Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Bir arkadaşı O'na (asm) annesini şikâyet eder.
'Huyu ve ahlakı kötü.' der. O (asm) cevap verir.
'Ama seni dokuz ay karnında taşırken kötü huylu değildi.' Arkadaşı tatmin olmamıştır.
'Ey Allah’ın Elçisi! Gerçekten kötü huylu.'
'Ama seni iki sene emzirirken kötü huylu değildi.' Adam yine de ısrar eder. O (asm) da devam eder:
'Senin yüzünden uykusuz kalırken kötü huylu değildi.' Arkadaşı dayanamaz.
'Ama ben de karşılığını ödedim.'
“Ne yaptın? ”
“Sırtımda taşıyarak hac yaptırdım.” Hz. Muhammed (asv) 'in dudaklarında acı bir tebessüm belirir.
“Bir tek doğum sancısının bile karşılığını ödemiş olmadın.”
Kur'ân, merhameten, kadınların hürmetini muhâfaza için, hayâ perdesini takmasını emreder;
tâ hevesât-ı rezîlenin ayağı altında o şefkat mâdenleri zillet çekmesinler,
âlet-i hevesât, ehemmiyetsiz bir metâ hükmüne geçmesinler.
Bediüzzaman
İki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur.
Sual: Mü’minin mü’mine en iyi duası nasıl olmalıdır?
Elcevap: Esbab-ı kabul dairesinde olmalı. Çünkü bazı şerâit dahilinde dua makbul olur. Şerâit-i kabulün içtimaı nisbetinde makbuliyeti ziyadeleşir.
Ezcümle, dua edileceği vakit, istiğfar ile mânevî temizlenmeli; sonra, makbul bir dua olan salâvat-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve âhirde yine salâvat getirmeli. Çünkü, iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur.
Lügatçe;
Esbab-ı kabul: kabul edilme sebepleri-şerâit: şartlar-makbul: kabul gören-Şerâit-i kabul: kabul şartları-istiğfar: af dileme.
Ahirzaman hadiselerine işaret eden bazı hadislerin tevilleri
O muannid döndü, dedi:
'Hiç olmazsa hayvan gibi hayatımızı keyif ve lezzetle geçirmek için sefahet ve eğlencelerle bu ince şeyleri düşünmeyerek yaşayacağız.'
Cevaben dedim:
Hayvan gibi olamazsın. Çünkü, hayvanın mazi ve müstakbeli yok. Ne geçmişten elemler ve teessüfler alır ve ne de gelecekten endişeler ve korkular gelir. Lezzetini tam alır. Rahatla yaşar, yatar, Hâlıkına şükreder. Hattâ kesilmek için yatırılan bir hayvan, birşey hissetmez. Yalnız bıçak kestiği vakit hissetmek ister; fakat, o his dahi gider, o elemden de kurtulur. Demek en büyük bir rahmet, bir şefkat-i İlâhiye, gaybı bildirmemektedir ve başa gelen şeyleri setretmektedir. Hususan mâsum hayvanlar hakkında daha mükemmeldir.
'Fakat, ey insan, senin mazi ve müstakbelin akıl cihetiyle bir derece gaybîlikten çıkmasıyla, setr-i gaybdan hayvana gelen istirahatten tamamen mahrumsun. Geçmişten çıkan teessüfler, elîm firaklar ve gelecekten gelen korkular ve endişeler, senin cüz'î lezzetini hiçe indirir. Lezzet cihetinde yüz derece hayvandan aşağı düşürür. Madem hakikat budur. Ya aklını çıkar at, hayvan ol, kurtul. Veya aklını imanla başına al, Kur'ân'ı dinle, yüz derece hayvandan ziyade ve fâni dünyada dahi sâfi lezzetleri kazan' diyerek onu ilzam ettim.
Lügatçe;
muannid: İnatçı. Bir noktada inad edip duran-teessüf: Üzülme, beğenmeme-gayb: Gizli olan, görünmeyen-setretmek: Örtmek, kapatmak, gizlemek.