Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Biz diktatörün sosyalistini severiz!
Kim Hitler’i, Mussolini’yi, Pinochet’yi hayırla yâd eder? Böyle yapana iyi gözle bakılır mı? Ama neden bu ‘lanetli’ kişilerdeki özellikler ve icraatlar sosyalist isimlerde tezahür edince tavırlar değişiyor? Lenin ile Hitler, Stalin ile Mussolini arasında ne fark var? Sosyalistler sosyalist diktatörlerin işlediği cinayetleri cinayet, işkenceleri işkence saymıyor.
Diktatörleri sevmeli miyiz? Cevap, adamına göre değişir. Diktatörlere kategorik olarak karşı olanlar “hayııır! ” diye bağırır. Ama sosyalistler, sosyalist olmayan diktatörleri topa tutarken, sosyalist olanlarını bağrına basıyor. Aynen Lenin’e, Stalin’e, Mao’ya, Pol Pot’a ve Castro’ya yaptıkları gibi. Demek ki sevilme ve onanma bakımından diktatörler arasında bir eşitsizlik var.
Sosyalist teori bu eşitsizlik konusunda ne diyor acaba? Sosyalist olmayan diktatörler olması gerektiği gibi yerin dibine batırılırken sosyalist olanlar niçin övülüyor ve yüceltiliyor? Kim Hitler’i, Mussolini’yi, Pinochet’yi hayırla yâd eder? Böyle yapana iyi gözle bakılır mı? Ama neden bu “lanetli” kişilerdeki özellikler ve icraatlar sosyalist isimlerde tezahür edince tavırlar değişiyor? Lenin ile Hitler, Stalin ile Mussolini arasında ne fark var? Sosyalistler sosyalist diktatörlerin işlediği cinayetleri cinayet, işkenceleri işkence saymıyor.
Elbette bu tavır yalnızca “bizimkilere” mahsus değil, sosyalistlerin neredeyse hepsi öyle. Bu bakımdan al Fransız sosyalistini vur Türkiyeli sosyaliste. Pek az sosyalist, Tony Judt gibi, sosyalist vahşeti dürüstçe sergileyip kınayabildi.
Venezuela devlet başkanı vefat etti. Toprağı bol olsun. Ardından sadece sosyalistler değil pek çok kesim güzellemeler yaptı. Bunun bir nedeni, Chavez’in keskin Amerika karşıtlığıydı. Bu ayrı bir konu. Diğeri ve daha önemlisi sosyalist olmasıydı. İddiaya göre Chavez ülkesine çağ atlatmıştı. Gazetelere yansıyan rakamlara göre Chavez döneminde işsizlik önemli oranda azalmıştı. Sağlık hizmetleri iyileşmiş ve çocuk ölümleri düşmüştü. Yoksulluk gerilemişti. Bunlar olduysa çok iyi. Ama bu bilgilerin kaynağı ne? Sosyalist ülkelerin yalan rakamlar üretmekte pek mahir olduğunu biliyoruz.
Sovyetler Birliği’nin resmi istatistikleri de göz kamaştırıcıydı; sonra ülkenin sefalet içinde yüzdüğü anlaşıldı. Gerçek durumu anlayabilmek için sadece Venezuela’nın resmi rakamlarına değil aynı zamanda itibarlı uluslararası kuruluşların açıklamalarına da bakmak gerekir.
Chavez kendisinin “21. yüzyıl sosyalizmini” geliştirdiğini iddia ediyordu. Bu anlayışın özelliği Mesihçi liderlik tarzı -nitekim yoldaşı İran Devlet Başkanı Ahmedinejad “hiç şüphe yok ki Chavez dünyaya Mesih ve Mehdi ile geri gelecek” dedi- tüm temel endüstrilerin devlet tekeli altına alınması ve muhaliflerin şiddet ve tehditle bastırılması ve sindirilmesiydi. Chavez ifade özgürlüğünü iyice budadı. Seçimleri, referandumu ve hukuki teknikleri demokratik kurumları yok etmek için kullandı. Chavez’in sosyalist çizgisi hem tarihte kalmış diğer sosyalist rejimlerinkilerle hem de Latin Amerika’nın geçmişteki faşist rejimlerininkilerle çok örtüştü.
Ortodoks sosyalizm kitlelerin zorla bastırılmasına dayanırken, Chavez otoriteryen popülizme yöneldi. Bunu mümkün kılan ülkesinin dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri olması ve 2000’lerde petrol fiyatlarının tavan yapmasıydı.
Chavez darbecilikle başladığı siyasi kariyerini otoriteryen bir caudillo olarak tamamladı. Tahminlere göre iktidarı boyunca ülkesi petrol ihracatından 980 milyar dolar elde etti. Bunun üçte biri sosyal harcamalara gitti -ki halk arasındaki desteğinin ana kaynağı bu. Kalanı ya yanlış yatırımlara harcandı ya da Venezuela’nın yeni imtiyazlı sınıfı olan “boligark” (S. Bolivar’ın isminden türetilmiş bir terim) denen kimselerin banka hesaplarına aktı. Transparency International’ın raporlarına göre Venezuela Latin Amerika’da yozlaşmanın en fazla olduğu ülke. Dünyada ise 174 ülke arasında 165’inci. Cinayet oranı 100 binde 73. Chavez iktidara geldiğinde (1999) yılda 6 bin cinayet işleniyordu, 2012’de rakam 21.700’e çıktı. Venezuela yiyeceğin % 70’ini ithal ediyor. Bu yıl parası %32 oranında devalüe edildi. Fraser Institute’ün dünyada ekonomik özgürlük araştırmasına göre dünyada en az özgürlüğe sahip ülkeler arasında. 1999-2011 arasında ülke ekonomisi yılda ortalama %3,3 oranında büyüdü. Bu skor demokratik kapitalizmi izleyen ve petrole aynı miktarda sahip olmayan Peru, Şili ve Meksika’nınkinden kötüydü. Venezuela dünyada en yüksek enflasyon oranlarından birine sahip (%30) ve Chavez’in yarattığı tahribat ülkede gelecekte hem siyasette hem ekonomide daha ağır bir şekilde hissedilecek.
“Varsın olsun” diye düşünecektir bir sosyalist. “Bunların ne önemi var ki. O bir sosyalistti. Mühim olan bu. Yaşasın sosyalist diktatörler, kahrolsun sosyalist olmayan diktatörler! Severiz, severiz, severiz, biz diktatörün sosyalist olanını severiz! ”