Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Hz. Peygamberimizin (s.a.v.) temiz ve pak dilinden dualar
Allah'ım!
Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, ihtiyarlıktan, taş yürekli olmaktan, gafletten, fakirlikten, zillet ve meskenetten Sana sığınırım. Fakirlikten, küfürden, fısktan, düşmanlık ve nifaktan, gösteriş ve riyadan Sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, alacadan ve benzer hastalıklardan Sana sığınırım.
(Hakim ve Beyhaki, Bkz. Sahihu Cami 1/406) .
Nev-i beşerin hemen yarısını teşkil eden çocuklar,
yalnız Cennet fikriyle,
onlara dehşetli ve ağlatıcı görünen ölümlere ve vefâtlara karşı dayanabilirler.
Bediüzzaman
Ahirzaman hadiselerine işaret eden bazı hadislerin tevilleri
'Âhirzamanda Hazret-i İsâ Aleyhisselâm gelecek, şeriat-i Muhammediye (a.s.m.) ile amel edecek' meâlindeki hadisin sırrı şudur ki:
Âhirzamanda, felsefe-i tabiiyenin verdiği cereyan-ı küfrîye ve inkâr-ı ulûhiyete karşı, İsevîlik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüd edip İslâmiyete inkılâb edeceği bir sırada, nasıl ki İsevîlik şahs-ı mânevîsi, vahy-i semâvî kılıcıyla o müthiş dinsizliğin şahs-ı mânevîsini öldürür. Öyle de, Hazret-i İsâ Aleyhisselâm, İsevîlik şahs-ı mânevîsini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı mânevîsini temsil eden Deccalı öldürür; yani, inkâr-ı ulûhiyet fikrini öldürecek.
Lügatçe;
şeriat-i Muhammediye: Hz. Muhammed`in (a.s.m.) Allah`tan getirdiği İslâm dîni-felsefe-i tabiiye: Herşeyi tabiata dayandırıp Allah'ı inkâr eden felsefe-cereyan-ı küfrîye: İnançsızlık cereyanı, akımı-inkâr-ı ulûhiyet: Cenâb-ı Allah`ı inkâr fikri-tasaffi: Saflaşma, temizlenme, durulaşma-hurafat: Aslı esâsı olmayan bâtıl rivâyetler, batıl inanışlar-tecerrüd: Sıyrılma, soyunma-inkılâb: Başka tarza değişme. Bir hâlden diğer hâle geçme-vahy-i semâvî: Beşerin düşünerek yapmasına imkân olmayan, Allah tarafından melekle Peygambere gelen vahiy.
Fasık, günahkar bir milletten dört milyon evliya çıktı
(1917 yılında gördüğü hakikatdar bir rüyadan bazı pasajlar)
Tekrar biri sordu:
'Musibet, cinayetin neticesi, mükafatın mukaddemesidir. Hangi fiiliniz ile kadere fetva verdirdiniz ki, şu musibetle hükmetti. Musîbet-i amme ekseriyetin hatasına terettüb eder. Hazırda mükâfatınız nedir? '
Dedim:
'Mukaddemesi üç mühim erkan-ı İslamiyedeki ihmalimizdir: salat, savm, zekat. Zîra, yirmi dört saatten yalnız bir saati, beş namaz için Hâlık Teala bizden istedi; tenbellik ettik. Beş sene, yirmi dört saat talim, meşakkat, tahrik ile, bir nevî namaz kıldırdı. Hem, senede yalnız bir ay oruç için nefsimizden istedi; nefsimize acıdık. Keffareten, beş sene oruç tutturdu. 'On'dan, ya 'kırk'tan yalnız biri, ihsan ettiği maldan zekat istedi; buhl ettik, zulmettik; O da bizden müterakim zekatı aldı. El cezâu mincinsi’l-amel… (Amelin karşılığı olarak kendi türünden birşeyler verilir.)
'Mükâfat-ı hazıramız ise; fasık, günahkar bir milletten, hums olan dört milyonu velayet derecesine çıkardı; gazilik, şehadetlik verdi. Müşterek hatadan neş'et eden müşterek musîbet, mazi günahını sildi.'
Yine biri dedi:
'Bir amir hata ile felakete atmış ise? ..'
Dedim:
Musîbetzede mükâfat ister; ya amir-i hatadarın hasenatı verilecektir -o ise hiç hükmünde- veya hazîne-i gayb verecektir. Hazîne-i gaybda böyle işlerdeki mükafatı ise, derece-i şehadet ve gaziliktir.'
Baktım, meclis istihsan etti. Heyecanımdan uyandım; terli, el pençe yatakta oturmuş kendimi buldum.
Lügatçe;
mukaddeme: başlangıç-Musîbet-i amme: genel musibet, herkese gelen musibet-ekseriyet: çoğunluk-terettüb: gerekmek, netice olarak çıkmak, belirli sebeplerin belirli neticeler vermesi-erkan-ı İslamiye: İslâmın beş şartı-buhl: Cimrilik, pintilik-müterakim: Birikmiş, yığılmış-hums: Beşte bir-amir-i hatadar: Hataya sebep olan amir-hasenat: sevaplar, iyilikler-hazîne-i gayb: Allah'ın hazinesi-istihsan: Beğenme, güzel bulma.