Öğretmenler Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Halit Mehdigil
Alan:   Grup:Öğretmenler
Tarih: 21.02.2010 13:05
Konu: Al Sana Ekmek/ Böl Ver Ekmeğini

……..İnsanı, doğayı seven, çevresindeki varlıkların kadrini, kıymetini bilen insanlar. İnsan ların ekmeğine ekmek, yaşamına yaşam katarlar. Sadece insanlara mı kanadı kırık kuştan tutun miyavlayan hasta kediye bile… Hatta kırık bir tahta masanın karşısında toprağı, topraktaki canlıları, yağmuru, bulutu; ormanı, ağaçları; insan emeğini insan alın terini görür. Yüreği sevgi ve saygı ile bu insanların yaşam pencerelerinin seyir süresince yaşamı yüreklerinde hissederler. İşte yaşam budur. Varlığın- ister canlı ister cansız – değerini bilen insanlar.

…….Ne yaparlar varlık kıymetini bilen insanlar cana can katarlar, ekmeğe ekmek katarlar.

Ben yaşıyorum siz de yaşayın derler. Yaşamak varolmak ne güzel ben varım siz de hep varolun.

……. Heyhat insanı, doğayı sevmeyen, doğuştan sadist, narsist olanlar ya da ne narsist ne de sadist olmayan çok kötü bir çocukluk geçirenler, ardından yüksek okul bitirseler bile öğretim kısır döngüsünde kalıp bilimin insancıllığını, doğanın yüceliğini içselleştirmemiş yüreği nasırlaşmış insanlar insanların ekmeğinden bölüp alırlar. Hele yoksulun ekmeği küçülür de küçülür… O hala vergi diye, zekat diye bölmeye devam eder. O kadar duygusuz o kadar duygusuzdur ki… Dini duygularını kalıp peynir gibi alıp dindarmış gibi görünse de zekat adı altında alıp alıp götürür, hiç düşünemez ki bu yoksul ya da konum itibariyle bu işçi sadece kendisini değil; eşini, çocuklarını da geçindiriryor. Onlara da mutluluk lazım, onların da yüreği nasır bağlamadan iyiliği, güzelliği içselleştirmesi lazım.

…….Asgari ücret 600 lira kadar. Asgari ücret ekmek midir? Evet. Peki kim kuşa çevirdi bu ekmeği. Kim böldü? Hani on sene öncesine birileri bölmüşse on senedir niye ekmek üstüne ekmek konulmuyor. Yürekler, garipler, yetimler … Ve asgari ücret, bölünmüş bölünmeye devam eden ekmek. Ki bakkala gittiği an KDV adı altında bölünen asgari ücret.

……Beş koldan sömürü var ülkemizde. Dördü hiç görünmez, biri alenen. Hiç bilinmez. Hiç fark edilmez ruhumuz duymaz.

…….(1) Bir kolu emperyalist ülkelerdir. Gece gündüz tırlarla, gemilerle, uçaklarla madenimizi, yetişen sağlıklı ürünlerimizi,gümrük birliğiyle hazinemizi, çok zeki beyinlerimizi ülkemizi yönetenleri kullanarak vakumlarlar. Haberimiz olur mu? Hayır hiç.

…….(2) Diğer kol ülkemizde fabrikalar kuran ucuz işçilik sayesinde işgücümüzü sömüren, mesailerle işçimizin canını alan; babaların, annelerin çocuklarına ayıracakları zamanı mesai altında çalan yabancı fabrikatörler. Bunlar en düşük ücretin yani asgari ücretin düşük olmasını isterler. Ayrıca ülkemizde işsizliğin olmasını, başka iş alanlarının açılmasını istemezler. (10 senedir tek bir fabrika kuruldu mu?) İnsanlar iş bulamayacaklar bu yabancı fabikaların önünde büzüşüp birikecekler.

……(3) Diğer bir kol ülkemizdeki Diyanettir. Yaklaşık 18 bakanlığın aldığı kadar para alıyor din adamları. Hiç anahtar çevirmiyor, hiç kazma vurmuyorlar, hiç çekiç vurmuyorlar, hiç tırpanla biçmiyorlar, hiç un çuvalı sırtlamıyor, kısacası alın teri dökmüyorlar; aldıkları para bir yatırıma da gitmiyor, hiç üreten beyin de üretmiyorlar, üstelik cehennem korkusuyla üretecek, düşünecek çocuklarımızın düşünce boyutunu da mahvediyorlar; din adına yapıyorlar bunu. Din çalışma mı, yeniliği düşünme mi, analitik olma mı diyor? Hayır, demiyor. Peki bunlar niye korku veriyorlar, zekatı körüklüyorlar çünkü alınterini harcamadan, çalışmadan halkın boynuna yük olup halkın ekmeğinden ekmek bölerek geçiniyorlar. Peki yatağa girerken, uykuya dalarken alnımın teri yok ben nasıl doygunum? , diyorlar mı? Var mı din de böyle bir şey.

……Namaz vaktinde camiye gelen elli kişiden en iyi Kur’an’ı bilen, namaz kıldırmayı bilen öne geçer namazı kıldırır. Bitti. Sonra da gider herkes, tarlasında çalışır, fabrikasında çalışır,

El alemin ekmeğini bölmez, hırkasını sırtından çıkarmaz, ekmeğe ekmek, hırkanın üstüne hırka katar. Söyleyin hiç çalışmadan alın teri dökmeden rahat mısınız? Vakit namazını kıldırıyorsunuz e zaten kendiniz de kılacaktınız kılarken başkalarına da kıldırmanın sevabı yetmez mi üstüne üstlük bir de çalışmadan para kazanıyorsunuz. Beytülmala ortak oluyorsunuz halktan topladığınız zekat da cabası.

….. (4) Diğer bir kol ülkemiz içindeki işçi çalıştıran fabrikatörler, işadamları onlar da asgari ücreti düşük isterler. İşsizliği isterler kapılarının önünde sıra sıra diplomalılar boyun büksün diye. Ürettikleri her şeyi pahalı satarlar. İşçiye 8 saatte vereceği parayı mesai aldatmacasıyla

14 saat karşılığında verir, gene çocuklar evde baba sevgisinden ilgisinden yoksun, yorgun, hücreleri pörsümüş, ekmeği bölünmüş acılarla döner, evine baba..

…….(5) Diğer bir kol ise geçmişten günümüze ülkemizi yöneten siyasiler ve yöneticilerdir. İktidarıyla muhalefetiyle. Yönetime gelenler yukarıdaki ekmeği bölen iç ve dış sömürücülere

çanak tutarlar. Yol verirler, yetmez bir de vergi koyarlar, yetmez bir de zam yaparlar. 84 kuruşa benizini mal ederler ülkemizde. Amerika’ya 84 kuruşa benzin ihraç ederler, Türkiye’nin içine 3 lira 60 kuruşa satarlar. Niye Amerika’ya 84 kuruşa Türkiye’nin iç piyasasına 84 kuruşa satsan kıyamet mi kopar. Sadece benzin ve mazottaki fiyatları fırlattığını düşünün sadece onun böldüğü ekmeği düşünün yeter. KDV si, ÖTV si diğer vergiler cabası, cabası.

……..Yönetimde olmayan diğer muhalefet ev ev kapı kapı, tıka basa konferans salonlarıyla

Ekmeğin bölündüğünü anlatıyorlar mı? Hatta ekmeği bölenler tıka basa konferans salonlarını doldurup haydi devam ekmeğinizi bize verin anahtar bükmeden, tırpan sallamadan, kazma vurmadan, çekiç indirmeden bizim çocuklarımız da sizi sömürsün diye din adına salon salon,

İlçe ilçe vaaz vermezler mi? Bu vaazlarda ekmeğin bölünmesi var mı? İşsizlik var mı? Açlık var mı? Zekat var ama: Kime gelecek zekat kendilerine. Zekatı nasıl alacak? Cehennem kor-

kusuyla. Ekmeği salonlarda anlatarak böl ve ardından, gece yatarken:

- Ne güzel konuştum vallahi: Kimse soru sormuyor, iş istemiyor, aş istemiyor. Veryansın cehennem korkusu, altımda mercedes, önümde seğirtmenlerim oh be! Ekmek elden su gölden!

…….Ekmeğe ekmek katanlar gölgede mi? Evet. Bunlar azınlıkta. İçinde işadamı hiç yok mu

var ama denizde damla. Din adamı yok mu, var ama denizde damla. Siyasetçi yok mu, var ama denizde damla. Her meslekten, her kesimden var ekmeğe ekmek katanlar var. Ama gölgedeler. Bu damlaların derya olması lazım; bu gölgelerin güneş olması lazım dostlar.

Dostlarıma sevgilerle.

Delta S X

21 Şubat 2010