Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Gülün ateşi...
Aşkın kıyım sırasında, bir bedenim iki yarım
Efkâr tüten çırasında, ateş değil ben yanarım
İki afet bir canımı söze döksem yok tanımı
Sol yanımı alev sarmış, buz kesiyor sağ yanımı
Gönül binmiş aşk atına, menzildeki gülü afet
Güzel denmez sıfatına, akla ziyan bir zarafet
Gül bildiğin nazlı bakar, goncasında tütsü yakar
Aşkın sihirli ateşi, kıvılcımı gizli çakar
Feleğin bade azabı: Bengisuyla bir tutulup
İçirdiği aşk kezzabı, iksir diye okutulup
Geceler gündüzün eşi, uyku tutmaz çilekeşi
Aylar yıllar söndürmüyor gönlüme düşen ateşi
Başı eğilmez dağları, yerle bir eden nazarmış
Baharda bozdu bağları, kaderde ayrılık varmış
Hicran denen dipsiz kuyu, insafsız atar pusuyu
Nasıl yakar bilemezsin; su ateşi, ateş suyu
Âşık kurban sunağında bozamıyorsa büyünü
Dile bulsun Kafdağı'nda Zümrüdüanka tüyünü
Nasıl kaldım böyle darda; gönlüm kor, aklım firarda
Ben mi bulamadım gülüm, böyle derde derman var da
Zindan gecelerin ardı ışığından hayli ırak
Madem ki ayrılık vardı, ağıdını bana bırak
Elimi hiç sıkmasaydın, tabuları yıkmasaydın
Yüreğimde kanayan gül, karşıma hiç çıkmasaydın
Vuslat dağı kar bürünür, tipide yol vermez yamaç
Eteğinde süründürür, öldürmek değilse amaç
Uykusuz gelen her sabah çile yüklü, ah gülüm ah
Hangi tövbeyle silinir boynuna yüklenen günah
Madem gönül dağına kor düşmeden buzun çözülmez
Dilersen son arzumu sor, nasıl olsa yüzüm gülmez
Ne ölüyüm ne de zinde, ömrüm tükendi izinde
Bir gece misafir eyle, sabaha öldür dizinde!
****
Sevgi ve saygılarımızla.