÇOLAK 19.10.2010
ANKARA
Halil Çolak
Seyyah Olur Gönül.......
Ne arayanım var ne de soranım,
Seyyah olur gönü “can”a can arar,
Aşka hasret kalmış, eser boranım,
Seyyah olur gönül “can”a can arar.
Geceler bitmiyor şafak sökmüyor,
Baykuşlar tünedi bülbül ötmüyor,
Yürekte kabardı acı çökmüyor,
Seyyah olur gönül “can”a can arar.
Derdime bir çare düştüm yollara,
Han hancı demeden sordum kullara,
Derde derman sanıp sardım kollara,
Seyyah olur gönül can”a can arar.
Kime ne söylesem dilimde baldım,
İnandım cümleye halimi saldım,
Dostum diyen çıyan elinde kaldım,
Seyyah olur gönül “can”a can arar.
Hüseyin Zarar
K ı z ı ş t ı r m a
Rekabet uğruna düello başlar,
Hırsa kapıldıkca söz ile taşlar,
Gaz verip azdırman,ey arkadaşlar.
Sakın ha arayı kızıştırmayın.
Pazarda bunlara çok kez raslanır,
Boyasız demirler elbet paslanır,
Sabıkalı kişi er geç uslanır,
Sakın ha arayı kıştırmayın.
Aynı mal olsa da kalite farklı,
Garanti, etiket kolide saklı,
Alanın, verenin ermeli aklı,
Sakın ha arayı kızıştırmayın.
İyi niyet olsun alaka duyun,
Beraber oturun birlikte yeyin,
Müslüman kardeşiz ayıptır deyin,
Sakın ha arayı kızıştırmayın.
Dünyanın işine şuur ermiyor,
Gürültü,patırtı hiç tat vermiyor,
Zeki bölesiyle rizke girmiyor,
Sakın ha arayı kızıştırmayın.
8-7-2010
Zeki Çelik
Elde var sıfır
Elde var sıfır
Öbür elde de sıfır
Hepsini toplayıp,çıkartıp,bölsekde
Sonuca bakarsan yine de sıfır gönüyorsa
Yokluğun pençesinde savaşan Donkişot'a inat
Yeldeğirmenlerine karşı savaşırcasına
Dönüp dolaşıp geliyoruz ya kör noktaya
Bakıyoruz ki yine de elde kalan sıfırsa
Sıfırlı dünyalardan çıkabilmek için
İç boş kavramları dolduralım
Gideceksek ileriye hep birlikte
Artık önyargıları bertaraf ederek
Okyanuslara boşaltmamız gerekecek
Bir adım öteye gidebilmek adına
Saygı,sevgi çerçevesinde özveriyle
Büyük bir çaba ve emekle adım adım
Elde var sıfır dememek için el ele...
İlhan Koruyucu
İlhan Koruyucu
Ölmedin Babam
Öz Türkoğlu Türk’tür asildir soyun,
Dünya hükmeylese değişmez huyun,
Yellere, sellere eğmedin boyun,
...........Nadide çiçeksin solmadın babam,
...........Yolunda yürümek olacak çabam!
Babasız büyüdün yaşadın zorluk,
Büyüyene kadar çekmişsin darlık,
Gözün korkutmadı eldeki varlık,
..........Helalden harama dalmadın babam,
..........Yolunda yürümek olacak çabam!
Âşıktın köyüne çok eser yaptın,
Hizmeti devletin elinden kaptın,
Sadece Allah’a inandın taptın,
..........Paraya pula kul olmadın babam,
..........Yolunda yürümek olacak çabam!
Yalan söyleyeni asla sevmedin,
Hiç kimseye haksız yere sövmedin,
Zalimlere karşı sözü gevmedin,
.........Hep koştun geride kalmadın babam,
.........Yolunda yürümek olacak çabam!
Korkmadın yılmadın işler bitirdin,
Okulda kurslarda meyve yetirdin,
Yobazı, cahili dize getirdin,
.........Vurmak istediler ölmedin babam,
.........Yolunda yürümek olacak çabam!
SAĞIROZAN oğlun sıktı dişlerin,
Yarım kalmayacak başlı işlerin,
Gerçek olacak tüm hayal düşlerin,
.........Gözün açık gitti gülmedin babam,
.........Yolunda yürümek olacak çabam!
İsmail Sağır
Bedel
esmer çocuk
kalbi kırık mahzun saf
sararan başaklarda yorgun akşamlar
ayrılık şarkıları geçer aklından
hasretin adını yazmış künyeye
sevdanın bedeli ölmek mi diye
esmer çocuk
henüz yanmış yüreği
zeytin gözlerinde hırçın denizler
sonu yok bu çağlarda
aşkın da nefretin de
uzansa ellerinde
belki bir kum tanesi
uzansa ah yıldızlar
kapanmaz mesafesi
esmer çocuk
hayalinde anka kuşu kafdağı
öğrenirsin yol bitmez
ve az yaşar kelebekler
beklentiler uzar ömür kısalır
bir anda her şeyi silip atarsın
berceste
Kalender Yıldız
Vebal.....
Kapanıyor üstüme katmer katmer gece
Bir kemanın nağmelerinden sesleniyorum sana
Şahlanmış çığlıklarım
Eteğime topladığım acılar
Bugün çıkıyor gün yüzüne
Dudaklarımda büzüşüyor kelimeler
Mecalsizim
Nefesim nefesini özlüyor
Suskularım sesimi
Dudaklarım gülüşüme hasret
Bakir cennetinden azat ettin ya beni
İşte o gün vurdun kör kurşunla yüreğimi
Saadetimin sermayesi
Karanlığın gözlerimiydi beni karartan
Yoksa ayrılık mıydı tek kurşunda yıkan
Dağlar bile efkârımda ses verirken sesime
Neden sen sessizliğe bürünürsün böyle
Hadi söyle can
Hiç mi korkmadın ayrılığın karasını sürerken alnıma
Hiç mi kokmazsın rüyalarına gelecek hayalimden
Bir kandil gibi için için yanıyor yüreğim
Ah sır mıydı bana söylediğin sözler
Bilseydim dökülür müydü dilden kelimeler
Düşerdi bir bir saklıma harfler
En parçalanmış, sızlayan yanım avuçlarında
Ellerine bıraktığım intihar etmiş düşlerim
Acıtmaz mı yüreğini
Vebali hiç mi titretmez gül kokulu tenini
Gidemeyişlerime inat
İşte gidiyorum
Saçlarıma taktığın gümüş tellere inat
Yüreğim bakir cennetinde kavrularak
Dudaklarımdaki son cümleyi sana adayarak
Gidiyorum
Söyle şimdi abı hayatım
Silmek istiyorsan aynandaki beni
hadi şimdi sür yüzüme yalnızlığın kisvesini
Safiye Çakır
Kabuslar
KâbuslarKaranlığı yaran ölümün sesi
Darbeyi vuruyor sinirlerime
Gece Azrail’in kuru busesi
Giriyor mahremden sınırlarıma
Düşerken günahım kirli deftere
Dünyanın merkezi, kabuğu kanar
Defterin bu yükü çıkar sefere
Ruhumla beraber cesedim yanar
Sanırdım yaşarken kendimi derviş(!)
Üstüme üflenen bu ateş de ne
Cenneti beklerken nasıldı bu iş
Yalnızca inanmak yetmedi anne
Tutuştu eteğim yanmıştı paçam
Cehennemin kalbi bana yaklaşmış
Saçımı yakıyor ateşten fırçam
Günahım, sevabın boyunu aşmış
Ak yüzlü dervişlik bana mı kaldı
Utançtan kızaran yanağıma bak
Kanımda şeytanlar aklımı aldı
Her şeye inanan kafam da ahmak
Yaşadığım korku ömrüme yetti
Musibetin sonu iyiye çıksa
Kâbuslardan ruhum eziyet çekti
İnancım delalet yolunu yıksa
Mevlâ’m neyliyorsa hep güzel eyler
Son sözü her zaman elbet O söyler
Müjgân Akyüz/MAJ
Düşleriniz Baharımızdır
Tek tek düşüyor,
Ülkemin karanlığını
Aydınlatan yıldızlar.
Düşen.! her yıldızın
Ardında
Yakılır ağıtlar..
Kabaran, bir deniz
Dalgası gibi
Şehitlerini
Yiğitlerini
Uğurlar...
Tabutu taşıyan kalabalıklar..
Gaflet uykusunda olsa da
Ankara'daki ağalar..
Çanakkale
Sakarya
Dumlupınar’dan
Bir ses yükselir..
Doğudan Batıya
Eserken sert rüzgarlar..
Düşen.!
Her şehidin
Her yiğidin
Kefenidir.
Anayurdumda dalgalanan
Kırmızı,beyaz
Ay yıldızlı bayraklar..
Şahittir.! Tarih
Öz yurduna ihanet eden,
Her zaman
Kendisine yer arar.!
Düşen.!
Her şehidin
Her yiğidin.. kanıdır.
Güneşi örten bulutlar..
Sizden..
Yadigar kalan
Bu toprakların üstünde
Bağırıyor bu bulutlar.
Düşleriniz
Baharımızdır bizim.!
Vatanım..
Vatanım..
Diyerek..düşen Asker
Rahat uyu..
Sen Şehidim
Rahat uyu..
Sen Yiğidim..
Adınız tarihe
Böyle yazılır
SİZİN..
2.mart.2008/Adana
Melih Baki
Hasb-i Hal
Havadan hasret yüklü bulutlarım geçiyor
Ayrılık şarkıları söyleniyor dillerde
Hüznün kokusu sinmiş aşk şarabı içiyor
Var olan bir gerçek ki yaradır gönüllerde
Yine bir vurgun senden bana bergüzar kalan
Gülistanlar içinde oldum bülbül-i nâlân
Bitmeyecek hayatın bağlarımdaki talan
Yokluk denen ucube hüküm sürer illerde
Hayat denen kumarın hep yekleri gelecek
Düştü,gerçekti derken kim sonumu bilecek
Kim bu zelil hayatın izlerini silecek
Bineva düşmüş beden sürünecek yerlerde
Yazdın bu yüreğime fesaneni giderken
Vaveylası gönlümün umutları silerken
Masumca bir sevdanın demlerinde biterken
Hicran dolu nağmeler inleyecek tellerde
Tehassürün kalbimde hisleri sonlayarak
Gideceksin ardına dönüpte bakmayarak
Bir veda busesiyle bir başıma koyarak
Bitip giden gün gibi kaybolarak sellerde
Meltem Çiloğlu
München den
20.06.2010
Meltem Çiloğlu König
Paylaşalım
Melteme sal saçını çıkıver pencerene
Canlansın anıların mum yakalım gecene
Seviyorsan durma hiç koy kalbinde derine
Acılar dünde kalsın yaşayalım her günü
Paylaşalım bizbize hayatın bu zevkini
Seviyordun başını koyardın dizlerime
Yüreğim yanıyor ah kırılma sözlerime
Unutmamışsın gibi sevde bak gözlerime
Acılar dünde kalsın yaşayalım her günü
Paylaşalım bizbize hayatın bu zevkini
Yolumu kaybetmişim avare yaşıyorum
Sevenler hep böylemi kendime şaşıyorum
Aşkının tuzağında hasretten üşüyorum
Acılar dünde kalsın yaşayalım her günü
Paylaşalım bizbize hayatın bu zevkini
Duysun gök duysun alem çılgınca seviyorum
Çıldırmış olmalıyım ateşle oynuyorum
Sence nasıl olacak halimiz bilmiyorum
Acılar dünde kalsın yaşayalım her günü
Paylaşalım bizbize hayatın bu zevkini
Mevlüde Demir
Yaşam Ve Ekonomi (790)
YAŞAM VE EKONOMİ (790)
Krizi yaratanların, limitleri doldu
Ekonomide, yeni kriz var, sana noldu
Gelen krizler, garibanlarımızı vurdu
Çok fena yaktı canımı, ah şu ekonomi
Bak acı soğan yedirdiler, tatlı bal diye
Yiyecek ekmek yok, evlerimiz birer sedye
Devlet önlem almaz, zamdır millete hediye
Çok fena yaktı canımı, ah şu ekonomi
Vekiller Milleti kandırır, gariban yerse
Bak vekile, alıyor mal mülk arazi arsa
Aslı kuru soğan bulamazken, hadi neyse
Çok fena yaktı canımı, ah şu ekonomi
Toprak ana derler, vazgeçilir mi o yardan
Zengine bir şey olmaz ki, o yer içer kardan
Önlem almayan devlet, insanı eder candan
Çok fena yaktı canımı, ah şu ekonomi
Akıl sır ermez ki, şu hükümetin fendine
Bileni yok ki herkes düştü, geçim derdine
Her zaman yeter idi millet, kendi kendine
Çok fena yaktı canımı, ah şu ekonomi
Sadaka değil, çalıştırıp para verseydi
Hükümetler zamanın da, tedbiri alsaydı
Maaşlara zam yapıp, piyasaya sürseydi
Çok fena yaktı canımı, ah şu ekonomi
Emekliği ölmeden, mezara koyanlara
Vatandaşın dertlerini, ağır duyanlara
Yuh üç kuruş verip, beş kuruşu alanlara
Çok fena yaktı canımı, ah şu ekonomi
Ekonomi bitti, millete verdiler zarar
Der Midayet Meclisim, orda ne işe yarar
Yok mudur hiç bir çaresi, alınmıyor karar
Çok fena yaktı canımı, ah şu ekonomi
Ağustos 2009
Gazi Midayet Kara
Midayet Kara
Onuk Yüreğim
kendine iyi bak,
beni düşünme diyorsun,
nasıl...
sensizlik bir mavzer seriliğinde,
saplanırken yüreğime.
oy...
benim üzüm karası gözlüm,
bu bayramda sensizim,
bu bayramda veremedim sana,
hasret bahçemde yeşerttiğim çiçekleri,
biliyormusun...
gelmesini istemiyorum bayramları,
sensizliği daha bir yoğun yaşıyorum,
sabahında.
efil,efil eser sevdan,
hoyratça yüreğimde.
alışamadım.kabullenemiyorum
bir başkasının tutmasını ellerinden
bakmasını istemiyorum,
üzüm karası gözlerinin benden.
başkasına.
derler'ki...
insan sevdiklerinin yanında olunca,
daha'da güzel olurmuş bayramlar.
oysa öylemi...
ben olmadım'ki hiç bir zaman erşad,
yanlızlıklardan korkar oldum,
bu bayramda bükük boynum,
oysa ne çok istiyorum yaşamak,
bir çocuk gibi bayram sevincini,
bilmiyorum daha kaç bayram yaşar,
onuk yüreğim sensizliğini.
Hüseyin Sırrı TALAY
16.11.2010
ONUK: Sevgili,Aziz
ERŞAD; sevincli.Mutlu Erkek
MAVZER: Bir Silah çeşidi
Hüseyin Sırrı Talay
Tâğutlar *
Her an, ölümle kaçsa da tadı,
Kâr etmiyor hâlâ,
Tecavüz ederken hırsla hayata,
Gelecek geçse de kalmıştı adı,
Mâzi değil ki ettiklerin,
Teessür bırakır hıfzında yâdı.
Altında gizlenir kapkara çehresi,
Pembe dantel çektiler hayat üstüne,
Tebessüm ediyor kibirden hâleler
Baykuşlar konsa da taşlaşmış zulmüne,
Artık kabre konacak,
Ceset olmuş hevesler.
Gururu tersim eder,
Sevdiği her hasmına.
Serfürû ettirir, kendi dostuna,
Neye bel bağladın,
Bedbaht ve menhus ruh,
Ve ey.! Hain nefret?
Sıvışır mı bilemem,
Bitmeyen suçlu fetret.
Bir cidal var bakınız;
Adavetle muhabbet..
Hatta; nurlar huzmesi, göründü ufuktan,
Ummazsın ama, güneşi yollamışlar,
Kendini yok eden,
Sanem misâl tâğuttan,
06.08.2010
Kocaeli
Bedri Tahir Adaklı
Hoş Sohbet
Hoş Sohbet
bir şeyler yapmalıyız oturulmaz köşede,
muhabbet gönüldedir aranmasın şişede,
mutluluğu sorana: Hakkın yoludur derim.
dostlara selam olsun,yaşasunlar neşede.
selam başın gözüm üsütne
sözlerin altın küpe
has abimisin çok cansın
hoşoğlu hoş adamsın :)
istifade ederum satırun boşluğundan.
ac kalan şu gönlümü doyurdum dostluğundan,
dostlarla var olurum,tek başıma bir hiçim,
size yansıyan hoşluk dostların hoşluüundan, :)))
asıl marifet onda:
hoş bakıp hoş görmede
hakikatler yolunda
nakışları örmede :)))
hoş bakan hoş görüyor
dostluk kadim yürüyor
Allah bozmasın derim
Bu dirliği biriliği
Allah diyelim Allah
Emanetsin Rabbime
ben Ara veriyorum
Hayi Eyvallah siye :))
Hep Allahtan gelmişiz
ona rucu ederiz,
biz ademiz,bilmişiz,
Himmetullah dileriz.
Cahilim cehilimden
Sığınırım Allah'a
Bütün yollar varacak
Bir güb ulu divana
çok doğru söylüyorsun
Hakkı hep kıllıyorsun,
Hakkı dile alsak da
cahiliz biliyorsun
Hak yolundan şaşılmaz
Şaşanla uğraşılmaz
Kalemin hakı yazar
Değmesin sana nazar
günahkar olsak bile
duada bir olalım
gelelim hep dil dile
Bab-ı Hakka vuralım
hoş bakan hoş görüyor
dostluk kadim yürüyor
Allah bozmasın derim
Bu dirliği biriliği
Yola çıktık bismillah
Dostuz fisebilillah
Allah bozmaz inşallah,
Gel diyelim maşallah,
Mustafa Hoşoğlu-Deniz Ankaralı
07.10.2010
Mustafa Hoşoğlu
Filistin'e
Damla damla eridik kanlı feryadına,
Elimiz tutsak,dilimiz duada adına:
Yâ Adl! Yetiş Filistin'in imdadına,
Erdirme zalimi dünyada muradına...
Utancımız büyük affına sığınırız,
Sen kan kokarken biz avunuruz.
Hakkını bilmem nasıl savunuruz?
Biçâreyiz; secdede duaya dururuz...
Yavrunun cesedini bağrına basarken,
Alnın secdede şehadeti tadarken,
Kara gözlerinle son nefesin verirken,
Delip geçtin yüreklerimizi derinlerden...
RahmanurRahimden diliyoruz felahını.
Semî'dir işitir:duamızı,çığlık çığlık ahını.
Kahreylesin çarçabuk zalimlerin şahını!
Sana çektirmesin,onca müminin günahını...
Nurdan Büyükkaya
Bilmeli Yürek..
Düşünce yanan ateşe
Yanmayı bilmeli yürek
Billur suda bulup neşe
Sönmeyi bilmeli yürek
Bülbül ise güle doğru
Âşık ise çöle doğru
Yolcu ise yola doğru
Dönmeyi bilmeli yürek
Ömür verip serabını
Arar iken membaını
Bulunca aşk şarabını
Kanmayı bilmeli yürek
Doğru oymak doğru şehir
Doğru kaymak doğru zehir
Doğru kaynak doğru nehir
Yunmayı bilmeli yürek
Tek güvence doğru akıl
Her sevince doğru şekil
Dur deyince doğru şakul
Sanmayı bilmeli yürek
Doymaz gönül tarih doysa
Ulu tarih /çınar soy/sa
Gözden akan pınar oysa
Dinmeyi bilmeli yürek
Üç ihlâsla kunut ise
Yarınlara umut ise
Damla yüklü bulut ise
Sunmayı bilmeli yürek
20.09.2010
Necati ŞİMŞEK
Ankara
Necati Şimşek
Yüce Makam.
Kâinatta en yüce, bir makam verilmişken,
Neden aşağılarda, gezinip durursun sen.
Gör ki cümle mahlukat, aşkınla pervanedir.
Hilkatin yüce sırrı, bütünüyle sendedir.
Sen ki hilkatin şi-rinin, başında taç beyitsin.
Kendinden habersiz sen, Halık seni neylesin.
Ey insan kendine dön, Makamın çok yücedir.
Değerin Hak katında, yücelerden yücedir.
Necdet Erem
FARKINA VARDıK
Sevdiğini bilmezdim, bu kadar olan
Hayırlıyı dileriz, Mukadder olan
İçimizde arzu ve hep keder olan;
Âşık olduğumuzun, farkına vardık
Şanlıurfa.19.06.2010
Abdulvahap Yektir
KaRDeLEN
Açan
Yedi sene önce
Sadece sana erken
İç tortulaşmış tabakayı delip
Yırtarak dünyayı ölümüne
Ben ki her bin yılda bir
Yaz açık alnına
Birleşim belki yıldırım gücü
Yer çekimine gebe
Tozum dumanına dinmiş
Geçmişimi geleninle bekle nergis
Sen bekle
Dondur çağı
Düştüğün şerh tarihten silinmez
Bekle bekle bekle…
Çak vasiyetini aynaya nakışla
Gelecek nesiler şaha kalksın
Beşik kertmesine en az dokuz asır dikiş at
Vur şah damarımı göbeğimden
Bebeğinin merkezine odaksa
Gözlerinde en ince ayarlı dürbün
Kartal dahi görmezliğe
Kurşun sıkılmaz turnalara
Keklik avlayan avcılar
Sor onlara nergis
Sor
Karlar kaplasa da bedenimi
Tipi poyraz ayaz demeden
Sevgiliye buğumdur üflediğim
Başım tek sevdalıma bükük
Bilirler ki
Kıskanırlar tırnaksız eştiğim yeryüzünü
Menekşe çalı ot diken meşe çam
Ayçiçeği yasemin nevruz çiğdem gül
(:...Geleceğin geçmişi... :)
Süremezdim harmanlamaya yumuşak toprağı
Güçsüzlüğüm kırılgan narin belin
Neylerim ki çiçeksin nergis
Yıldızlara çizik atardım
Güneşe erimeye kafa tutar
Çiftleşmeye dergah hücremle
Tekleşmeye nadir
Katranlaşmış toprak kaya volkan
Eşerdim kazmanın kazamadığı
Kimse duramazdı önümde
Ahh nergis
Demlenmiyor nergis
Kabuğunu kırdırmayan ceviz içi
Ekmeden tohum can bulmuyor
İyi de
Melekler yeni haber etti
Beni zaman zaman anarmışsın nergis
Gerçek mi hayal mi rüya mı
(:…Şimdi… :)
Daha ermemişken sıvına akım
Yazdı pişmişti güzdü küsmüştü
Kıştı donmuştu bahardı solmuştu
Tenindeki süt akın ısıtılmaya kökün
Tinindeki közün çözülmeye sakın
Ne çare ki sarın
Kaldı birer anı
Özdeşleştiğim o yerler...
Gediğin başı Dikilitaş yanı
Çiçekliyurt
Botanik Ahlatlıbel
Verdim elektiriğe akımı
Saldım birlikte doğmaya
Pompaladım damara su
Eritti içimdeki killeri
Esintinin sezi ışığı
Gömülüyken yüz yılları aşkın
(:...Sonranın öncesi... :)
Nadir Sayin
Dün Kaç Adımdı
Beklerken sabahı
Dün kaç adımdı
Ellerin rakssa çekildiği teninde
Zemheri gecelerin ayazına bıraktığın
Buğulu aynalara ağlayarak yazdığın beklide adımdı
Bir çıkrığın bedenine iğ üzerinde dolanırken
Sevdamın nasıl yumak olduğunu hala anlayamadın
Kirmeninin çevrim dünyasında olgunlaşırken
Ham sevdamın kökboyalarıyla olgunlaşacağını çözemedin
İlmik, ilmik nakşedilirken halı tezgâhlarında
Nasırlı ellerin işvesinde desene gelirken
Asırlardır anlatılacak sevdamın gergef gibi
İşlendiğini göremedin
Yanık türkülerin söylendiği, ağıtların yakıldığı
Bozkır gecelerinde gözyaşım sen oldun
Kınalı ellerin okşayışında dilime nasıl ağıt olduğunu
Hala anlayamadın
Buz tutmuş bedenim ateşinle çözülürken
Sevdaya başkaldırmış dağların koyaklarında
Kayalara çarpa, çarpa ırmak olup
Ovalarda çağladığımı göremedin
Gelinlik çağına gelmiş bir genç kızın
Narin elleri arasında kanaviçelere
İsli mumların rakssı arasında nasıl işlendiğimi
Baş yastıklarına nakış olduğumu
Haram tenler arasında ezildiğimi göremedin
Tuzlu dudakların rahlesinde
Sevdamın hala sen ama sen olduğunu anlayamadın
Ağlayan bir çocuğun elinde camdan misket olduğumu
Tozlu çamurlu yollarda sağa sola savrulduğumu
Her kızgınlıkta duvarlara taşlara nasıl çarpıldığımı
Yeryüzünün yosun tutmuş sert yüzeylerinde
Bir misket gibi paramparça olduğumu
Hala göremedin
Ey sevgili ateşli gecelerin ayazı benim
Sen ise yüreğimdeki buzu hala çözemedin
Nurettin Aksoylu
Mahşer...
Sessizliğe gömülü aklımda hayaller hortlar
Ölümü giydirdim gözlerime
Mahşerinde dirildiğim andır bu
Sorgula beni Ey Münker!
Soldan verdiğin kitabın her hecesinde sen
Günahı boynuma, cehennemi soluma sen düşürdün
Biçimsiz mahşerinde acımasız duygular azabındayım
Bitimsiz dirilişine ihtilal dilim
Can yangını isyanlarımda şeytani uğultular
Sunağıma kısmetsiz kızları adama artık
İsmaili bir yakarışın adıdır aşk
Makberime İbrahim’den bir ateş sıçrar
Yakar ateşe karıncalanan tüm yolları.
Firavun secdesinde bir yansımaya uğrar hayal
Gözümün ferine kapanır deniz
Ve
Gözlerime boğulur tüm dünya
Sorgula beni şimdi… Ey! Nekir…
Ocak 2010
Orhan Ateş
Bahar Rüyalı
Kopmuş içerden
Islık ıslık aşka melodi;
Dudaklarımda şarkım…
Düşen damlaya güfte;
Gözlerimde bulutum,
Kulağımda uğultum…
Bir yudum çöl suyu;
Bahar rüyalı sabah uykusu;
İpek saçlım,
Bal dudaklım…
Ciğerim yanar içerde;
Ellerimde sigaram…
Gözler damlar ya o zaman
Buram buram sevda olur;
Rüzgâra savruk duman…
Hani gelecektin
Seher vakti olmasa da
Bir akşamüstü.
Soğudu tüm yağmurlar Kasımda
Bütün krizantemler küstü…
Amansız nöbette gözlerim
Bahar rüyalı sabah uykularına…
Sevdası içimde saklım;
İpek saçlım,
Bal dudaklım…
Osman Aktaş (prof Dr)
İt Ürür Kervan Yürür
! ! İT ÜRÜR KERVAN YÜRÜR! !
Sınır boyu beklerken,şu aziz vatanını
Korurken hainlerden,namusunu arını
Bu ordu bu milletin,hem dünü hem yarını
Şehitlerin kadrini yalnız hain bilmezmiş
Köpekler havlasada,Şehit asla ölmezmiş!
O,gözünü kıpmadan ölüme yürüyor bak,
O'na Cennet müjdesi evvelden verilmiş hak,
Yan gelip yatma diyor,yarım akıllı ahmak
İmanlı yüreklere ecel gizli gelmezmiş
Köpekler havlasada,Şehit asla ölmezmiş!
Boşuna uğraşmayın,bu vatan bölünemez,
Bir karış toprağımız,kimseye verilemez,
Son nefer ölmeyince,Bayrak indirilemez,
Yıldızlar sönse bile,O'nun nuru sönmezmiş
Köpekler havlasada,Şehit asla ölmezmiş!
İsterseniz binlerece sinsi tuzaklar kurun,
Kalleşçe pusularda,kahpece O'nu vurun
Amma öldü demeyin,orada biraz durun
Resul'ü görmeyince başı yere değmezmiş,
Köpekler havklasada,Şehit asla ölmezmiş!
Ozan Coşkun içinden geldiği gibi yazdı
Yıllarca çok Şehit'e yüzlerce mezar kazdı,
Vatan için ağladı,vatansızlara kızdı,
Toprağa girse bile Şehit asla ölmezmiş,
Köpekler havlasada,Şehit asla ölmezmiş!
Coşkun Gündüz
Gittin
Sende hiç merhamet yokmudur canım
Canımı canımdan aldın da gittin.
Hiç mi sızlamadı yüreğin senin
Hicrânı gönlüme kattın da gittin.
Emanet etmiştim sana sevgimi
Hüsrana uğrattın kırdın kalbimi
Çok incittin beni yaktın içimi
Hicrânı gönlüme kattın da gittin.
Bana kastın mı var nedir niyetin
Aşkıma olmadı senin hürmetin
Sevginin yerini aldı nefretin
Hicrânı gönlüme kattın da gittin.
Canımı alsaydın benim yeter ki
Ölüm bile bundan iyidir bel ki
Bu nasıl bir aşktır nasıl bir sevgi
Hicrânı gönlüme kattın da gittin.
..................11.11.2010...Beylikdüzü/İST.
Cemil Öksüz
Ağaçlar Uyurken
Gecenin kuytu karanlığında
ağaçlar uykuya daldı
uyanıktı sular
gecenin derinliğinde
sen uyanıktın
su gibi
ben uyanıktım
senin gibi
ayın şavkı vururdu sana
yansırdı aydınlığın
bana
ve su gibi akardın
duru dingin
ve engin
kollarımda
ninnilerle uyudu ağaçlar
sen bende uyanıktın
bense gözlerinde
güneşi içmiştim
duygularımın
bitimsizliğinde
güneşte sen
ayda sen
ve yudumladım seni
bütün benliğimde
ağaçlar uyurken
kuytu karanlığında gecenin.
08.05.2009/OLTU
Ruhi Hatunoğlu
Lailâhe illâllah
Dünyayı biriktirsem
Nefsimi sevindirsem
Ne yaparım bu halde
Ruhumu yitirirsem…
Yediğim soğan olsun
Sardığım civan olsun
Ebedi aşk yolunda
Gezdiğim yaren olsun!
Kadeh değildir felah
İçindeki son sabah
Misk kokar aşkı gülde
Lailâhe illâllah…
Safet Kuramaz
Bir Sevdadır Kur'an
Levh-i mahfuzdan kalkan altın kanatlı kelam,
Hira’da konduğun kollar sana meftundur,
Sevda mevsiminden gelen ölümsüz selam,
Baharı bekleyen dallar sana meftundur.
Altın goncaların dillerimizde açsın,
Kalplerde uyuyan tomurcuklar uyansın.
Demir alıp zamandan, Hira’da okundun,
Elmas bir cemre misali kalplere kondun,
Vaktin gergefinde nakış, nakış dokundun,
Lale devrine hasret güller sana meftundur.
Ölümsüz çiçekler sende, sen ki Furkan’sın,
Cemre düşsün katrenden baharlar uyansın.
Fatiha’yla girdin bu ebedi limana,
Yüz on dört kapı, her kapıda derin mana,
Her harfin yıldız misali düşer zamana,
Çağlar, asırlar ve yıllar sana meftundur.
Mevsimlerimiz nurdan muştulara bansın,
İstikbalde bekleyen zamanlar uyansın.
Adem’le başlayıp, Nuh’la sürdün gemini,
Resul-i Ekrem ile buldun kemal zemini,
Tüm güzel kokular senden alır demini,
Miski amber kokan yeller sana meftundur.
Cennet kokularına, aç yürekler bansın,
Kalplerde uyuyan yusufçuklar uyansın.
Sen, ezelden gelen bir ilmin neticesi,
Saadete çağıran hidayetin sesi,
Yetmiş iki dilin gücü, tek tercümesi,
Şeyda bülbül olan diller sana meftundur.
Ölümsüzlüğün sırrı sende, sen Kur’ansın.
Safir renginle yeryüzü nura boyansın.
Bir sevdasın ki sen, aşıkların dilinde,
Bir Yunus misali, Mevlana’nın elinde,
Enbiyanın ve nur Muhammed’in yolunda,
Yudum, yudum içen, eller sana meftundur.
Yırtık akıllara bir damla at, uslansın,
Yağmur bekleyen sahralarımız ıslansın.
Resul-i Kibriya’nın o nurlu yüzünde,
Eyüp ve İbrahim’in aşkının közünde,
Abı hayat deryasının asıl özünde,
Rahmete açılan göller sana meftundur.
Kevser’inden içir yine yürekler kansın,
Kanımızda pıhtılaşan damlalar uyansın.
Akar yüreğimize, bu bir nurdan sudur,
Gizli kudret kaleminin damlası budur,
Sahabenin ağzında yaldızlanan nurdur,
Cennetle müjdelenen kullar sana meftundur.
Meş’ale’nden elimizde kandiller yansın,
Semalarda uyuyan Kehkeşanlar uyansın.
Katresinde umman saklı, ferman sendedir,
Yırtık akıllara bir tek derman sendedir.
Tutacak dal, dilimizde eman sendedir.
Bir Yakup misali haller sana meftundur.
Yusuflar gibi feryadım arşa dayansın,
Aşkın nuruyla tüm zindanlar aydınlansın.
Sen, ufkumuzda ki güneş, ilmin ziyası,
Dini Mübin’in menşei, aşkın kozası,
Karanlık zamanların tek nurlu rotası,
Saadete giden yollar sana meftundur.
Ey kur’an aşkımızsın, canandan da cansın,
Beşiğinde bebekler adınla uyansın.
Saffet Çakır
Hayvan Dostlarımız
Yalnızım diye gocunma,
Hayvan dostları unutma.
Dilleri yok söylemeye.
Bizden bir işaret bekler,
Dostluğunu bildirmeye.
Bir lokma yiyecek ile
Bağlanırlar bize.
Severek, isteyerek
Koşarlar hizmetimize.
Çare olurlar, derdimize.
İstiyorum yanımda olsun
Sadık dostum atla köpek.
Koyun, kuzu, sarı inek.
Çok güzeldir sabahları
Kuş sesleriyle uyanmak.
Dost ararsan daha çok,
Etrafına iyi bak.
Yılan, çıyan, börtü, böcek…
Çekingen olsalar da
Ederler bize hizmet.
Onlar hiç ihanet etmez.
Bize de aşağısı yakışmaz.
Dostluğunu belli et.
Sen de onlara, severek,
İnsanca muamele et.
Saime Tavaslı
Tükür Bu Dünyaya
Hani konuşmak istersinde
Boğazına düğümlenir ya kelimeler
Hani anlatmak istersinde anlatamazsın ya
Hani pişmanlığın
Hani gözyaşların perdeler ya gülen yüzünü
Dökülür ya bir son bahar sabahı
Dökülür ya yaprakların dalından
Ve ömrün son limanında
Yorgun döşeğinde çırpınır ya yüreğin
Azrail e mahkum ecele yenik
Ve bir mezarcıya borçlu kalırsın ya
O zaman gözlerini kapat
Yüreğini karart
Bakma zalimin zulmüne
Ve tükür bu dünyaya
Orhan Samih Güllük
Zaman(sone)
Gecenin sessiz yüzü acımasız çınlarken,
Feryat figan ağlıyor anlamsız bakışmalar,
Hayaller bekleyişte bugünlerle inlerken,
Kelimeler yetersiz boşuna atışmalar.
Düşler karanlıklarda düşünceler firarda,
Zamanlar telaşeli koşturuyor bu günler,
Sönük kalmış asırlar mahkemeler kararda,
İlâmlar beklenirken inlemekte yarınlar.
Geleceğin aynası geçmişin gözlerinde,
Bilinmeyen tek hece, belki de bir bilmece,
Sordukça kaçıyorlar yandıkça közlerinde,
Kilitsiz nice soru çözülmeyen kelepçe.
Boşa koydum dolmadı dolusu aman aman,
Sıfıra sıfır attım elde bekliyor zaman.
Sergül Vural
İnternet Hoca
Gitti, gizli, saklılar,
Gün gördü, yasaklılar,
Baktı gördü,haklılar,
Fırsatı fırsat bilip,
Geldi internet hoca.
Geçti pc başına,
Bakmaz o göz yaşına,
Rastık sürer kaşına,
Kaşı gözü yerinde
Kuldu internet hoca.
Evini barkını da,
Sırtında kürkünü de,
İçteki korkunu da,
Nereden öğrendiyse,
Bildi internet hoca.
Kimi alay ediyor,
Kimi sessiz güdüyor,
Cepten üç beş gidiyor,
Lafları etti bolca,
Yoldu internet hoca.
Aldı aklın pasını,
Sildi tüm tasasını,
Kaptırdı paçasını,
Milletteki saflığa,
Güldü internet hoca.
Sürme çeker gözünden,
Kıl aldırmaz özünden,
Çabuk döner sözünden,
Yüreğe doğru esen,
Yeldi internet hoca.
Usul usul üfledi,
Olmadıysa püfledi,
Okunan hafifledi,
Maziyi bir çırpıda
Sildi internet hoca.
Sanaldan güller verdi,
Aldı gönülden derdi,
Kederi yere serdi,
Geleni pek de mutlu,
Kıldı internet hoca.
O bir internet kurdu,
Şimdi buralar yurdu,
Sayfa tıklanıp durdu,
Pek içimizden biri
Oldu internet hoca.
06.09.2010
Sevim Aslanalp
Bu gidişle demokrasi gelmez ki
Demokrasi gelmez ki
Sahtekarlar baş rolde yer alırsa
Devlet düzenbaz elinde kalırsa
Yoksul sadakayla aldatılırsa
-Yalan sözlarle siyaset olmaz ki
-Bu gidişle demokrasi gelmez ki
Utanmadan atarlarsa yalanı
Gizleyerek yaparlarsa talanı
Satarlarsa eldeki var olanı
-Yalana talana güven olmaz ki
-Yalan ile demokrasi gelmez ki
Partimizden geçemeyiz diyenler
Başkasını seçemeyiz diyenler
Gitmez başımızda kalır yiyenler
-Dine dayalı siyaset olmaz ki
-Uyanmazsak demokrasi gelmez ki
Bağlılık olmazsa anayasaya
Güçlüler güç katıyorlar kasaya
Haksızlığı görüp bizler tasaya
-Düşmez isek doğru hiç bulunmaz ki
-Eğrilikle demokrasi gelmez ki
İktidarlar yandaşını korursa
Adalet gecikir dava uzarsa
Adalete birde baskılar varsa
-Baskılarla adalet sağlanmaz ki
-Adaletsiz demokrasi gelmez ki
Şair Yusuf Değirmenci
Beddua
Beni yedin başın göğemi erdi,
Bir günü bir güne ulamayasın,
Mevla’m sana versin bendeki derdi,
İki yurtta derman bulamayasın.
Başıma dert oldun, ateşten yelek,
Eledin, eledin asıldı elek,
Nihayet işimi bitirdin felek,
Dönüp te bir daha elemeyesin.
Yarınlarda ara bulama dünü,
Benim gibi düzde şaşırıp yönü,
Feryat figan geçir en güzel günü,
Bayramlarda bile gülemeyesin.
Hayalin dağ gibi elinde kalsın,
Bitmez fırtınalar umudun alsın,
Çıkmaz sokaklarda taşlara çalsın,
Gittiğin yollardan gelemeyesin.
Yitip yetmeyesi o mel un başı,
Tırnağın dökülsün taş ile kaşı,
Taşı, benim gibi sırtında taşı,
Başını yastığa belemeyesin.
Hesabın göreme kendi kendinle,
Duvarlarda taş taş kendini dinle,
Bir ömür bir tahta üstünde inle,
Sürüm sürüm sürün ölemeyesin.
Şefik Tiryaki
Yâre Arzûhal
Kemiğinden iliği sanki sıyırır gibi
Islaklığı suyundan sanki ayırır gibi
Ölmeyi yaşamaya durmaz kayırır gibi
Musibet fitnesidir vuslattan kaçamazsın
Yedi kat göğe çıksan menzili aşamazsın
Dert şerhini düşürür ehl-i gönül gözüne
Çıkılmaz hiçbir yolun eğrisine düzüne
***Musibet fitnesidir vuslattan kaçamazsın
***Arşın kapılarını, şifresiz açamazsın
Kerem eylesen ey yâr! Şu pervâsız âhıma
Şol gölgeni sakınıp, şavkla değsen mâhıma
Kamaşsa da razıyım biçâre göz güneşten
Cihana aydınlıktır beter midir ateşten?
***Kerem eylesen ey yâr! şu pervâsız âhıma
***Yüzünü düşürmesen, ne olur tamahıma
Gönül feyzi toprağı, düşüyle sulanan yar!
Kelâm gülizârında tüm goncalar sır’a ar
Açsalar birer birer hazan kanda demlenir
Varsın sararıp solsun, çorak can zemzemlenir
***Gönül feyzi toprağı, düşüyle sulanan yar!
***Anberli güller bitse olmaz mı ömüre kâr?
Kör gece ayazında gün güneş açmış gibi
Turaçın kanadında engine kaçmış gibi
Ölümsüzlük meyini kanarak içmiş gibi
Şükran Ay
Benim Güzel Bayrağım Sen (1)
Göklerde salınışın,
Edayla alınışın,
Yürekte kalınışın,
Benim güzel bayrağım sen.
Sen göklerde süsüm benim,
Ağzım dilim sözüm benim,
Senki iki gözüm benim,
Benim güzel bayrağım sen.
Açan güzel çiçek gibi,
Bir yenice bebek gibi,
Sardım seni yelek gibi,
Benim güzel bayrağım sen.
Gurur ile izlerim hep,
Sana güzel sözlerim hep,
Ayrı isem özlerim hep,
Benim güzel bayrağım sen.
Senki şehit kanındansın,
Gazilerin canındansın,
Kardeş gibi yanımdansın,
Benim güzel bayrağım sen.
Senle gider askerimiz,
Marşın olur ezberimiz,
Yazar seni rehberimiz,
Benim güzel bayrağım sen.
Değişmem seni yadına,
Gereksin erkek kadına,
Bayrak denmiş bak adına,
Benim güzel bayrağım sen.
Şehidime kefen sensin,
Göklerime desen sensin,
Yüreğime esen sensin,
Benim güzel bayrağım sen.
Güngör senden ilham alır,
Bazıları baka kalır,
Senle sözler başkalaşır,
Benim güzel bayrağım sen.
Ümüt Güngör
Özgürdür Cumhuriyet..
Konu:Barış,Umut..
Hür yaşadı bu millet tarihte asırlarca
Ata'sında yadigâr umuttur Cumhuriyet
Vatanının uğruna savaşmıştır yıllarca
Takılırmı pranga,özgürdür Cumhuriyet..
Gözünü kan bürümüş,gelsede hain düşman
Şahlanırda milletim,verirmi toprağını
Yağmur olur sel olur,akar düşman üstüne
Göğsünü siper eder,verirmi vatanını..
Kardeşliktir bağları koparılmaz zincirdir
Boyun eğmez düşmana birliği dirençlidir
Yüreğindeki aşkla vatanla sevgilidir
Takılırmı pranga özgürdür Cumhuriyet..
Hak adalet kardeşlik eşitliktir yasası
Mukadderat kudrettir,çeliktendir asası
Hür kıldı milletime paşaların paşası
Takılırmı pranga özgürdür Cumhuriyet..
Cesaretle yarına taşınacak o bayrak
Bir kuş gibi süzülüp göklerde şahlânarak
Gelecek nesillerle,can olacak bu toprak
Taklırmı pranga özgürdür Cumhuriyet..
Tarih:29.10.2010
İsmail Kurt 2
Şer Dua
Kör olsun gözlerin, göremiyesin.
Sevgi çiçekleri deremiyesin.
dilerim, murada eremiyesin.
desemde, hıncımı alamam gönül.
Geçer akçe iken pul eden sensin.
Beni bir soysuza, kul eden sensin.
Aşkın ateşinde kül eden sensin.
Gayrı Cehennemde yanamam gönül.
Ulsun, parça parça, etin dökülsün.
Kopsun, yılan dilin, dişin sökülsün.
Yolunsun saçların, yere saçılsın.
Seni, hayır ile anamam gönül.
Herkes mutlu, gideriken işine.
Sürdün beni, bir yosmanın peşine.
Dilerim, Kuzgun'lar çöker leşine.
Yalvarsan birmezar kazamamgönül.
Açmasın güllerin, bağın kurusun.
Tutmasın ellerin, kolun kırılsın.
Dal boynuna Karayılan sarılsın.
O zaman, seyrine doyamam gönül.
Güvendiğim dağlar kar ile boran.
Sayende kalmadı, hatırım soran.
Beni dar günümde arkamdan vuran.
Seni, dost yerine koyamam gönül.
Tahir'i, derdinden divane ettin.
Aşkın ateşinde, Pervane ettin.
Baykuş'lar tünedi, virane ettin.
Pembe hayallere dalamam gönül.
Şair Yolcu9901
Aynadaki şiir
Yüzünü, gönlünü, endamını hayal ettim.
Acizim, sana bu gün bir şiir yazamadım
Ne yürek, ne kelamım,ne de kalemim yetti.
Ne kelimeler, ne de anlamlar kifayet etti.
Bugün saçlarını düzeltip, aynaya bakacaksın,
Gönlünün güzelliğini, gül yüzünde bulacaksın,
Endamınla muhteşem güzellik abidesi olacaksın.
En güzel şiiri, baktığın her aynada okuyacaksın.
Bu şahane şiiri ömrünce sevinçle hep göreceksin.
Ve her okudukça beni ve kendini hatırlıyacaksın.
Neyleyim, yüce Mevlam övmüş, özenip yaratmış seni,
Şiirlerimi her zaman yetersiz ve aciz bırakacaksın.
Ömer Yurdun Eren
Hak'tan gayrısına kul olmayız biz.
Kula kulluk yapanlar namert insan,
Hak'tan gayrısına kul olmayız biz.
Ne var Hak'ka biraz sevgini sunsan?
Hak'tan gayrısına kul olmayız biz.
Doğru olan yoldan asla sapılmaz,
Ondan başkasına kulluk yapılmaz.
Allah varken Allah kula tapılmaz,
Hak'tan gayrısına kul olmayız biz.
Yaradanı seven yoluna gelir,
Aklı olan insan Allah'ı bilir.
Kula boyun eğenler hüsran olur,
Hak'tan gayrısına kul olmayız biz.
Kula kulluk yapan kötü kişidir,
İnsana kul olmak cahil işidir.
Cahillik her kötülüğün başıdır,
Hak'tan gayrısına kul olmayız biz.
Yusuf Allah'a bağlanalım özce,
Sözlerim doğru değil midir sizce?
Hak'ka kulluk yapmak şereftir bizce,
Hak'tan gayrısına kul olmayız biz.
Yusuf Tuna
Kartal
Kartal
Bir kartal gibi dağlarda uçmayı çok isterdim.
Süzülerek yere konmayı ve özgürce dolaşmayı.
Bir kartal gibi güçlü kuvvetli olmayı isterdim.
Gücümü göstermeyi ve özgürce yaşamayı.
Bir kartal gibi akıllı olmayı isterdim.
Özgürce dünyayı gezmeyi
ve o dağdan o dağa,konmayı kanat cırparcasına,
Zehra Okur
Edep(li) ...! ?
Yaşamın özü aşktır, gerisi laf- ı güzaf
Kimi hakka aşıktır, kimi benim gibi saf
Ne haddini aşmalı, nede dilemeli af
…. Sevgisiz gönüllere, tebessüm yakışmıyor
…. Düşünde gördüğünle, gerçekler çakışmıyor!
Şu “edep ile haya”, ortalıkta mal mıdır
İstenince çıkara, örtülecek şal mıdır
Madde ile manayı, farklı kılan sal mıdır
…. Harem kurdun kadına, esaret yakışmıyor
…. “Aybala’mın” adıyla, kölelik çakışmıyor!
Edebi satın alsan, edip mi olacaksın
Ahlakın baş bayii, olsan ne satacaksın
Genlerinde ne varsa, hep öyle kalacaksın
…. Bırak dağıtım işi, sana pek yakışmıyor
…. Görüntüyle aynalar, pek fazla çakışmıyor!
“Aşk Şiiri” yazmışım, say ki hayalperestim
Kime selam verdiysem, sanki “zuladan” kestim(!)
İşim gücüm kalmamış, bilsen ki sergüzeştim
…. Derdi sana mı kaldı, bu tavır yakışmıyor
…. Aklından geçen ile, söylemin çakışmıyor!
Dürüstlük lafla olmaz, sözü özden olmalı
Şirretten feyz alınmaz, özü soydan almalı
Kem sözün sahibinden, azda uzak kalmalı
…. “Suret-i Haktan” haller, takınmak yakışmıyor
…. Aslı ile sahtesi, üst üste çakışmıyor!
Bak kardeşim sevgiyi, ilaç bilmiş soyumuz
Aşıklar dergahına, yüz sürmüş can kulumuz
“Örtülü” konuşmaktan, haz almıyor huyumuz
…. Sen yazınca “edepli”, ben yazsam yakışmıyor
…. Niyet-i Salih ile, sureti çakışmıyor! ?
“Ülkü” rotasız gemi, dava kadıya teslim
Adamlık para etmez, şapkayı atmış feslim
Kuyruğunu kaptırmış, fareye dönmüş neslim
…. Kime yakışır bilmem, “eskici” yakışmıyor
…. Asaletle pazarlık, ne yapsan çakışmıyor!
Yazmışım duvarıma, “Türklüğüme aşığım! ”
Kadınımla yan yana, durmaya alışığım
Sevdam ile doyarım, boşa çalsam kaşığım
…. “Ondörtlüğe sulanmak”, sence pek yakışıyor
…. “Bozkurt Ruhu” ruhsuzla, çaksan da çakışmıyor!
Hülasa maruzatım, az anlattım sanırım
Açık sözlü olanı, “virgülünden” tanırım
Bakmayın yazdığıma, aslında utanırım
…. Türk’ün töreli hali, Türk’e çok yakışıyor
…. “Asenalar” Er’iyle, kol kola yakışıyor!
02.10.2010
Mustafa Bay
Nehirler AKAR.
Kar’lar Erir, Yol Alır Küçük Yolgeçlerde,
Engin Çaylar’da süzülür, Ordan Nehirlere,
Bent’leri aşar, Hep Akar Büyük Denizlere,
Nehirlerden Selam Götür Yüreksiz Sazanlara.
Yüreklerin Her Yanışında Dökülen Destanlara,
Yol Versin Çakallar,Meydan Kalsın Arslanlara,
Kim Bu ki Yürek Onun Yanışıyla Düştü Dağlara,
Dağlar Dayanmaz O Nazlı Nehirlerin Akışına.
Gönlü Engin Nehir KAR,ın,Yoldaştır Dostlara,
Ehli Nezaket Muvaffaktır,El Attığı Dallara,
Her İnsan Muhtaçtır,Yapılan Makbül Dualara,
Rabbim Mahrum etmesin Bizi,Şefaat Edenlere.
27 / 10 / 2010
Zeynel Açıkgöz.
Zeynel Açıkgöz
Dilegim
dilegim bu gecenin yüzü hümetine
duvaların kabulüne
dilegim tüm müslüman aleminin dileklerinin
kabülüne
dilegim ayrılanların kavuşmasına
yürekteki ayrılıkların bitmesine
hasretlerin sona ermesine
dilegim hastaların dertlerine allah celli celalühü
şifa vermesine
dilegim gurbetteki hasretliklerin bitmesine
dilegim sevenllerin kavuşmasına
dilegim çocuklar yetimler aç kalmasınlar
dilegim dünyada barış cihanda barış
çocuklar ölmesin
dilegim vatanımızı kötülüklerden korusun
dilegim dünyada kalp gözlerinin açık olmayanların kalp gözlerini açsın
dilegim herkese mutluluk dilerim herkesin
duvası kabul olsun dilekleri kabul olsun
dileklerimle
Hanım Gemici Üzel
Anne
O Melek yüzünü, özledim anne.
Bir damla su bekler, kurumuş tende.
Saksıda çiçeğin, emanet bende,
Adın içimde kor, hastayım anne…
Yalnızca aklımda, bir tek masal var,
Üşüdü ellerim ısıt beni sar.
Dışarda bir ayaz, yerlerde kar var
Şimdi çok uzakta, Kars’tayım anne…
İki melek geldi tuttu kolumdan,
Sorgusuz sualsiz çekti dalımdan.
Kalpsizin birisi vurdu solumdan,
Can gider tabutta, yastayım anne…
Sen gittin yüreğim, kor gibi yandı,
Bu saf kalbim olur olmaza kandı,
Herkes seni gözde yaş ile andı,
Gözyaşım kurudu, küsteyim anne…
Sana toplamıştım o çiçekleri,
İçinde sen olan tüm dilekleri,
Keşke söyleseydim, tüm gerçekleri,
Şimdi vazodaki, desteyim anne…
Sarı saçlarındarüzgarlar esen
Masum yüzü ile nefesler kesen
Yürekte kocaman işlenmiş desen
Uykumda en tatlı düşteyim anne…
02/09/2010
Birgül Afşin
Düşünüyorum..
Düşünüyorum..
Sanki bir şeyler eksik
Sanki bir şeyler var ters giden
Olmuyor sanki
Yapamıyorum, başaramıyorum bu defa…
…
Düşünüyorum..
Sanki farklıyım son zamanlarda
Sanki sevdiremiyorum kendimi
İstenmiyorum sanki
Biliyorum, başaramıyorum bu defa…
…
Düşünüyorum..
Sanki zorla geliyorsun yanıma
Sanki vakit geçirmelik görüyorsun beni
Yalan gözlerindeki gülüş sanki
Görüyorum, başaramıyorum bu defa…
…
Düşünüyorum..
Sanki geçmiyor sana göre zaman
Sanki konuşulacak insan değilim ben
Dile getiremiyorsun, pişmansın sanki
Anlıyorum, başaramıyorum bu defa…
…
Düşünüyorum..
Sanki güzel değilim ben
Sanki böyle deme zorunluluğun var bana
İğrencim sanki
Hissediyorum, başaramıyorum bu defa…
…
Düşünüyorum..
Sanki başkaları beni düşünenler
Sanki başkalarını düşünüyorum ben
Öyle olmasa bile
Aldanıyorum, aldatıyorum sanki
Sanki düşünmek bile suç
Başkası gelince aklıma yiyorum kendi kendimi
Sanki aldatmış gibi oluyorum seni
Sanki sıkıcıyım ben
İstenmiyorum sanki
…
Diyorum ya, sanki bir şeyler eksik
Ve biliyorum ki tek eksik içimdeki benlik!
…
(09.05.2002)
Ümmü Gülsüm 1
Annemlerin Ardından
Yaşdök ıssız limanlarda.
Vapurların ardından bağır,
Ağla uçakların peşinden.
Bütün çaresizlikler seninle
Arkada kaldın istersen el salla,
Ferah bulamayacaksın,bu yakınmalarla.
Yalnızsın bundan böyle.
Senin yalnızlığından gidenlere ne?
Onlar seni görmüyorlar bile.
Hamiye Alkış
Barışa Çağrı
Ne bu gürültü ne bu kavga
Neden niçin elinde ki balta
Sevgi saygı kalbine dağla
Barış huzur yoldaşın olsun
Çevreni-evreni yakıp yıkma
Zulüm eziyet gönlüne takma
Dolduruşa gelip aklını sağma
Barış huzur kandaşın olsun.
Rifat Kaya