Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Hz. Peygamberimizin (s.a.v.) temiz ve pak dilinden dualar
Allah'ım!
Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, ihtiyarlıktan, taş yürekli olmaktan, gafletten, fakirlikten, zillet ve meskenetten Sana sığınırım. Fakirlikten, küfürden, fısktan, düşmanlık ve nifaktan, gösteriş ve riyadan Sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, alacadan ve benzer hastalıklardan Sana sığınırım.
(Hakim ve Beyhaki, Bkz. Sahihu Cami 1/406) .
Hayrat ve hasenatın hayatı niyetledir.
Fesadı da ucb, riya ve gösterişledir.
Bediüzzaman
Hasenat: İyilikler.
Fesad: bozulmak, fenalık.
Ucb: Kendini beğenme, ameline, yaptıkları işe güvenme
Şu medeniyet-i habîse ki; biz ondan yalnız zarar gördük
Birden meclis tarafından denildi: 'İzah et! '
Dedim: 'Devletler, milletler muharebesi, tabakat-ı beşer muharebesine terk-i mevkî ediyor. Zîra, beşer esir olmak istemediği gibi, ecir olmak da istemez. Galip olsa idik, hasmımız ve düşmanımız elindeki cereyan-ı müstebidaneye belki daha şedîdane kapılacak idik. Halbuki, o cereyan hem zalimane, hem tabiat-ı alem-i İslama münafi, hem ehl-i îmanın ekseriyet-i mutlakasının menfaatine mübayin, hem ömrü kısa, parçalanmaya namzettir. Eğer ona yapışsa idik, alem-i İslamı fıtratına, tabiatına muhalif bir yola sürükleyecek idik.
' Şu medeniyet-i habîse ki; biz ondan yalnız zarar gördük ve nazar-ı Şeriatta merdud ve seyyiatı hasenatına galebe ettiğinden, maslahat-ı beşer fetvasıyla mensûh ve intibah-ı beşerle mahkûm-u inkıraz, sefih, mütemerrid, gaddar; manen vahşî bir medeniyetin himayesini Asya'da deruhte edecek idik.'
Lügatçe;
tabakat-ı beşer: Sosyal sınıflar, tabakalar-terk-i mevkî: Yerini terketmek-ecir: Emeğini satan, ücretle çalışan işçi sınıfı-cereyan-ı müstebidane: Baskıcı rejim-şedîdane: Çok şiddetli olarak-tabiat-ı alem-i İslam: İslâm âleminin yapısı-münafi: zıt, ters-ekseriyet-i mutlaka: Mutlak çoğunluk, büyük ekseriyet-mübayin: Farklı. Birbirinin zıddı-medeniyet-i habîse: Pis, çirkin ve kötü medeniyet-nazar-ı Şeriat: İslâmın, şeriatın bakışı-merdud: Reddedilmiş. Kovulmuş-seyyiat: Kötülükler, günahlar-hasenat: Hayırlar, iyilik ve güzellikler-maslahat-ı beşer: İnsanıa göre faydalılık-mensûh: Hükmü kaldırılmış, hükümsüz kalmış-intibah-ı beşer: İnsanlığın uyanması-mahkûm-u inkıraz: Yıkılmaya, çökmeye mahkum-mütemerrid: hakkı kabul etmemekte direnen-deruhte: yerine getirme, üzerine alma.