MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 12.08.2012 01:43
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Allah'ım! Habîb oluşu ve duâsıyla Cennetin kapılarını açan ve o kapıları ona olan salâvâtlarıyla açmaları için ümmetini desteklediğin Habîbine rahmet eyle. Ona salât ve selâm olsun.
Allah'ım! O seçkin Habîbinin şefaatiyle bizleri iyilerle birlikte Cennete girdir. âmin.

Biliniz kardeşlerim ve ders arkadaşlarım;
benim hatamı gördüğünüz vakit serbestçe bana söyleseniz mesrûr olacağım.
Hatta başıma dahi vursanız, Allah razı olsun diyeceğim.
Hakkın hatırını muhafaza için, başka hatırlara bakılmaz.
Bediüzzaman

Ehl-i dalâlet için Cehennem var!
Hem nasıl ki, bu kâinatı, zîruha, hususan insana mükemmel bir saray hükmüne getiren ve Cenneti ve saadet-i ebediyeyi cin ve inse ihzar eden ve en küçük bir zîhayatı unutmayan ve en âciz bir kalbin tatminine ve taltifine çalışan rahmetinin hadsiz genişliğini ve zerrattan tâ seyyarata kadar bütün envâ-ı mahlûkatı emirlerine itaat ettiren ve teshir ve tavzif eden hâkimiyetinin nihayetsiz vüs'atini haber vererek, mu'cizât ve hüccetleriyle isbat ederler. Öyle de, kâinatı, eczaları adedince risaleler içinde bulunan bir kitab-ı kebir hükmüne getiren ve Levh-i Mahfuzun defterleri olan İmam-ı Mübîn ve Kitab-ı Mübînde, bütün mevcudatın bütün sergüzeştlerini kaydedip yazan ve umum çekirdeklerde umum ağaçlarının fihristlerini ve programlarını ve zîşuurun başlarında bütün kuvve-i hâfızalarda, sahiplerinin tarihçe-i hayatlarını yanlışsız, muntazaman yazdıran ilminin her şeye ihatasına ve her bir mevcuda çok hikmetleri takan, hattâ her bir ağaçta meyveleri sayısınca neticeleri verdiren ve her bir zîhayatta âzâları, belki eczaları ve hücreleri adedince maslahatları takip eden, hattâ insanın lisanını çok vazifelerde tavzif etmekle beraber, taamların tatları adedince zevkî olan mizancıklarla teçhiz ettiren hikmet-i kudsiyenin her bir şeye şümulüne; hem bu dünyada numuneleri görülen celâlî ve cemâlî isimlerinin tecellileri daha parlak bir surette ebedü'l-âbâdda devam edeceğine ve bu fâni âlemde numuneleri müşahede edilen ihsanatının daha şâşaalı bir surette dâr-ı saadette istimrarına ve bekasına ve bu dünyada onları gören müştakların ebedde dahi refakatlerine ve beraber bulunmalarına bi'l-icmâ, bi'l-ittifak şehadet ve delâlet ve işaret ederler.

Hem yüzer mucizât-ı bâhiresine ve âyât-ı kâtıasına istinaden, başta Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ve Kur'ân-ı Hakîmin olarak, bütün ervâh-ı neyyire ashâbı olan enbiyalar ve kulûb-u nuraniye aktâbı olan evliyalar ve ukul-ü münevvere erbabı olan asfiyalar, bütün suhuf ve kütüb-ü mukaddesede, Senin çok tekrar ile ettiğin vaadlerine ve tehditlerine istinaden ve Senin kudret ve rahmet ve inayet ve hikmet ve celâl ve cemâlin gibi kudsî sıfatlarına ve şe'nlerine ve izzet-i celâline ve saltanat-ı rububiyetine itimaden ve keşfiyat ve müşahedat ve ilmelyakîn itikadlarıyla saadet-i ebediyeyi cin ve inse müjdeliyorlar ve ehl-i dalâlet için Cehennem bulunduğunu haber verip ilân ediyorlar ve İmân edip şehadet ediyorlar.
Lügatçe;
zîruh: Ruh sahibi-ihzar: Hazırlamak-zîhayat: Hayat sahibi, canlı-teshir: İtaat ettirmek, boyun eğdirmek-tavzif: Vazife vermek, görevlendirmek-vüs'at: Genişlik, herşeyi içine almak-ecza: Cüz`ler, bölümler, parçalar-kitab-ı kebir: Büyük kitap-İmam-ı Mübîn: ilim ve emr-i İlahînin bir nev’ine bir ünvandır ki; âlem-i şehadetten ziyade âlem-i gayba bakıyor. Yani zaman-ı hâlden ziyade, mazi ve müstakbele nazar eder-Kitab-ı Mübîn: Kâinattaki olayları cereyan ettiren Allah`ın kudretine âit nizam ve intizam esaslarını, kanunlarını ihtivâ eden mânevî kitap; Kudret Kitabı-sergüzeşt: Hayat macerası-ebedü'l-âbâd: Sonsuzlukların sonsuzluğu; âhiret, ebedî hayat-istimrar: Devam etme-bi'l-icmâ: Fikir birliği. Bir meselede âlimlerin ittifak etmesi-âyât-ı kâtıa: Kesin âyetler-ervâh-ı neyyire: Nurlu, nurani ruhlar-kulûb-u nuraniye: Nurlu kalbler-ukul-ü münevvere: Nurlu, nurlanmış akıllar-keşfiyat: Allah`ın izni ile bâzı büyük insanlara Kur`ân`dan öğretilen, geçmişe, bugüne ve yarınlara âit mânevî keşifler, sırlar-müşahedat: Gözle görülen şeyler. Görüşler. Keşifle manen seyredilenler-ilmelyakîn: İlim yoluyla kesin olarak bilmek.

Burjuva zulmüne karşı eskiden beri muhalefetle çalışanlardanım.

Tenkitkârâne bir suale cevaptır.
Ehl-i dünya tarafından deniliyor ki: 'Sen neden bizden küstün? Bir defa olsun hiç müracaat etmeyip sükût ettin. Bizden şiddetli şekvâ edip 'Bana zulmediyorsunuz' diyorsun. Halbuki bizim bir prensibimiz var, bu asrın muktezası olarak hususî düsturlarımız var. Bunların tatbikini sen kendine kabul etmiyorsun. Kanunu tatbik eden zalim olmaz. Kabul etmeyen isyan eder. Ezcümle, bu asr-ı hürriyette ve bu yeni başladığımız cumhuriyetler devrinde, müsavat esası üzerine tahakküm ve tagallübü kaldırmak düsturu bizim bir kanun-u esasîmiz hükmüne geçtiği halde, sen kâh hocalık, kâh zâhidlik suretinde teveccüh-ü âmmeyi kazanarak, nazar-ı dikkati kendine celb ederek, hükümetin nüfuzu haricinde bir kuvvet, bir makam-ı içtimaî elde etmeye çalıştığın, zâhir halin ve eski zamandaki macera-yı hayatının delâletiyle anlaşılıyor. Bu hal ise, şimdiki tabirle, burjuvaların müstebidâne tahakkümleri içinde hoş görünebilir. Fakat bizim tabaka-i avâmın intibahıyla ve galebesiyle tezahür eden tam sosyalizm ve bolşevizm düsturları bizim daha ziyade işimize yaradığı için o sosyalizm düsturlarını kabul ettiğimiz halde, senin vaziyetin bize ağır geliyor, prensiplerimize muhalif düşüyor. Onun için sana verdiğimiz sıkıntıdan şekvâya ve küsmeye hakkın yoktur.'

Elcevap: Hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede bir çığır açan, eğer kâinattaki kanun-u fıtrata muvafık hareket etmezse, hayırlı işlerde ve terakkîde muvaffak olamaz. Bütün hareketi şer ve tahrip hesabına geçer. Madem kanun-u fıtrata tatbik-i harekete mecburiyet var; elbette fıtrat-ı beşeriyeyi değiştirmek ve nev-i beşerin hilkatindeki hikmet-i esasiyeyi kaldırmakla, mutlak müsavat kanunu tatbik edilebilir.

Evet, ben neseben ve hayatça avam tabakasındanım. Ve meşreben ve fikren, müsavat-ı hukuk mesleğini kabul edenlerdenim. Ve şefkaten ve İslâmiyetten gelen sırr-ı adaletle, burjuva denilen tabaka-i havassın istibdat ve tahakkümlerine karşı eskiden beri muhalefetle çalışanlardanım. Onun için, bütün kuvvetimle adalet-i tâmme lehinde, zulüm ve tagallübün ve tahakküm ve istibdadın aleyhindeyim. (Devam edecek)

Lügatçe;
müsavat: Eşitlik-tahakküm: Zorbalık etme; mânevî baskı- tagallüb: Diktatörlük, zorla hükmetme-zâhidlik: Dünyadan el etek çekmek-teveccüh-ü âmme: Herkesin ilgisi ve sevgisi-müstebidâne: Diktatörcesine-tabaka-i avâm: Halktan okuma yazması ve ilmi az olanların tabakası-intibah: Uyanış-Hayat-ı içtimaiye-i beşeriye: İnsanların tolum hayatı-kanun-u fıtrat: Yaratılış kanunu-hilkat: Yaratılış, doğuştan gelen vasıf-hikmet-i esasiye: Yaratılıştaki hikmet-müsavat-ı hukuk: Hukukta eşitlik-adalet-i tâmme: Tam ve eksiksiz adâlet.

Yurtdisinda calısmak uzere;

*Sutlu tatlilar yapiminda uzman
*Minimum 3 sene deneyimli
*Referans gosterebilecek
*Kalfalik veya ustalik belgesine sahip
*Tercihen sigara kullanmayan
*Tercihen Ingilizce bilen
*Tercihen Izmir'de ikamet eden
*Tercihen bekar
*22-30 yas arası
*Erkek adaylarý n vatani gorevlerini tamamlamis olmasi gerekmektedir.

Irtibat icin;
Mustafa KURUL
[email protected]
0.535.6101415