MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 15.09.2012 02:38
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Hz. Peygamberimizin (s.a.v.) temiz ve pak dilinden dualar
Allah'ım!
Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilik­ten, ihtiyarlıktan, taş yürekli olmaktan, gafletten, fakirlikten, zillet ve meskenetten Sana sığınırım. Fakirlikten, küfürden, fısktan, düşmanlık ve nifaktan, gösteriş ve riyadan Sana sı­ğınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, ala­cadan ve benzer hastalıklardan Sana sığınırım.
(Hakim ve Beyhaki, Bkz. Sahihu Cami 1/406) .
Nev-i beşerin hemen yarısını teşkil eden çocuklar,
yalnız Cennet fikriyle,
onlara dehşetli ve ağlatıcı görünen ölümlere ve vefâtlara karşı dayanabilirler.
Bediüzzaman
Ahirzaman hadiselerine işaret eden bazı hadislerin tevilleri

'Âhirzamanda Hazret-i İsâ Aleyhisselâm gelecek, şeriat-i Muhammediye (a.s.m.) ile amel edecek' meâlindeki hadisin sırrı şudur ki:
Âhirzamanda, felsefe-i tabiiyenin verdiği cereyan-ı küfrîye ve inkâr-ı ulûhiyete karşı, İsevîlik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüd edip İslâmiyete inkılâb edeceği bir sırada, nasıl ki İsevîlik şahs-ı mânevîsi, vahy-i semâvî kılıcıyla o müthiş dinsizliğin şahs-ı mânevîsini öldürür. Öyle de, Hazret-i İsâ Aleyhisselâm, İsevîlik şahs-ı mânevîsini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı mânevîsini temsil eden Deccalı öldürür; yani, inkâr-ı ulûhiyet fikrini öldürecek.

Lügatçe;
şeriat-i Muhammediye: Hz. Muhammed`in (a.s.m.) Allah`tan getirdiği İslâm dîni-felsefe-i tabiiye: Herşeyi tabiata dayandırıp Allah'ı inkâr eden felsefe-cereyan-ı küfrîye: İnançsızlık cereyanı, akımı-inkâr-ı ulûhiyet: Cenâb-ı Allah`ı inkâr fikri-tasaffi: Saflaşma, temizlenme, durulaşma-hurafat: Aslı esâsı olmayan bâtıl rivâyetler, batıl inanışlar-tecerrüd: Sıyrılma, soyunma-inkılâb: Başka tarza değişme. Bir hâlden diğer hâle geçme-vahy-i semâvî: Beşerin düşünerek yapmasına imkân olmayan, Allah tarafından melekle Peygambere gelen vahiy.
Fasık, günahkar bir milletten dört milyon evliya çıktı
(1917 yılında gördüğü hakikatdar bir rüyadan bazı pasajlar)

Tekrar biri sordu:
'Musibet, cinayetin neticesi, mükafatın mukaddemesidir. Hangi fiiliniz ile kadere fetva verdirdiniz ki, şu musibetle hükmetti. Musîbet-i amme ekseriyetin hatasına terettüb eder. Hazırda mükâfatınız nedir? '
Dedim:
'Mukaddemesi üç mühim erkan-ı İslamiyedeki ihmalimizdir: salat, savm, zekat. Zîra, yirmi dört saatten yalnız bir saati, beş namaz için Hâlık Teala bizden istedi; tenbellik ettik. Beş sene, yirmi dört saat talim, meşakkat, tahrik ile, bir nevî namaz kıldırdı. Hem, senede yalnız bir ay oruç için nefsimizden istedi; nefsimize acıdık. Keffareten, beş sene oruç tutturdu. 'On'dan, ya 'kırk'tan yalnız biri, ihsan ettiği maldan zekat istedi; buhl ettik, zulmettik; O da bizden müterakim zekatı aldı. El cezâu mincinsi’l-amel… (Amelin karşılığı olarak kendi türünden birşeyler verilir.)
'Mükâfat-ı hazıramız ise; fasık, günahkar bir milletten, hums olan dört milyonu velayet derecesine çıkardı; gazilik, şehadetlik verdi. Müşterek hatadan neş'et eden müşterek musîbet, mazi günahını sildi.'
Yine biri dedi:
'Bir amir hata ile felakete atmış ise? ..'
Dedim:
Musîbetzede mükâfat ister; ya amir-i hatadarın hasenatı verilecektir -o ise hiç hükmünde- veya hazîne-i gayb verecektir. Hazîne-i gaybda böyle işlerdeki mükafatı ise, derece-i şehadet ve gaziliktir.'
Baktım, meclis istihsan etti. Heyecanımdan uyandım; terli, el pençe yatakta oturmuş kendimi buldum.
Lügatçe;
mukaddeme: başlangıç-Musîbet-i amme: genel musibet, herkese gelen musibet-ekseriyet: çoğunluk-terettüb: gerekmek, netice olarak çıkmak, belirli sebeplerin belirli neticeler vermesi-erkan-ı İslamiye: İslâmın beş şartı-buhl: Cimrilik, pintilik-müterakim: Birikmiş, yığılmış-hums: Beşte bir-amir-i hatadar: Hataya sebep olan amir-hasenat: sevaplar, iyilikler-hazîne-i gayb: Allah'ın hazinesi-istihsan: Beğenme, güzel bulma.