Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Hz. Peygamberimizin (s.a.v.) temiz ve pak dilinden dualar
Allah'ım!
Ömrümün sonunda, ihtiyarlık anımda bana bol bol rızık ver.
(Hâkim, 1/542, Sahihu Cami, 1/396)
İ'lem eyyühe'l-aziz!
Senin iktidarın kısa, bekan az, hayatın mahdud, ömrünün günleri madud ve herşeyin fanidir.
Öyleyse, şu kısa, fani ömrünü fani şeylere sarf etme ki, fani olmasın.
Bâki şeylere sarf et ki, bâki kalsın.
Bediüzzaman
Eski zamanların toplam vahşetini bu medeniyet bir defada kustu
Meclisten biri dedi:
'Neden Şeriat şu medeniyeti Haşiye reddeder? '
Dedim:
' Çünkü, beş menfi esas üzerine teessüs etmiştir. Nokta-i istinadı kuvvettir; o ise, şe'ni, tecavüzdür. Hedef-i kastı, menfaattır; o ise, şe'ni, tezahümdür: Hayatta düsturu, cidaldir; o ise, şe'ni, tenazu'dur. Kitleler mabeynindeki rabıtası, aheri yutmakla beslenen unsuriyet ve menfi milliyetdir; o ise, şe'ni, böyle müthiş tesadümdür. Cazibedar hizmeti, heva ve hevesi teşcî ve arzularını tatmin ve metalibini teshîldir; o heva ise, şe'ni, insaniyeti derece-i melekiyeden dereke-i kelbiyete indirmektir, insanın mesh-i manevîsine sebep olmaktır. Bu medenilerden çoğu, eğer içi dışına çevrilse, kurt, ayı, yılan, hınzır, maymun postu görülecek gibi hayale gelir.
'İşte onun için, bu medeniyet-i hazıra, beşerin yüzde seksenini meşakkate, şekavete atmış, onunu mümevveh (hayalî) saadete çıkarmış, diğer onu da beyne beyne (ikisi ortası) bırakmış. Saadet odur ki, külle, ya eksere saadet ola. Bu ise, ekall-i kalîlindir ki; nev-i beşere rahmet olan Kur'an, ancak umûmun, laakal ekseriyetin saadetini tazammun eden bir medeniyeti kabul eder.
'Hem, serbest hevanın tahakkümüyle, havaic-i gayr-i zarûriye havaic-i zarûriye hükmüne geçmişlerdir. Bedeviyette bir adam dört şeye muhtaç iken, medeniyet yüz şeye muhtaç ve fakir etmiştir. Sa'y, masrafa kafi gelmediğinden, hileye, harama sevk etmekle, ahlakın esasını şu noktadan ifsad etmiştir. Cemaate, nev'e verdiği servet, haşmete bedel; ferdi, şahsı, fakir, ahlaksız etmiştir.
'Kurun-u ûlanın mecmû vahşetini, bu medeniyet bir defada kustu!
'Alem-i İslamın şu medeniyete karşı istinkâfı ve soğuk davranması ve kabulde ıztırabı cay-ı dikkattir. Zîra, istiğna ve istiklaliyet hassasıyla mümtaz olan Şeriattaki İlahî hidayet, Roma felsefesinin dehasıyla aşılanmaz, imtizac etmez, bel' olunmaz, tabî olmaz. Bir asıldan tev'em (ikiz) olarak neş'et eden eski Roma ve Yunan iki dehaları, su ve yağ gibi, mürûr-u a'sar (asırlar) medeniyet ve Hıristiyanlığın temzîcine çalıştığı halde, yine istiklallerini muhafaza, adeta tenasuhla o iki ruh şimdi de başka şekillerde yaşıyorlar. Onlar tev'em ve esbab-ı temzîc varken imtizaç olunmazsa, Şeriatın rûhu olan nûr-u hidayet, o muzlim pis medeniyetin esası olan Roma dehasıyla hiçbir vakit mezc olunmaz, bel' olunmaz.'
Haşiye:Bizim muradımız, medeniyetin mehasini ve beşere menfaati bulunan iyiliklerdir. Yoksa, medeniyetin günahları, seyyiatları değil ki; ahmaklar, o seyyiatları, o sefahetleri mehasin zannedip, taklit edip, malımızı harap ettiler. Medeniyetin günahları, iyiliklerine galebe edip, seyyiatı hasenatına racih gelmekle, beşer, iki harb-i umûmi ile iki dehşetli tokat yiyip, o günahkar medeniyeti zîr ü zeber edip, öyle bir kustu ki, yeryüzünü kanla bulaştırdı. İnşaallah istikbaldeki İslamiyetin kuvveti ile, medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umûmiyi de temin edecek.
Lügatçe;
menfi: Olumsuz, negatif, zararlı-teessüs: Kurulma, yerleşme-Nokta-i istinad: Dayanak noktası-şe'n: Bir şeyin özelliğinin fiilî görünümü, sonucu ve eseri-Hedef-i kast: Asıl varılmak istenen maksad-tezahüm: Birbirine zahmet ve sıkıntı verme-cidal: çarpışma, çekişme, mücadele-tenazu: Çekişmek, kavga etmek-rabıta: Bağ-aher: Diğer, başka-unsuriyet: Irkçılık-tesadüm: şiddetli çarpışma. Savaşma-teşcî: Cesaret verme-metalib: İstekler, peşine düşülen şeyler-teshîl: Kolaylaştırma-derece-i melekiye: Meleklik derecesi-dereke-i kelbiyet: Köpeklik derecesi, mertebesi-mesh-i manevî: Bir kimsenin iç dünyasının kötü ve çirkin bir hâle gelmesi, başka şekle dönüşmesi-şekavet: Sıkıntıda kalmak, mutsuzluk-ekall-i kalîl: Azın azı, pek azı-laakal: Hiç olmazsa-tazammun: içine alma, ihtivâ etme-havaic-i gayr-i zarûriye: Zarurî olmayan ihtiyaçlar-havaic-i zarûriye: Zaruri ihtiyaçlar-Bedeviyet: Göçebe hayatı-Sa'y: Çalışma, emek-ifsad: Bozmak, fitne çıkarmak-Kurun-u ûla: İlk çağ-mecmû: Toplam-istinkâf: Kabul etmeme; çekimser kalma-istiğna: Allah`tan başka kimsenin minneti altına girmemek, (Burada başka medeniyetlerden birşey almamak, kendi kendine yeterli olmak) -istiklaliyet: Bağımsızlık-bel': Ortadan kaldırma-mürûr-u a'sar: Asırların geçmesi-temzîc: Karıştırmak, katmak, birleştirmek-tenasuh: Ruhun bdenden bedene geçmesi/