Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Son Bir Yazacağım Sana İçinde SEN, olmayan..!
Son bir şiir yazacağım sana
İçinde SEN, olmayan..!
Gözlerinden bahsetmeyeceğim mesela
Aptalca…
“Nargilemin tömbekisindeki közler ne de çok benziyormuş gözlerine, geç anladım”
Diye bir dize
Asla olmayacak bu şiirde.
“Marpucumda dudaklarının izi vardı, sen de mi Günbatımı’ndaydın Gülüm? ”
Demeyeceğim.
Bu şiirde sana seslenmeyeceğim
En sessiz harflerinle..!
“Karanlık sularına bakıp Karadeniz’imin, seni düşledim saatlerce”
Demeyeceğim
sen git istersen
Boşuna bekleme..
Yani Gülüm
Bu şiirin hiçbir ara sokağından geçmeyeceksin sen
Üstelik
Böylesi seviliyorken..!
Son bir şiir yazacağım sana
İçinde SEN, olmayan..!
Alelacele yollanan sabah mesajları vardı hani
“Günümün gülen yüzü Günaydın :) ”
“Günaydın Gülüşüm” diye devinen
Onlardan da söz etmeyeceğim yine
N’olur
Üzülme..!
Hiçbir boşluğuna düşmeyeceksin satırlarımın
Aklıma düştüğün kadar,
Çünkü hangi işaretime saklasam seni noktalamaların
Dayanamam gördüğümde hani
Yukarda Allah var…
Son bir şiir yazacağım sana
İçinde SEN, olmayan..!
Körüklü otobüslerde ya da kentin kaldırımlarında kulağına fısıldanan şiirleri
Anımsatmayacak belki de bu sefer ki…
Papatya kokuları saçılmayacak ortalığa en çoğul haliyle
Ve sana söz olsun
“Seni severdim ve sana rağmen yine severdim” diye
Alıntı bir cümle olmayacak bu şiirde
Ya da
Hatırlatmayacağım sana o şarkımızı
“Hastalıkta sağlıkta…”
Son bir şiir yazacağım sana
İçinde SEN, olmayan..!
Kuzineye sürdüğüm patateslerin
Sıcaklığını anlatmayacağım buz kesmiş yüreğine…
Sobadan yanan odunun çıtırtısını
Çatıda fır dönen farenin tıkırtısını
Naftalin kokan yorganımı
sığındığım
Ya da tavana asılı sepette görür gibi olduğum
Ayaklarına kaldırım edilen papatyaları
Döşeğimde gezinen karıncayı
Ayağımdaki takunyayı
Daaa
Fişlemeyeceğim bu satırlarda..!
Hiçbir paragrafında
Kokusundan dem tutmayacağım buram buram kokladığım saçlarının,
Ha tabi bir de
Alnından öpmeyeceğim seni bu kez
Dert etme..!
Son bir yazacağım sana
İçinde SEN, olmayan..!
Doktordan bahsedeceğim bu kez Faruk’tan…
Uzungöl’ün sığlığında bulduğumuzu sandığımız Nirvana saçmalığından
Oluğunda akmayan sulardan
Suyun kavuştuğu Ummanlardan
İnsanlardan
Yaşamlardan
Yaşananlardan
Yaşlananlardan
Yalanlardan dolanlardan
Talanlardan
Hatta yılanlardan bile bahsedeceğim bu şiirde!
Ama terk edişini
Tükenişimi
Hiç edilişimi
Piç edilişimi
Ve sağa sola kafa atıp sonra duruluşumu
Anlatmayacağım burada
Lütfen şaşırma..!
Ahşap bir dağ evinde uykusunu adımlarken Doktor:
“Reis ben yatıyorum kusura bakma diyecek”
Ben de içimden:
“Öyle kusurlar gördük ki Doktor senin ki çölde çiçek”
Diyeceğim
ve sen de bunu buz gibi bileceksin.
Yani Gülüm senin anlayacağın
Mürekkebim bitene dek saçmalayacağım!
Ama yine de
Sokmayacağım ulan
Sokmayacağım seni bu şiire..!
[Ve ben
Bu mısralarda bunca delirmişken
Cümle izleyici, taşa tutacak bu şiiri
Sırf, senin yüzünden]
{Bak gördün mü parantezler bile bitti ve sen hala yoksun
Bir başka şiirde
Görüş/me/mek üzre}
(Gördün değil mi şiir bitti ve sen hala virgüllerime bile giremedin
Çünkü sen zaten şiirdin
Çünkü şiir zaten sendin
Çünkü sen zaten
ENEL ŞİİRdin)
Salih Aydın
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
--------------------
Bu şiirin hikayesi:
Bir şair öldü bu şiirde…Ve kimsecikler bilmedi, otopside bulunan sana ait gözleri..!