Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Değerli Dostlar!
Ağırlığı her gün biraz daha artan çok değerli ve hassas bir yükü, Zorluğu her an birazda çekilmez hal alan Uzun, zorlu ve engebeli bir yolda taşımaya mecbur edilir iseniz!
Karşılığında onurlu ve rahatlatıcı bir mükâfat beklemezmisisiniz?
Beklemek hakkınız ve aklınızın gereği değimlidir?
Baskıları ve zorlukları her gün biraz daha çekilmez bir hal alan, hakaretler altında, ağır işlerde zorla çalıştırıldığınız bir esir kampından özgürlüğünüze kavuşmak ve çektiklerinize karşı iyi bir tazminat istemezmisiniz?
İstemek sizin insanlık onurunuzun gereği değilimdir?
Önemli ve hayati rollerde oynatıldığınız bir oyunda veya zorlu vazifeler ile görevlendirildiğiniz bir organizasyonda yaptığınız iş, icra ettiğiniz görev karşılığında iyi bir ücreti hak ettiğinize inanmazmısınız?
O ücreti talep etmek sizin en doğal hakkınız değimli?
Ya bu beklediğiniz mükâfat, istediğiniz tazminat, hak ettiğinize inandığınız ücret yoksa!
Yine de O zorlu yolda, O ağır yük ile yürümenizi belli olmayan sona doğru sürdürürmüsünüz?
O esir kampındaki esaretinizin bitmeyeceğini ve sonucu itibariyle hiç bir şey kazanmayacağınızı bile bile yanınıza çektiklerinizden başka bir kar kalmayacağı halde O kamptaki hayata devam edermisiniz?
Hiç bir ücret veya ödül vaat edilmemiş olmasına rağmen O önemli rollerde hayati zorluklar ile oynar, O zorlu organizasyonda görev alıp O organizasyonun bir parçası olmayı kabul edermisiniz?
BU SORULARI OKUDUKTAN SONRA ALLAH’A VE AHİRETE İNANMADAN, HAYATI TÜM ZORLUKLARINA RAĞMEN YAŞAMANIN NE ANLAMA GELDİĞİ HAKKINDA Kİ DÜŞÜNCELERİNİZ ÖĞRENMEK İSTİYORUM.
Anlatmak istediğim!
Yaşamak zorunda olduğumuz hayatı sonunda büyük pişmanlıklar yaşamamak için anlamlı kılma adına bir uyarıdır.
Hayatın sonunu düşünmemizi engelleyen gaflet perdelerini aralayıp başta ben şahsım olmak üzere hali hakikatimizi görmemize yardımcı olmaktır.
Herkesi bekleyen son için kıyameti beklemek ne büyük bir aldanmışlık. Herkesin nüfus cüzdanında doğum tarihi kayıtlı olduğu halde, kimsenin ölüm tarihi belli değil. Hayatın ser safhasında ölen insanları görmek mümkün iken, hiç ummadığı bir gün kendisinin de öleceğini düşünemeyen bizlerin gafletini anlamak mümkün değil.
Değerli dostlar yazıma salt dini bir yazı olarak bakılmamasını dilerim. Okurlarım arasında materyalis mantık taşıyan dostlar da olabilir, zaten asıl muhatabım da onlardır. Şimdi o dostlardan bir çoğunun yaptığı gibi beni kendilerine Allh’ın varlığını ispatlamaya davet ediyorlar. Ben düşünce, anlayış ve görüşü madde ile sınırlı olan kimselere DÜŞÜNCEYİ VE MADDEYİ YARATANI anlatmaya uğraşmak gibi sonuçsuz bir mücadele içinde değilim. Onlar istedikleri gibi düşünebilirler. İster tabiat dedikleri sanatı ilahiye ve kudreti sonsuzun kanunlar manzumesini ilah edinsinler, isterlerse her şeyden çok sevdikleri zevk ve rahatı adına her şeylerini uğruna feda ettikleri nefislerini ilah edinsinler, ister Mecusiler gibi ateşe, ister Hindular gibi ineğe tapınsınlar BENİ HİÇ ilgilendirmiyor, o onların ferasetlerinin tercihi, saygı duyarım.
Amma hayatlarını anlamlı yaşamaları adına yukarıda sormuş olduğum sorulara makul ve mantıklı cevap bulmalarını istemekte benim hakkımdır. ÇÜNKÜ MANTIKSIZ BİR YAŞAM TARZI MANTIKLI İNSANLARINDA ZİHNİNİ KARIŞTIRIYOR.
Yazımı okuma zahmeti gösteren tüm okurlarıma saygılarımı arz eder itirazı olan dostlarında itirazlarını edep ve saygı sınırları içinde bana bildirmesini dilerim.
Özellikle İnsan hayatı hakkındaki düşüncelerimde hatam var ise gösterilmesini de bir insanlık borcu olarak herkesten beklerim.
Fikrinize ihtiyacım var lütfen beni aydınlatırmısınız.