MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 02.07.2012 00:45
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Sakın bid’atlara yanaşmayınız. Çünki bütün bid’atlar dalalettir, bütün dalaletler de Cehennem’e gider.hadisi şerif
Ona ve âline yer ve gökler dolusu rahmet ve selâmlar olsun.
Allah'ım, işaretiyle ayın ikiye bölündüğü Zât hürmetine benim kalbimi ve sâdık Nur Talebelerinin kalplerini Kur'ân güneşi mukabilinde ay gibi yap. Âmin, âmin.
Hamd ve senâ, medih ve minnet Ona mahsustur, Ona lâyıktır.
Demek nimetler Onundur ve Onun hazinesinden çıkar.
Hazine ise daimîdir.
Bediüzzaman

Hastabakıcıların sevabı çok büyüktür
Ey mâsum hasta çocuklara ve mâsum çocuklar hükmünde olan ihtiyarlara hizmet eden hasta bakıcılar! Sizin önünüzde mühim bir ticaret-i uhreviye var. Şevk ve gayretle o ticareti kazanınız.

Mâsum çocukların hastalıklarını, o nazik vücutlarına bir idman, bir riyazet ve ileride dünyanın dağdağalarına mukavemet verdirmek için bir şırınga ve bir terbiye-i Rabbâniye gibi, çocuğun hayat-ı dünyeviyesine ait çok hikmetlerle beraber ve hayat-ı ruhiyesine ve tasaffî-i hayatına medar olacak büyüklerdeki keffâretü'z-zünub yerine, mânevî ve ileride veyahut âhirette terakkiyât-ı mâneviyesine medar şırıngalar nevindeki hastalıklardan gelen sevap, peder ve validelerinin defter-i amâline, bilhassa sırr-ı şefkatle çocuğun sıhhatini kendi sıhhatine tercih eden validesinin sahife-i hasenâtına girdiği, ehl-i hakikatçe sabittir.

İhtiyarlara bakmak ise, hem azîm sevap almakla beraber, o ihtiyarların -ve bilhassa peder ve valide ise- dualarını almak ve kalblerini hoşnut etmek ve vefâkârâne hizmet etmek, hem bu dünyadaki saadete, hem âhiretin saadetine medar olduğu, rivâyât-ı sahiha ile ve çok vukuat-ı tarihiye ile sabittir. İhtiyar peder ve validesine tam itaat eden bahtiyar bir veled, evlâdından aynı vaziyeti gördüğü gibi; bedbaht bir veled, eğer ebeveynini rencide etse, azâb-i uhrevîden başka, dünyada çok felâketlerle cezasını gördüğü, çok vukuatla sabittir.

Evet, ihtiyarlara, mâsumlara, yalnız akrabasına bakmak değil, belki ehl-i iman -madem sırr-ı imanla uhuvvet-i hakikiye var- onlara rast gelse, muhterem hasta ihtiyar ona muhtaç olsa, ruh u canla ona hizmet etmek İslâmiyetin muktezasıdır.

Lügatçe;
ticaret-i uhreviye: Ahiret ticâreti-riyazet: Cimnastik-tasaffî-i hayat: Hayatın Saflaşması, temizlenmesi-keffâretü'z-zünub: Günahların keffâreti, mü`minlere, işledikleri günahların affı için Allah tarafından verilen hastalık ve musîbetler.

Çok Kadınla evlilik, esir ve köle hakkında

Taaddüd-ü zevcat ve esir ve köle gibi bazı mesâili, bazı ecnebîler serrişte ederek, medeniyet nokta-i nazarında şeriata bazı evham ve şübehâtı irad diyorlar.

Şimdilik mücmelen bir kaide söyleyeceğim. Tafsilini müstakil bir risale ile beyan etmek fikrindeyim. İşte, İslâmiyetin ahkâmı iki kısımdır:

Birisi: şeriat ona müessestir, bu ise hüsn-ü hakikî ve hayr-ı mahzdır.

İkincisi: Şeriat, muaddildir. Yani, gayet vahşî ve gaddar bir suretten çıkarıp, ehven-i şer ve muaddel ve tabiat-ı beşere tatbiki mümkün ve tamamen hüsn-ü hakikîye geçebilmek için zaman ve zeminden alınmış bir surete ifrağ etmiştir. Çünkü, birden tabiat-ı beşerde umumen hükümferma olan bir emri birden ref etmek, bir tabiat-ı beşeri birden kalb etmek iktiza eder. Binaenaleyh, şeriat vâzı-ı esaret değildir; belki en vahşî suretten böyle tamamen hürriyete yol açacak ve geçebilecek surete indirmiştir, tâdil etmiştir.
Hem de, dörde kadar taaddüd-ü zevcat tabiata, akla, hikmete muvafık olmakla beraber; şeriat bir taneden dörde çıkarmamış, belki sekiz-dokuzdan dörde indirmiştir. Bâhusus taaddütte öyle şerait koymuştur ki, ona müraat etmekle hiçbir mazarrata müeddî olmaz. Bazı noktada şer olsa da ehven-i şerdir. Ehven-i şer ise bir adalet-i izafiyedir. Heyhât! Âlemin her halinde hayr-ı mahz olamaz.

Lügaçe;
Taaddüd-ü zevcat: Birden fazla kadınla evlenebilme-serrişte: Başa kakma, delil-müesses: Kurucu-hüsn-ü hakikî: gerçek güzellik-hayr-ı mahz: Hayrın tâ kendisi; mutlak hayır; tam hayır-muaddil: Değiştiren, adâletli hale getiren-ifrağ: Başka bir şekle sokma-hükümferma: Hüküm süren, hükmeden-ref: Kaldırmak. Hükümsüz bırakma-vâzı-ı esaret: Esareti kurumlaştıran, tesis eden-taaddüt: birden fazla olma-müeddî: sebep olan-adalet-i izafiye: Toplumun selâmeti için ferdin gizli veya açık rızası alınarak sağlanan göreceli adâlet.