Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Susuyorum
Suskunluk, yol ayrımın en sancılı anıymış.
Her notası hançermiş kırık türkülerin;
Cellât gibi boynumu vururken zaman,
Ayrılık, lâlezarımın en acılı yanıymış.
Cam silmesi kadar kolay değilmiş,
Yüreğe çakılı yerden silip atmak.
Tenin başka tenlere candır bilirim,
Ters lâleler gibi boynun eğilmiş;
Mesleğin mi seven yürekleri kanatmak?
Gönlün hep kedere meyilmiş;
Sultana yakışır mı çamura yatmak?
Sana susayan ruhumu çağır gelirim;
Şairin kaderidir, en acı zehri tatmak.
Sen kaçmaktan üşenmedin,
Ben ise yazmaktan.
Bir tutam sevgiyi, dünyaya değişmezken,
Sonunu hiç düşünmedin.
Bıkmadın, usanmadın;
Aşkın mezarını kazmaktan.
Şimdi zil takıp oynasın,
Adaklar adasın kemgözler.
Beyaz kâğıdın keskin kenarıyla,
Uzaklarda bir yürek paralanıyor.
Dil susmuş, divitten damlıyor sözler;
Bir masalın gizemi aralanıyor.
Her gidiş, bir tükeniş değildir;
Vefa çeşmesinden içmemişse yâr.
Bir tırtılın kozasında beklemesi kadar,
Yüreğimin sevgi kırlarında barınmadın.
Papatya tarlalarıma yağarken kar;
Bu mağrur adama sarılmadın.
Koptu hayat filmi, aşağısı yar;
Hâlâ ızdırab gülşeninden arınmadın.
Susuyorum, yüreğimde yangın var!
Ayrılık gömleği, yorgun bedenime dar.
22.04.2010
Muhittin Alaca