Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Ey Ahali! Politika seni değil, sen aklını kullan.
Siyaset arenasında çok seviyesiz tartışmalar oluyor. Millet gerçekten bunu yapanlara çok kızıyor. Kimi “sarkık bıyıklılar” diyerek yapıyor bunu, kimi “badem bıyıklılar” diyerek… Bunların hepsi Türk... Hepsi askere gidiyor, hepsi vergi veriyor. Bir deprem olsa, sel felaketi olsa, kasırga olsa, evler yıkılsa hepsi yardıma koşuyor. Kendi evlerini felaketzedelere açıyor. Kendi lokmasını onlarlka paylaşıyor. Ama iş politikaya gelince kimi aslan kesiliyor, kimi tilkilik yapıyor kimi kedi gibi nankörlük yapıyor, kimi akrep gibi yılan gibi sokmaya çalışıyor insanları. İşin içine parti adı girdi mi bakıyorsun ağızları yüzleri köpürüp ona buna saldırıyorlar. Ellerine silahları, bombaları, bıçakları, mayınları alan adam öldürmeye koşuyor. Sopalar, sandalyeler uçuşuyor havalarda. Kimi “satılmışlıkla”, kimi “ihanetle” suçluyor birbirlerini.
Hâlbuki bunların kimi asker arkadaşı, kimi okul arkadaşı, kimi dünür, kimi emmioğlu, kimi kardeş, kimi aynı köylü, kimi aynı mahallede yaşıyor, kimi hemşeri, kimi aynı sofrada defalarca aynı tabağa kaşık sallamış olan insanlar.
Bunların kimi aynı takımı tutuyorlar, kimi aynı iş yerinden ekmek parası kazanıyorlar, kimi aynı çeşmeden su dolduruyorlar, kimi aynı bakkaldan alışveriş yapıyor, kiminin isimleri veresiye defterinde alt alta üst üste… Kimi aynı bankadan kredi kullanmış, kiminin aynı icra dairesinden evlerine haciz gelmiş, kiminin TC numaraları bile aynı rakamlarla başlıyor. Hüviyet cüzdanları aynı renk, üzerinde ay yıldız aynı. Aynı Ülkenin vatandaşı… Kiminin doğum tarihleri bile bire bir tutuyor. Zamanında hepsi bebekti, altları bağlanırdı. Kimi kaput beze pisledi kimi hazır beze. Hepsi “ınga, ınga! ” diyerek ağlardı. Hepsi önce emeklediler, sonra yürüdüler. Tamamının dişleri sonradan çıktı.
Gelin görün ki partileri söz konusu olunca sadece yiyeceklerini öğütmek için yaratılmış olan, o sonradan çıkan dişlerini gıcırdatarak, o güzelim gözlerinin üzerindeki yay gibi kaşlarını çatıp, birisini aşağı, diğerini yukarı pozisyona sokup, sadece ya sabır ve zikir için icat edildiğini zannettiğimiz tespihleri ellerinde sallayarak bir birlerinin canlarına kastetmek için ant içmeye hakaret etmeye, küfür etmeye, lügatteki kırmız ile işaretlenmesi gereken ve kullanıldığında “sağlığa zararlıdır” ibaresinin yazılması gerektiğini düşündüğüm edepsiz kelimelerle bir birlerine saldırıyorlar.
Dertleri ne?
Dertleri; bu vatanı kurtarmakla görevlendirilmiş olarak görüyorlar kendilerini. Bu görevi en iyi kendi partilerinin yapacağına inanmışlar. Başka partileri sinek mertebesinde görüyorlar. Kimsenin kendilerine akıl vermeye yetkilerinin bulunmadığını düşünüyorlar. Ne akrabalık, ne arkadaşlık, ne aynı mahallelik, ne askerlik, ne ticaret, ne ziyaret, ne aynı sofrada yemek yemişlik, ne benzer beze pislemiş olmak, ne emeklemek, en dişlerinin ikisinin de sonradan çıkmış olması onları ilgilendirmiyor artık. “Varsa da benim partim”, “yoksa da benim partim.”
Vallahi billahi hiç birisinin amacı da devlet ve millet sevdası değil. Tamamı da başkaları tarafından yönetildiğinin, yönlendirildiğinin farkında değil.
Oysa; Allah’ın verdiği akıl hazinesini doğru, düzgün ve yerli yerinde kullansınlar her şey tastamam olacak. Her şey yerli yerine oturacak. Saadet de orada, milli gurur da orada, aklık, paklık da orada, halk da orada, millet de orada, irade de orada, huzur da orada. Bakın o zaman o parti yönetimleri size laf edebiliyorlar mı? Bakın o zaman sizi azarlayabiliyorlar mı? Bakın o zaman arkanızda sadece seçimden seçime değil, her dem, her an peşinizde değiller mi?
“Düşün peşime” diye bağıran, kendilerini “sürü sahibi” sananlar, bakın o zaman nasıl da sizin, bizim peşimizden koşacaklar.
Parti denen o kılçığı çekin alın, atın, gevşeyin, rahatlayın, düşünün, çalışın, zinde kalın…
Çok yaşayın.
Tayyar YILDIRIM