Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Babam, köyde Çobanların en iyisiydi!
Eliyle sulardı koca sürüyü.
Ne Toklu,
ne Seyis
ne Çebiş,
Kurda, Kuşa yem olmadı hiç!
Yazın, sırtını yamaca verip uyur,
hışırtı duysa
Ovayı, Şahan gözüyle tarar,
ve gülümserdi Keçede gezen Ateş böcegine.
Cemreyi, bahardan önce öperdi,
açsın diye Gökkuzoglu ve Çigdem,
Şeffaf kanatlı,
Melemez ve Altınbaş, havada çırpınır,
döllensin Gün, döllensin Ay, diye diye!
Dünya o vakit, tek dogum sancısına gülermiş!
Yalama agzıyla
Keklik,
Arı,
Köy Göçüren demez söyleşir,
Yani Süleyman dır o, kuş diliyle konuşur!
Topukların derin su arkından
Malizin Karınca yuvasına, Kürdün mezarından bal taşır gülerek!
Şapkasında son aboneydi.27.5.1960 lı Gazete,
Oysa Ihtilal daha daglara gelmemişti,
ve ölüm haberlerinden bir habersiz dünyada.
Yumurtalı dürümle susar, yuttukca dünya içinde konuşurdu.
Karaçalıdan yün toplardı Rabbine günah yazma diyerek!
Kolaymı koca sürüyü evirip çevirmek?
Toz toprak ve Terden,
yakası yagdanlıga, koltuk altları beyaza keserken,
üst baş, yani Horantanın Asvapları
ayda bir yıkanırdı Sögüdün Bogazında.
Yazları, en çok Tırtıl tozlu çalılara söverdi!
Tene degmeye görsün,
mübarek,Dabaz gibi kaşındırır, Tırnagı bile yorardı!
Soyukkuyu aykkabısına, Bıtırak sıvandıkca,
Kesik saplara kan bulaştıkca
birde davarın kuzulama vaktine, etmedik laf koymazdı!
Cıbır vakti, ince agrılar yürürdü karnına!
Bir gece,10 Yayma Yün ve tiftigini çalmıştı,
Pöhrekli Hasso ve iki ev ötede ki Yanık.
Kırk sene oldu dag Taş gezeli
Ne dügün gördün nede güzeli
Omzuna döktü dallar gazeli
Giden ömür elinen tutulmaz
Gün görmedik acılar toplamış cebine
Türküleri yaslanır, Yıldızlı gecelere,
yoksul, gölgesiz, kimsesiz!
Ve dolanı dolanı gider, cılga yollardan
Tıkırdak ve Zil de aglayan, avaza dogru!
Haydar Metin