Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
ÖCALAN'I NEDEN ALAMADIK!
TSK'da 'derin kulaklar' var mı?
Biz Öcalan'a karşı geçmişte bir ekip kurduk. İçerisinde askerler de vardı. Operasyondan önce bir haber uçtu ve Öcalan'ı alamadık. Çünkü Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Çetin Saner Paşa, telefonda aleni olarak operasyon ile ilgili konuşuyor. Bu konuşmayı da herkes dinliyor. Çetin Saner neden açık açık konuşuyor? Bunu iyi anlamak lazım.
* Eymür, başından geçen ilginç bir olayı da şöyle anlattı: 'Bir operasyon için patlayıcı temin ettik. Ama ertesi gün Cumhuriyet gazetesi 'MİT 1 ton patlayıcıyı ne yapacak' diye haber yayınlayınca, operasyon yarım kaldı.'
Mehmet Eymür'den, Abdullah Öcalan'la ilgili çarpıcı iddia.
'Biz Öcalan'a karşı geçmişte bir ekip kurduk. İçerisinde askerler de vardı. Operasyondan önce bir haber uçtu ve Öcalan'ı alamadık.'
Eymür, başından geçen ilginç bir olayı şöyle anlattı: 'Bir operasyon için patlayıcı temin ettik. Ama ertesigün Cumhuriyet gazetesi 'MİT 1 ton patlayıcıyı ne yapacak' diye haber yayınlayınca, operasyon yarım kaldı.'
Müslüman olan 43 bin İsviçreli kadından birisi olan Henrietta Szovati de bunlardan biri... Eski hayatının kendisinden çok şey götürdüğünü belirten Szovati, “Çok liberal bir ailede büyüdüm. Paramız, seçme özgürlüğümüz, her şeyimiz vardı. Kuralsızca istediğimizi konuşurduk ve iyi hissettirdiği sürece her şey doğruydu. Ne istersem yaptım; partiler, uyuşturucu, alkol... Ama bir süre sonra kendimi kaybolmuş hissetmeye başladım” diyor.
Bir arayış dönemi geçirdiğini belirten Szovati, “Müslüman olmadan önceki yıllarım, İslam'a bakışı tipik batılıların önyargılarıyla örülüydü. Bunu aşmam da kolay olmadı. Müslüman bir Türk bayanla tanıştım. Sokağın karşısında biraz aşağıda oturuyordu. Başörtüsü taktığı için ona çok üzülüyordum, “Nasıl beyni bu kadar yıkanmış olabilir? ” diye düşünüyordum, öte yandan da bana karşı çok kibar ve sevecendi. Onun tavırları sayesinde İslam kültürüyle ilgilenmeye başladım. O dönem çok kitap okudum, Müslümanlarla sık sık bir araya geldim. Şunun farkına vardım ki; asıl beyni yıkanmış olan bendim...” diyor.
Bir gazete müsvettesi siyaset yapacağım diye, manşete Başbakan eşinin resmini koyuyorsa ağlarken, soykırımın kucağında yıllardır sefalet içinde yaşatılan, ‘bizi toplayıp çukurlara gömüyorlar canlı canlı, kurtarın’ diye bağıran, öldürülmeleri an meselesi yüzlerce çoluk çocuğa sarılmış, üstüne ‘ne işiniz var bunların yanında, bizim şehitlere ağlayın siz’ diye yazabiliyorsa, insanlığı lağım çukurunun kenarından akıp gitmiş demektir.