MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 06.01.2013 00:23
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

'Risale-i Nur iman ilmidir'

Dünyada ilm-i iman derslerini okumak kadar insana saadet veren bir şey yoktur. İman ilmini oku­mayan insan manen yükselemez. İyiyi-fenayı, hakkı-batılı ayırt edemez.

İlm-i imanı okumayan cahil kalır. Cahilin dünyası da, âhireti de karanlıktır. İlim hakikatlerini devamlı okumak in­sanı nur-u Kur'ân'la aydınlatır. Dünya ve âhiretini bahtiyar eder.

Cahilin cahil yanında bile kıymeti yoktur. İlm-i imanla dolmayan bir kafa kör kuyuya benzer. Kapalı ve susuz du­rur. İlm-i imanla nurlanan bir kafa durmadan nurlu ve ha­yat veren sular akıtan bir menbaya benzer.

* * *

Ey nefsim!

Kulağını İlâhî hikmetlere çevir, gönlün bu hikmetleri sana izah eden Nur Risalelerini okumak sevgisiyle çağlasın. Okumayıp mahrum kaldığın gün, gözlerinden ırmaklar gibi yaşlar aksın.

Eline geçiremediğin Nur Risalelerini, altın hazinelerini arar gibi ara, bul, oku. Cevherlerle dolu bir hazineyi, defi­ne­yi araştırırcasına araştır.

Eriştiğin zaman, kıymetli vakitlerini, değerli ömür daki­ka­larını, saatlerini, Nurları okuyarak, fâni zamanlarını ebede tebdil edilmiş olmak mazhariyetine nailiyetinden dolayı Rab­bine hadsiz, nihayetsiz şükürler et.

Allah sevgisine, Allah korkusuna, Allah bilgisine kavuş­ma­­nın şükran nişanesi olan Allah'a ibadet ve itaatte, Ulu Pey­gamberimiz Resul-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın sün­netiyle amel etmekte ilerle. Hem her gün ilerle.

Zira elinde olan bu saat veya bu gün bir daha geri dön­me­yecektir. Ömür ağacından sararıp yere düşen bir yaprak, tekrar yerine dönemeyecektir.

İman ve İslâmiyetin feyyaz ilmiyle kendini tezyin ve teç­hiz et. Bu ilim acz ve fakrla yoğrulmuş varlığımızı, dünyevî ve uhrevî felâketlerden koruyan en sağlam bir kalkan, en yı­kılmaz bir kal'adır.

Gençlikte, ihtiyarlıkta bizi dinimizin çok yüksek fazilet ve meziyetleriyle güzelleştiren bir âmil de Kur'ân-ı Ha­kim'­den İlâhî bir meş'ale olarak doğup gelen, bu tahkikî iman il­mi, hakla hakikatı öğreten, ebedî felah ve doğruluğu gösteren, iyilikle fenalıklardan ayırt edebilme şuurunu ve­ren, hava ve ziya, ekmek ve sudan daha ziyade muhtaç ol­duğun bil­gidir.

Bu bilgi, kalbine hikmet, aklına istikamet, gözüne basiret, anlayışına şuur ve idrak verecektir.

Bu Kur'ânî ilim, seni cehaletin karanlıklardan, anlayış­sız­lı­ğın dehlizlerinden kurtarıp aydınlıklara kavuşturacak­tır. Doğ­ruluk yollarını bırakıp sapkınlık yollarına düşen adamların şerrinden seni koruyacaktır. Kirli ve şerli kimse­lerin şer­rinden seni hıfzedecektir.

Gençliğini manen öldüren, zehirli tatlılar misillü sefahet âlemlerine düşmek facialarından seni muhafaza edecek, fâni ve güzel gençliğini, ebedî güzellikler âlemine lâyık bâki bir gençliğe tebdil edecektir. Allah yolunda tutarak, peygamber yo­lunda yürütecektir.

Senden, kötü huylar atılacak, fena ahlâklar sökülecektir. Seni kâmiller, salihler, saidler, evliyalar ve şühedalar camia­sına dahil edecektir.

* * *

Ey nefsim!

Kur'ân-ı Kerim'den tereşşuh eden Risale-i Nur insana i­man ve İslâmiyet cadde-i kübrasını, saadet ve selâmet yo­lu­nu gösterir.

İnsanın yaratılışındaki hedef ve gayeyi, Allah'a ibadet ve taati, Resulullah'a imtisal ve ittibaı bildirir.

Güneş balçıkla asla sıvanmaz. Hakikat-ı Kur'âniye par­laktır. Nevvar ve feyyazdır. Onun intişarına set çekmeye ça­lışmak ancak fıkdan-ı ehl-i akla hastır.

Hakaik-i Kur'âniye ve imaniye menbaı olan Risale-i Nur'un neşir, seyir ve seyeranı bir deryadır. Deryanın önüne duvar çekilmez.

Bu ezelî, ebedî ve tarihî bir olaydır. Akan deryaya kilit vurmaya çalışmak, insanın kendi kendini girdablara atıp boğması gibidir.

* * *

Ey nefsim!

İlâhî hakikat ve ina­yete kavuşturan, kalb ve ruhunu par par parlatan, akıl ve muhakemene ışık tutup istikamet veren, se­ni akl-ı selim sahibi ya­pan, seni bilmediğini de bilmemek gibi koyu ceha­letten uzaklaştıran, ilmin aydınlarına gark­e­derek seni yükselten ilm-i ima­­na çalış.

Onu oku, her gün oku, her an tefekkür et. Dem bu demdir, fırsat bu fırsattır.

İlm-i iman, seni sana bildirir. Kendini bilmemek cehale­tinden, Allah? ın sana lut­fettiği ezel ve ebed isteyen kabiliyet­lerini köreltmekten halas eyler.

Kendinin ve kâinatın sebeb-i hilkatini belleterek, seni is­tidadınla inkişaf et­tirir. Yükseklere, daima yükseklere doğru yüceltir.

İlm-i iman senin âlemine ziya, ruhuna gıda, kalbine cila, bedenine şifadır. Kanının musaffisi, kemiklerinin iliği, teni­nin temizleyicisidir.

* * *

Ey nefsim!

Malınla, bütün mahsulatının turfandasıyla, canın ve ca­nanınla Kur'ân'a hizmet etmek sevdasının saadetiyle sev­dalan.

Gençliğine güvenme, gaflete düşüp fırsatları kaçırma. Gençlik sende daimi değildir, zeval ve firaka mahkumdur.

Kuvvetinin, sıhhatının, güzelliğinin sana verdiği gururu ve alâkasızlığı at. Bunlar, senin elinde ya yarın, ya yarından daha yakın bir zamanda çıkıp gidecektir.

Bu ayrılık, bu hicran gelmeden gücünü ve sıhhatini ilm-i iman ve irfan kazanmaya bak.

Kur? ân yolu selâmetli, sevimli yoldur. Bu saadetler cad­de­sinden gidenler, bu mutlu yolu tutanlar, ilm-i imana sım­sı­kı sarılanlar, hikmetlerini kalbine nakşedenler, burhanla­rı­nı akıllarına yerleştirenler, en akıllı, en şuurlu ve mânevî gü­zelliklerle güzelleşen en güzide insanlardır.

Kur'ân'ın sadası, arzı, semavâtı ve kâinatı çınlatan, Arş-ı Âladan gelip insanları ve cinleri saadete çağıran İlâhî bir sadadır.

Risale-i Nur, bu mukaddes sesin beliğ ve şanlı tercüma­nıdır.

Risale-i Nur'un izhar ve izah ettiği hakikatlar, canımıza can, hayatımıza hayat, ruhumuza ruh verir.

İlm-i iman, Kur'ân yolunda, ayağımız sürçmeden, çu­kur­lara düşmeden, ayaklarımız tutulmadan yürüten en doğ­ru rehberdir.