MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 11.02.2013 00:18
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, o gecedeCenâb-ı Hakka karşı selâm yerinde
demiş. Yani,
'Bütün zîhayatların, hayatlarıyla gösterdikleri tesbihat-ı hayatiye
ve Sânilerine takdim ettikleri fıtrî hediyeler,
ey Rabbim, sana mahsustur.
Ben dahi bütün onları tasavvurumla ve imanımla sana takdim ediyorum.'
Bediüzzaman
zihayat: hayat sahipleri
tesbihat-ı hayatiye: bütün canlı varlıkların halleriyle yaptıkları tesbihler
sâni: herşeyi san’atlı ve mükemmel bir şekilde yaratan Allah
fıtri: yaratılıştan gelen
tasavvur: düşünme, zihinde şekillendirme

Ve keza, benim küçük ve hakir şahsıma, fakir ve zaif vücuduma bu organ ve aletleri, bu aza ve cihazları, bu duyu ve duyguları, bu latife ve maneviyatı, bütün nimet çeşitlerini hissettirmek ve pekçok isimlerinin tecellilerini tattırmak için, büyük uluhiyeti, güzel rahmeti, yüce rububiyeti, kerim
merhameti, azim kudreti ve latif hikmetiyle derc eden Zat bana kafidir.
Beşinci Nükte: Ben ve herkes, halimizle, sözümüzle şükür ve iftiharla şöyle demeliyiz: 'Beni yaratan, yokluk karanlıklarından çıkaran ve vücud nurunu bana ihsan eden Zat, bana kafidir.'
Ve keza, beni hayat sahibi kılan ve hayat vasıtasıyla herşeyi ihsan eden ve o sayede elimi herşeye ulaştıran Zat bana kafidir.
Ve keza, beni insan olarak yaratan ve manen büyük bir alem, kainattan daha büyük, küçük bir alem yapan, insaniyet nimetini ihsan eden Zat, bana kafidir.
Ve keza, beni mümin kılan, dünya ve ahireti nimetlerle dolu iki sofra halinde önüme süren İmân nimetini ihsan eden Zat, bana kafidir.
Ve keza, beni sevgili peygamberi Hazret-i Muhammed'e'e (a.s.m.) ümmet yapan ve kemalat-ı beşeriyenin en yükseği olan Allah'ı sevmek ve Onun tarafından sevilmeyi ihtiva eden imanı bana ihsan eden Zat, bana kafidir. Çünkü, İmân sayesinde kazanılan muhabbetle müminin istifade elleri, imkan ve vücub dairelerinin ihtiva ettikleri sonsuz nimetlere uzanır.
Ve keza, beni bir cansız, bir hayvan ve bir sapık yapmayarak cins, nev, din ve İmân bakımından yaratıklarının birçoğundan üstün kılan Zat, bana kafidir. Ona hamd ve şükürler olsun.
Ve keza, beni isimlerinin tecellilerine geniş bir ayine yapan ve 'Arz ve sema Beni içine alamazken, Ben mümin kulumun kalbine sığarım,' yani, 'insanın mahiyeti, bütün kainatta tecelli eden esma-i ilahiyenin tecellileri için geniş bir ayinedir' kudsi hadisinin sırrıyla kainata sığmayan bir nimeti bana ihsan eden Zat, bana kafidir.
Ve keza, yanımdaki mülkünü, benim için muhafaza etmek üzere benden satın alan, sonra da bana geri iade eden ve fiyat olarak da bana Cenneti veren Zat, bana kafidir. Vücudumun zerrelerinin kainat zerreleriyle çarpımından çıkan toplam kadar Ona hamd ve şükürler olsun.
Rabbim bana yeter, Allah büyüktür. · Rabbim bana kafidir, Allah'ın şanı yücedir. · Allah'ın rahmet eylediği nur-u Muhammed La ilahe illallahtır.
Rabbim bana kafıdir, Allah'ın şanı yücedir. · Kalbimin sırrı zikrullahtır · Allah'ın rahmet eylediği Muhammed'in'in zikri La ilahe illallahtır.
İslâmiyet bütün insanlar için rahmettir deniliyor: Bu nasıl olur?
Arkadaş! İslâmiyet, bütün insanlara bir nur, bir rahmettir. Kâfirler bile onun rahmetinden istifade etmişlerdir. Çünkü, İslâmiyetin telkinatiyle küfr-ü mutlak, inkâr-ı mutlak, şek ve tereddüde inkılâb etmiştir. O telkinatın kâfirlerde de yaptığı in'ikâs ve tesirat sayesinde, kâfirlerin, hayat-ı ebediye hakkında ümitleri vardır. Bu sayede, dünya lezzetleri ve saadeti onlarca tamamıyla zehirlenmez. Bütün bütün o lezzetler elemlere inkılâb etmez. Yalnız tereddütleri vardır. Tereddüt ise, her iki tarafa baktırır. Devekuşu gibi, tam mânâsıyla ne kuş olur ve ne de deve olur. Ortada kalarak her iki tarafın zahmetinden kurtulur.
Lügatçe;
telkinat: Aşılamalar, telkinler-küfr-ü mutlak: Kesin ve tam bir inkâr-şek: Şüphe-tereddüd: Kararsızlık, bir meselede karar vermeyerek şüphede kalmak-in'ikâs: Yansıma, aksetme.