Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Bir gelin aglarken!
Her Sabah erken kalkar,
Ya Allah, ya Muhammed ya Ali diyerek,
evvela elimi yüzümü yıkarım.
Sonra,Tavugu Cücüğü yemlerim!
Kahvelti iderik, Allah ne verdiyse artık!
Beyim çoktandır işsiz oğlum,
eskiden, Davul Zurna çalardı,
hala yedi başlı horantanın boğazına bakar!
Ortalık kararınca,
Penceremizde 45 lik Taşplak dönerdi,
allı Turnam diye diye!
Anam Bacım
Davul Zurna olmazsa
yoksulluk kapımıza tüner!
Fukaralığımıza kimse el atmadı!
Davulcu, Zurnacı diye
erkeğimize olmadık kullap taktılar!
Bizde lakap olmaz oğlum!
Erkek adamın kullabı olurmu?
Onlar taa ufakken
omzunda Yağ bidonuna vura vura
Davulu öyle öğrendiler!
Nasibimiz kismetimiz, Güneşin battığı dağda olsa
bozkırı boydan boya yürür bu yiğitler!
Oysa Tozlu yollarda, Ford Arabasına binen biz avratlar
Köy çeşmesine vardığımızda,
ne dedi kodular iderdik ne dedikodular!
Amaannn birini disem şimdi
gülmekten ölürsün!
“Hacı Bektaş Veli Kösağa atmış!
yolum bu yanna düşerse diye!
Kimimiz Ciçekdağ´da, Keskin´de,
kimimiz Kirikkale Obalarında kaldık!
Battal Obasını bilinmi? Gittinmi oyanlara hiç?
Balışeyh varya, Samsun yolu üstünde,
Sulakyurt´a giden yolun üstünde!
Bizler, oğlumuzla kızımızla kök saldık buralarda!
Bu gördüğün deri, kasnak olmazsa,
temelli açlıktan ölürdük!
Davul bizim Nüfüs Kağıdımız!
Davul bizim Kimliğimiz!
Ekmeğimiz!
Ufkumuz!
Menzilimiz!
Davul gibisi varmı ?
Bize ilazım olanda budur oğlum!
Zurnayla ikisi ne muhabbetlidir öyle!
Öff öfff ööfff!
Saz Darbuka
Anlıyacağın
hepside ekmeğimizin kapısıdır!
Gören gözümüz
Ağzımızın kismetidir.
Lakin, şehirde sokak düğünleri yasak artık!!
Neymiş?
Gürültü oluyormuş!
Yavrum, sen hiç sessiz Davul Zurna gördünmü?
Demezler ki, bu kara suratlar susarsa
kim gelini Ata bindirecek?
Susarsa gök mavisinde halaylar,
ne yer, ne içer, nasıl doyar Teberler?
Anadolu, bebelerimize dek şahittir
Davul Zurnada taşıdık,
Muharrem Ertaş´ı
Hacı Taşan, Cekic Aliy`i
Karağözlü gelinlerin ağıtına!
Biz sanatsız olamak oğlum!
Bebelerimiz Kerpiç duvar diplerinde okulsuz büyürken,
erğenlerimiz
düğün düğün gezdiler, iki lokma ekmek için!
çomağı yükledikce Davula
Zurnadan seda üflediler,
damda dikili düğün bayraklarına!
Belki bilmezik Istiklal Marşını kimin yazdığını
Öyle dedik diye, aptal sanman bizi oğlum!
Biz Abdalık!
Çanakkale´de, Dumlupınar´da ayaklarımız santim geri gitmedi!
Şarapnelden kopan kollarımızı bacaklarımızı,
düşman kafasına vura vura kurduk bu Cumhuriyeti!
Aslımız Horasan dır, ordan gelmeyik.
Pir Sultan Abdal
Kazak Abdal,
Kayğusuz Abda´ız biz!
Ne demiş Şah Hatayi;
“Abdallıgın binasını sorarsan
Evvela Muhammed Ali Abdaldır!
Hakikat ilmin sırrına ermek istersen
Allah Allah diyen kullar Abdaldır.“
Düğünler buralarda iki ayda olur biter,
toru topu sekiz dügüne ancak giderik.
Geri kalan on ayda
yarı ac yarı tok yaşarık!
Geçinemiyok işte, ne edek? Adammı soyak?
Horantanın sayısı her sene çoğalıyor,
Toprakta, bölüne bölüne yetmiyor artık!
Zaten Topragın bereketide kalmadı ya!
Yaz oğlum yaz!
Karğasekmez de,
Otobanda ölenleri yaz!
Kadersiz Erol´umu, Vedat Cökem´i yaz!
Her birimiz
anı sanı duyulmadık yerlere göçüyok!
Şehirden Şehire ağladık ortak dertlerde,
Yoksulluktu yakamızı tutan,
kimimiz inşaatta
kimimiz Soma`da öldük!
Fukaralıktı, kolumuzu kanadımızı kıran!
Ben hem Zurnacı hem Davulcuyum!
Sorma derdimi, sorma işte!
Hükümetimiz hem sağır hemde kör!
Bundan büyük dertmi olur oğlum?
Eğer sokak iti gibi aç ölürsem,
cenazemi boştan yere yıkaman!
Kalekışla halayında, bir gelin ağlarken,
Damatlıgımı özenle giydirin!
Küllenen gizli gönül yaremi
Davul Zurnanın öptügü bir vakitte gömün!
Haydar Metin