MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 12.02.2013 01:13
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Biz ölsek, milletimiz olan İslâmiyet haydır, ilelebed bâkîdir.
Milletim sağ olsun. Sevâb-ı uhrevî bana kâfidir.
Milletin hayatındaki hayat-ı mâneviyem beni yaşattırır;
âlem-i ulvîde beni mütelezziz eder.
(Ölüm, Nevruz günümüzdür) *** deyip,
nurun ve hamiyetin nurlu rehberlerini kendimize rehber etmeliyiz.
Bediüzzaman
***(Not: Gerçekten de Üstad hazretleri 23 mart 1960 da, yani bir nevruz günü vefat ediyor.)
Evet, İmân sayesinde Allah'a olan mensubiyetimi anlama sırrıyla, bir dakika yaşamak, bu intisaptan mahrum olarak binler sene yaşamanın yerine geçer. Hatta, o tek dakika, mertebelerce, o binler seneden daha mükemmel ve daha geniştir.

Ve keza, benim gökte azameti, yerde ayetleri görünen ve göklerle yeri altı günde yaratan Zatın sanatı olmam, varlık ve değer olarak bana yeter.
Ve keza, benim semayı kandillerle süsleyip aydınlatan ve yeri çiçeklerle bezeyip parlatan bir Zatın sanatı olmam, varlık ve kemal olarak bana yeter.

Ve keza, benim bu kainatın mükemmellik ve güzellikleriyle Onun kemal ve cemaline nispeten zayıf bir gölge, kemalinin alametleri ve cemalinin işaretleri olan bir Zatın mahluku ve kulu olmam, iftihar ve şeref olarak bana yeter.
Ve keza, tohum ve çekirdekler denilen bir avuç latif sandukçaların içerisine kudretiyle ve bir 'Ol! ' emriyle milyonlarca kantar gıda yerleştiren ve bu latif sandukçalarda sayılamayacak kadar nimetleri depolayan Zat, herşeye bedel bana kafidir.

Ve keza, her güzellik ve iyilik sahibine bedel, o sonsuz güzellik ve rahmet sahibi olan Zat bana kafidir. Ki, bu güzel masnuat, mevsim, asır ve devirlerin geçmesiyle Onun cemal tecellilerinin tazelenmesi için birer ayna vazifesi görür. Bahar ve yaz mevsimlerinde birbiri ardı sıra gelen meyveler ve peş peşe devam eden nimetler, ancak Onundur. Mahlukat, günler ve yıllar gittikçe sürüp giden ihsan mertebelerinin yenilenmesi için birer mazhardır.

Ve keza, benim ölüm ve hayatın yaratıcısı olan Allah'ın isimlerinin cilvelerine bir harita, bir fihriste, bir özet, bir ölçü ve bir mikyas olmam, hayat ve mahiyetleri bakımından bana yeter.
Ve keza, benim kudret kalemiyle yazılmış Kadîr-i Mutlak, Hayy-ı Kayyum ve Esma-i Hüsna sahibi Fatırımın zati şuunatına hayatımın ayinedarlığıyla delalet edip anlatan bir kelime oluşum, hayat ve vazife olarak bana kafidir.

Ve keza, benim vücuduma giydirilen süslü elbiseler, fıtratıma yerleştirilen hilatlar ve İlahi rahmetin süslü hediyelerinin dizildiği bir gerdanlığı andıran hayatımla beni böylece teçhiz eden Halıkımın isimlerinin cilveleriyle süslenişim, kainat Halıkının nazar-ı şuhuduna ve kardeşlerim olan mahlukata yaptığım ilan, teşhir, hayat ve hakk-ı hayat olarak bana kafidir.
Neyi nasıl seveceğiz?
Mühim Bir Suâl: Diyorsunuz ki: 'Muhabbet ihtiyârî değil. Hem, ihtiyac-ı fıtrîye binâen, leziz taamları ve meyveleri severim, peder ve vâlide ve evlâtlarımı severim, refîka-i hayatımı severim, dost ve ahbablarımı severim, enbiyâ ve evliyâyı severim, hayatımı, gençliğimi severim, baharı ve güzel şeyleri ve dünyayı severim. Nasıl bunları sevmeyeceğim? Nasıl bütün bu muhabbetleri Cenâb-ı Hakkın zât ve sıfat ve esmâsına verebilirim? Bu ne demektir? '
Elcevap: Dört Nükteyi dinle.
BİRİNCİ NÜKTE: Muhabbet, çendan, ihtiyârî değil. Fakat ihtiyar ile muhabbetin yüzü, bir mahbubdan diğer bir mahbuba dönebilir. Meselâ, bir mahbubun çirkinliğini göstermekle veyahut asıl lâyık-ı muhabbet olan diğer bir mahbuba perde veya ayna olduğunu göstermekle, muhabbetin yüzü mecâzî mahbubdan hakiki mahbuba çevrilebilir.
Lügatçe;
ihtiyârî: Kendi isteğiyle, seçerek-ihtiyac-ı fıtrî: Yaratılıştan olan ihtiyaç-taam: Yemek, yiyecek-refîka-i hayat: Hayat arkadaşı-çendan: Gerçi, her ne kadar-mahbub: Sevgili, sevilen, muhabbet edilen-lâyık-ı muhabbet: Sevgiye lâyık olan-mecâzî mahbub: Gerçek olmayan sevgili; Allah`ın dışında sevilerek bağlanılanlar.