MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 03.09.2012 15:35
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Hz. Peygamberimizin (s.a.v.) temiz ve pak dilinden dualar
Allah'ım!
işlemiş olduğum ve henüz işlememiş bulunduğum amelle­rin şerrinden sana sığınırım.
(Müslim, 4/2085)
Herşey kaderle takdir edilmiştir. Kısmetine râzı ol ki, rahat edesin
Bediüzzaman
Ahirzaman hadiselerine işaret eden bazı hadislerin tevilleri
Rivayette var ki, 'Ümmetim istikametle gitse, ona bir gün var.' Yani('Sizin gününüzle bin sene kadar uzun olan kıyâmet gününde' Secde Sûresi: 32:5) âyetinin sırrıyla, bin sene hâkimâne ve mükemmel yaşayacak. Eğer istikamette gitmezse, ona yarım gün var. Yani, ancak beş yüz sene kadar hâkimiyeti ve galibiyeti muhafaza eder.
Allahu a'lem, bu rivâyet kıyametten haber vermek değil, belki İslâmiyetin galibâne hâkimiyetinden ve hilâfetin saltanatından bahseder ki, ayn-ı hakikat ve bir mu'cize-i gaybiye olarak aynen öyle çıkmış. Çünkü hilâfet-i Abbâsiyenin âhirinde, onun ehl-i siyaseti istikameti kaybettiği için, beş yüz sene kadar yaşamış. Fakat ümmetin heyet-i mecmuası ise, istikameti kaybetmediğinden, hilâfet-i Osmaniye imdada gelip bin üç yüz sene kadar hâkimiyeti devam ettirmiş. Sonra Osmanlı siyasiyyunları dahi istikameti muhafaza edemediğinden, o da ancak (hilâfetle) beş yüz sene yaşayabilmiş. Bu hadîsin mucizâne ihbarını, hilâfet-i Osmâniye kendi vefatıyla tasdik etmiş. Bu hadisi başka risalelerde dahi bahsettiğimizden burada kısa kesiyoruz.

Lügatçe;
ayn-ı hakikat: Hakikatin ta kendisi-mu'cize-i gaybiye: Gaybı, görünmeyeni bildiren mucize-heyet-i mecmua: Toplumun bütünü.

Birinci misal: Ehl-i dünya, büyük bir servet ve şiddetli bir kuvvet elde etmek için, hattâ bir kısım ehl-i siyaset ve hayat-ı içtimaiye-i beşeriyenin mühim âmilleri ve komiteleri, iştirak-i emval düsturunu kendilerine rehber etmişler. Bütün sû-i istimâlât ve zararlarıyla beraber, harika bir kuvvet, bir menfaat elde ediyorlar.

Halbuki, iştirak-i emvâlin, çok zararlarıyla beraber, iştirakle mahiyeti değişmez. Herbirisi umuma gerçi bir cihette ve nezarette mâlik hükmündedir; fakat istifade edemez.

Her ne ise, bu iştirak-i emval düsturu a’mâl-i uhreviyeye girse, zararsız azîm menfaate medardır. Çünkü bütün emval, o iştirak eden herbir ferdin eline tamamen geçmesinin sırrını taşıyor. Çünkü, nasıl ki dört beş adamdan, iştirak niyetiyle biri gazyağı, biri fitil, biri lâmba, biri şişe, biri kibrit getirip lâmbayı yaktılar. Herbiri tam bir lâmbaya mâlik oluyor. O iştirak edenlerin herbirinin bir duvarda büyük bir âyinesi varsa, herbirinin noksansız, parçalanmadan, birer lâmba, oda ile beraber âyinesine girer. Aynen öyle de, emvâl-i uhreviyede sırr-ı ihlâs ile iştirak ve sırr-ı uhuvvet ile tesanüd ve sırr-ı ittihad ile teşrikü’l-mesâi, o iştirak-i a’mâlden hâsıl olan umum yekûn ve umum nur herbirinin defter-i a’mâline bitamâmihâ gireceği, ehl-i hakikat mâbeyninde meşhud ve vakidir. Ve vüs’at-i rahmet ve kerem-i İlâhînin muktezasıdır.

İşte, ey kardeşlerim! Sizleri inşaallah menfaat-i maddiye rekabete sevk etmeyecek. Fakat menfaat-i uhreviye noktasında bir kısım ehl-i tarikat aldandıkları gibi, sizin de aldanmanız mümkündür. Fakat şahsî, cüz’î bir sevap nerede, mezkûr misal hükmündeki iştirak-i a’mâl noktasında tezahür eden sevap ve nur nerede?

Lügatçe;
hayat-ı içtimaiye-i beşeriye: insanların toplumsal hayatı- âmil: etken, önde gelen-iştirak-i emval: mal ortaklığı-sû-i istimâlât: bir şeyi kötüye kullanma işlemleri-a’mâl-i uhreviye: âhirete yönelik ameller, işler-azîm: büyük-iştirak: Ortaklık-emvâl-i uhreviye: âhirete ait mallar; sevaplar-sırr-ı uhuvvet ile tesanüd: Kardeşlik ve dayanışmadaki sır-sırr-ı ittihad ile teşrikü’l-mesâi: Birlikte iş yapma ve iş bölümündeki sır-iştirak-i a’mâl: İşbirliği-defter-i a’mâl: Amel defteri-bitamâmihâ: bütünüyle, tamamıyla-meşhud: görünen-vaki: meydana gelen-vüs’at-i rahmet: rahmetin bolluğu-kerem-i İlâhî: Allah’ın ikramı-mukteza: bir şeyin gereği.