MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 24.10.2012 00:17
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Ey nefsim!
(Kadere İmân eden, kederden emin olur)
kudsi düsturunu kendine rehber et.
Hevesli akılsız çocuklar gibi, muvakkat, ehemmiyetsiz lezzetlerin peşinde koşma.
Düşün ki, fani zevkler, sana manevi elemler, teessüfler bırakıyor.
Sıkıntılar, elemler ise, bilakis, manevi lezzetler ve uhrevi sevaplar veriyor.
Sen divane olmazsan, muvakkat lezzeti yalnız şükür için arayabilirsin.
Zaten lezzetler şükür için verilmiş.
Bediüzzaman
Ahirzaman hadiselerine işaret eden bazı hadislerin tevilleri
Âhirzamanda Hazret-i İsa (a.s.) nüzulüne ve Deccalı öldürmesine ait ehâdis-i sahihanın mana-yı hakikîleri anlaşılmadığından, bir kısım zahir ulemalar, o rivayet ve hadislerin zahirine bakıp şüpheye düşmüşler veya sıhhatini inkâr edip, veya hurafevâri bir mana verip, âdeta muhal bir sureti bekler bir tarzda avâm-ı Müslimîne zarar verirler.
Mülhidler ise, bu gibi zahirce akıldan çok uzak hadisleri serrişte ederek hakaik-i İslamiyeye tezyifkârâne bakıp taarruz ediyorlar.
Risale-i Nur, bu gibi ehâdis-i müteşâbihenin hakiki tevillerini Kur'an feyziyle göstermiş. Şimdilik nümune olarak birtek misal beyan ederiz. Şöyle ki:
'Hazret-i İsa (a.s.) Deccalla mücadelesi zamanında, Hazret-i İsa onu öldüreceği vakitte, on arşın yukarıya atlayıp sonra kılıcı onun dizine yetiştirebilir derecesinde, vücutça o derece Deccalın heykeli Hazret-i İsa'dan büyüktür' diye meâlinde rivayet var. Demek Deccal, Hazret-i İsa Aleyhisselamdan on, belki yirmi misli yüksek kametli olmak lazım gelir.
Bu rivayetin zahirî ifadesi sırr-ı teklife ve sırr-ı imtihana münafi olduğu gibi, nev-i beşerde câri olan âdetullaha muvafık düşmüyor.
Halbuki bu rivayeti, bu hadisi, (hâşâ) muhal ve hurafe zanneden zındıkları iskât ve o zahiri, ayn-ı hakikat itikad eden ve o hadisin bir kısım hakikatlerini gözleri gördükleri halde, daha intizar eden zahirî hocaları dahi ikaz etmek için, o hadisin, bu zamanda da ayn-ı hakikat ve tam muvafık ve mahz-ı hak müteaddit manalarından bir manası çıkmıştır. Şöyle ki:

Lügatçe;
nüzul: İnmek, Hz. İsa'nın (a.s.) semadan inişi) - ehâdis-i sahiha: Hadîs olduğuna şüphe ve itiraz bulunmayan sözler-zahir ulemalar: Kur`ân-ı Kerîm`in ve hadis-i şeriflerin zâhir (görünüşteki) mânâsına göre hüküm veren ve hakikatleri değerlendiren âlimler-hurafevâri: Uydurulmuş hikâye gibi. Saçmalayarak-muhal: İmkânsız; olması mümkün olmayan-avâm-ı Müslimîn: Müslümanların anlayışı basit olan halk tabakası-Mülhid: Dinsiz, din düşmanı-serrişte: Başa kakma-tezyifkârâne: Küçük düşürürcesine-ehâdis-i müteşâbihe: Teşbih ve temsil yoluyla hakikatleri anlatan, mecâzi mânâda söylenen hadisler-tevil: Bir fikir veya sözden bir başka mânâ çıkarmak; anlaşılması zor olan âyet ve hadîslerde ne kast edildiğini ve ince mânâları bildirme-arşın: 68 cm olan eski bir uzunluk ölçüsü-sırr-ı teklif: İnsanların dünyaya gelip, Allah tarafından bazı vazifelerle sorumlu tutulmasının sırrı-münafi: Zıt, ters, aykırı-âdetullah: Allah`ın tabiata koyduğu yaratılış kanunları-muvafık: Uygun-iskât: Susturma-ayn-ı hakikat: Gerçeğin ta kendisi-intizar: Gözleme, ümit ederek bekleme-mahz-ı hak: Tam doğru.
Peygamberimiz hakkında şüphe uyandırmak isteyen kâfir ve münafıklara Kur'an'ın verdiği cevaplar:
Veyahut, cin ve şeytana uyup kehanetfuruşlar, ispritizmacılar gibi, âlem-i gayba başka bir yol mu bulunmuş zannederler? Öyle ise, şeytanlarına kapanan semâvâta, onunla çıkılacak bir merdivenleri mi var tahayyül ediyorlar ki, senin semâvî haberlerini tekzip ederler? Böyle şarlatanların inkârları, hiç hükmündedir.

Lügatçe;
kehanetfuruş: kâhinlik, falcılık yapan-ispritizma: ruh çağırarak onlarla ilişki kurduğu iddiasında bulunan-âlem-i gayb: Zâhir duygularımızla bilinemeyen, ruhlar, melekler ve cinlere mahsus olan âlem.geçmiş ve gelecekteki mahlukatın mânevi hayatlarının âlemi.