MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 23.10.2012 00:47
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Ahirzaman hadiselerine işaret eden bazı hadislerin tevilleri

İslâm içinde birkaç deccal geleceğine dair rivayetlerden birisi bu hadîs-i şerif, sarih bir surette Cengiz ve Hülâgû fitnesinden haber verir:
Yani, 'Uzun zaman hilâfet-i Abbâsiye devam edecek, sonra o saltanat Deccal eline geçecek' diye, beş yüz seneden sonra İslâm içine bir deccal gelecek, o hilâfeti bozacak...
(Üstadın aşağıdaki mektubu savcının iddianamesinde üç deccal ve İslâm deccalının olmadığına dair itirazına mahkemede verdiği cevaptır)
Evvelâ: Bid'akâr bazı hocaların telkinatıyla, iddianamede, İslâm deccalı ve müteaddit birkaç deccalın gelmesini kabul etmiyor gibi, Beşinci Şuanın bir meselesine itiraz etmişler. Buna cevaben gayet parlak kat'î bir mu'cize-i Nebeviyeyi (a.s.m.) gösteren bir hadîs-i sahihte, Yani: 'Benim amcam, pederimin kardeşi Abbas'ın veledinde hilâfet-i İslâmiye devam edecek. Tâ Deccala, o hilâfeti, yani saltanat-ı hilâfet, deccalın muhrib eline geçecek.' Yani, uzun zaman, beş yüz sene kadar hilâfet-i Abbasiye vücuda gelecek, devam edecek. Sonra Cengiz, Hülâgû denilen üç deccaldan birisi o saltanat-ı hilâfeti mahvedecek, deccalane İslâm içinde hükûmet sürecek. Demek İslâm içinde, müteaddit hadislerde, üç deccal geleceğine zâhir bir delildir. Bu hadisteki ihbar-ı gaybî, kat'î iki mucizedir:
Biri, hilâfet-i Abbasiye vücuda gelecek, beş yüz sene devam edecek.
İkincisi de, sonunda en zâlim ve tahripçi Cengiz ve Hülâgû namındaki bir deccal eliyle inkıraz bulacak.
Acaba kütüb-ü hadîsiyede Kur'ân'a, şeâir-i İslâma ait hattâ cüz'î şeyleri de haber veren sahib-i şeriat, hiç mümkün müdür ki, bu zamanımızdaki pek acîp hadisattan haber vermesin? Hem hiç mümkün müdür ki, bu acîp hadisatta Kur'ân'a sebatkârâne, geniş bir sahada, en acîp bir zamanda, en ağır şerait altında hizmet eden ve o hizmetin semerelerini dost ve düşmanları tasdik eden Risale-i Nur şakirtlerine işaretleri bulunmasın?
Said Nursî

Lügatçe;
Bid'akâr: Dinde olmayanı dine sokmaya çalışan fitnekâr- telkinat: Aşılamalar, telkinler, öğütler-İslâm deccalı: Ahirzamanda geleceği ve islâm dinini yıkmak için çalışacağı sahih hadislerde haber verilen dinsiz ve münâfık bir şahıs-mu'cize-i Nebeviye: Peygamber mû`cizesi-muhrib: Tahribeden. Yıkan-Cengiz: Timuçin. Moğol devletinin hükümdarı. Birçok İslam devlet ve medeniyetini tahrib eden zalim bir şahıs, İslâm deccallarından biri. 1229`da ölmüştür-Hülâgû: Cengiz`in torunlarından olup tarihte en çok kan döken bir zâlim hükümdar. Miladi 1258 yılında Bağdat`ı yıkıp Abbasî saltanatına ve hilâfetine son vermiştir-şeâir-i İslâm: İslâmın sembolleri, işaret ve belirtileri. (Dînî kıyâfet, ezan, kurban gibi.) -sahib-i şeriat: İslam kanunlarının koyucusu Hz. Resulullah (a.s.m.) .

* Biz kapısının eşiğinde duracağız. Sebatla bekleyeceğiz. Mutlaka bir gün bir vesileyle açılır. Şayet kapı yine açılmazsa o kapıda sesi ünsiyet etmiş birisinin sesiyle o kapıyı çalar, sesleniriz. Tabir caiz ise askeriyedeki protokoller gibi. Misal; Veysel Karanî, Abdülkadir-i Geylanî Hazretleri gibi sesleri beğenilmiş zatların münacatları ile o kapıyı çalacağız.
* Muhabbet habbeyi de deler, kubbeyi de deler. Biz, bir zamanlar Üstad'ın, üslubunu dahi almıştık. O'nun ihlâsına, sadakatine, feyzine konuşmasına muhabbet ederdik.
* Zikir kalbden masivayı çıkarır. Masivayı çıkarınca Cenab-ı Hakk tecelli eder. Vefatından sonra tasarrufu devam edenlerden biri de Üstadımızdır. Onu görmek isteyenler satırların arasında görebilirler.
* Sevdiklerini birer birer atıp, dönüp arkana da bakmıyorsan korkma Allah'a vasıl olursun. Bu yolda mahrumiyet yoktur. Nefsin bütün sevdiklerinden geçmek şart.
* Eğirdir' den Barla' ya yağmur altında Üstad' ı ziyarete gittim. Eğirdir' e döndüğümde dedim; Hayret ben hâlâ yaşıyor muyum? Hâlâ dünyada mıyım? Barla' da Mustafa Çavuş, Şamlı Hafız Tevfik ve ben bulunuyorduk. Üstad buyurdu ki: Şimdi Gavs-ı A'zam gelip üzerinizde uçarak 'Said'i dinlemeyin' dese, siz ne yaparsınız? Biz dedik ki: 'Seni dinleriz.' Buyurdular ki: 'Benim de sizden istediğim cevap buydu.'
* Bir gün rüyamda alay komutanına tekmil verecektim. Baktım ki Üstad alay komutanının makamında oturuyor. Bana dedi ki 'Her gün seninle iki defa görüşeceğim.' Bu rü'yanın te'vilini Üstad'a sorduğumda buyurdular ki: 'Sabahlan seni yanımda hazır edeceğim, akşamlan da ben senin derslerine geleceğim.' Bundan dolayıdır ki, zaman zaman aksam derslerinde uyanık olmanızı, aramızda hürmet gösterilmesi icab eden birinin varlığını söylemişimdir ki işte o zat Üstad'dır. Her akşam dersimize teşrif eder.
* Cenab-ı Hakk'ın rahmet ve inayet, Hz. Ali ve Gavs-ı A'zam gibi zatların himmeti ve muhafazası altında bulunan bizlere dünyayı ateş etseler yine fütur getirmeyiz.
Bundan sonra zuhur edecek hâdiselerden korkacak bir şey yoktur. Hz. Zekeriyya gibi testereyle kesilmeyi istemeyelim. Bir Peygamberle yarış edilmez. Üstad'a yapılan zulümlere bizden bir cemaat bile tahammül edemez. Onlarla yarışmayalım. Aman çok dikkat edelim. 'Ben de Peygamber gibi, Üstad gibi zulümlere tahammül ederim' demeyelim. Yalnız Üstad'a verdiği cesaret-i maneviyeden bizim durumumuza göre bir lem'a da bize versin. Yoksa onların hallerine tahammül edilmez..

* Dua ederken de dikkatli olalım. Gücümüzün yetmeyeceği şeyleri istemeyelim. Şayet bir imtihana tâbi tutulursak, istediğimize de isteyeceğimize de pişman oluruz.