Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
KAR
Kaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaar! Kaaar!
Bil ki şu an içimde, bin tane cehennem var!
Söyler misin bana kar!
Söyler misin bir insan, aşkına daha nasıl yanar?
Gel, dökül yüreğime
Dökül ve kal öylece sonsuza kadar
Basayım seni avuç avuç her bir yerime
Basayım ve sönsün ruhumdaki o delice yanmalar.
Kaaaaaaaaaaaaaaaaar!
Anlıyor musun beni?
Seni de hiç sevgilin, bir ömür terk etti mi?
Dönüp durdun mu o boşlukta deliler gibi?
Yumrukladın mı hiç, benim gibi göğüslerini?
Kaaaaaaaaaaaar!
Bir sen biliyorsun bu acımı!
Bir sen biliyorsun içimdeki yangını kar!
Ne olursun gitme hemen!
Daha çok yağ!
Daha çok ve daha büyük, kar!
Tıpkı Allahım’ın elleri kadar…
Ört beni aklığınla ne olur!
Ört ve uyut beni kar.
Duymayayım yasını bu gece şehrin
Bir sarhoş gelip bana, bir yudum şarap versin.
İçtiğimi sansın benim, öldüğümü bilmesin
Otursun öylesine yanı başıma
Eski aşklarını anlatsın bana
Biraz mahcup geçmişinden,
Biraz kendisinden bahsetsin…
Kaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaar! Kaaar!
Hadi don artık, katılaş katılaşabildiğin kadar.
Uzan saçaklardan bir kama gibi
Düş ve saplan bu sineme,
Düş ve saplan, taaa yüreğime kadar…
Tatlı bir ölüm istiyorum senden,
Tatlı ve yumuşak, bir aşk öpücüğü kadar
Hadi, yar bu göğsümü
Yar ki çıksın içimdeki o delice har…
Kaaaar!
Sen ki imanım kadar temiz ve paksın,
Bilirsin nasıl bir yer, o geldiğin sonsuzluklar.
Orda bizim gibi, çile çeken çok var mı?
Gördün mü hiç affedilip geleni?
Yoksa hepsi haşra dek, o yerde mahkûmlar mı?
Kaaaaaar!
Gördün mü hiç Leyla’yı, Mecnun’la öpüşürken?
Duruyor mu orda da hala
Arzu’yla Kamber’in arasındaki diken?
Kerem, çözebildi mi Aslı’nın düğmesini?
Yoksa hala bir ateş mi yakıp durur ikisini?
Kaaaaar!
Ona deme ne olur!
Ona deme bu sefer de nefsime yenildiğimi.
İki şişe votka içip akşamdan
Böylesine izbe bir sokakta yıkılıp
Seninle bütün gece, ordan burdan söyleştiğimi.
Onu üzme ne olur, onu üşütme emi!
Böyle arada bir, seninle söyleştiğimiz gibi
Duyabileyim zaman zaman, uzaktan da olsa sesini.
Kaaar!
Söyle ona ne olur
Söyle ona her insan,
Bir gün elbet bir yerlerde yorulur.
Aç kalır, susuz kalır, yerden yere vurulur
Düşen kalkar düştüğü yerden, er ya da geç,
Eller ne söylese ağır gelmez bu devranda insana
İnsanı yaralayan dostunun vurduğudur.
21 Ocak 2010/Bişkek