Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Biz küçükken,
Göz yaşı ve sümügümüzü,neyinen silecegimizi bilmezdik.
Kirli yamalı kazak kolu
Küllük harmanlayan elimiz
birde cebimize hiç konulmamış,beyaz Peşkirimiz vardı.
Ne utanırdık yoksuluktan
yalanlarımızı, saklayarak oynardık!
Davar izindeki o capcıklıga,
Dügünde Köse maytaplıgına, tebessümüz düşerdi..
Salafat yarışında höykürmelere ne gülerdik öyle!
'Hey huluma huluma
su doldurdum tuluma
vereceksen dogru salafat ver
köpek gibi uluma!
Diyelim Allah Allaaah verelim Muhammed Aliye Salafat! '….
Kardelen sonrası topladıgımız
Kiskiçli Çigdemin,
Tereyaglı Bulgura karışıp yufkaya serilmesiydi dünyamız..
Umutlarımız,Kaf dagında yeşersin diye
Pencere ve Damına inen Kar Ayazına inat
Köy Odasının Kuşburnu çaylı masallarında
Zümrütü Anka´ya rüşvetimiz,
Gak deyince Et, Guk deyince suydu!
Kerbela dan imamlar gelecekti
çatal kılıçlı babasıyla.
Boyları kavak kadar uzun
kolları Sögüt dalları kadar çoktu!
Dogruyacaktı yoksullugu!
Imanımız gevredi beklemekten
ve ne çok göz feri tükettik binlerce yıl.
Meger,
Etten Kemikten, Kandan,Sinirdenmiş herkes!
Din, din diye helal lokmamızı, istiflediler
filo Ambarlarına geceler boyu!
Karanlık odalarda
acı ve yoksullugumu büyütmüşüm!
Tırnak izlerim var hala,
isten sararmış Kireç duvarların döşünde!
Ben iç çektigim acılarımı,
tuzlu sularımdan tanırım sevdigim!
Hadi, bir Beyaz Peşkir uzat!
Haydar Metin