MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 20.06.2012 00:16
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Kâhinlerden birisi (bir adam) gelecek, Kur’anı (Kur’anın hakikatlarını) öyle bir tarzda ders verecektir ki, ondan sonra onun gibi o ders ve talimi veren olmayacak.hadisi şerif

(Allahım! bize Kur'ân'ın sırlarını anlamayı nasip et ve her an ve zamanda ona hizmet etmeye bizi muvaffak kıl.)
('Ey Rabbimiz, unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi bununla hesâba çekmeBakara Sûresi: 286.)
(Allahım, ümmî peygamber, elçin, peygamberin ve kulun olan Efendimiz ve Dostumuz Muhammed'e, onun âline, Ashâbına, hanımlarına, nesline; peygamber ve resûllere, kendine mânen yaklaştırdığın meleklere, dostlarına ve sâlih insanlara salât, selâm bereket ve kerem ihsan eyle. Bu Kur'ân'ın sûreleri, âyetleri, harfleri, kelimeleri, mânâları, işaretleri, remizleri ve delâletleri adedince en üstün salât, en bol selâm, en büyük bereketler halinde olsun. Ey İlâhımız, ey Yaratıcımız, ey merhamet edenlerin en merhametlisi! Bu salâvâtlardan her birisi hürmetine bizi bağışla, bize merhamet et, bize lûtufta bulun. âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. âmin.)
Kısa bir ömürde, az bir lezzet için;
ebedi, daimi hayatını ve saadet-i ebediyesini berbad etmek, ehl-i aklın kârı değil.
Bediüzzaman

Hastalık, insana aczini, zaafını hissettirir
Ey hastalık sebebiyle ibadet ve evrâdından mahrum kalan ve o mahrumiyetten teessüf eden hasta! Bil ki, hadisçe sabittir ki, 'Müttakî bir mü'min, hastalık sebebiyle yapamadığı daimî virdinin sevabını, hastalık zamanında yine kazanır.' Farzı mümkün olduğu kadar yerine getiren bir hasta, sabır ve tevekkül ile ve farzlarını yerine getirmekle, o ağır hastalık zamanında sair sünnetlerin yerini, hem hâlis bir surette, hastalık tutar.

Hem hastalık, insandaki aczini, zaafını ihsas eder. O aczin lisanıyla ve zaafın diliyle, hâlen ve kâlen bir dua ettirir. Cenâb-ı Hak insana hadsiz bir acz ve nihayetsiz bir zaaf vermiş, tâ ki daimî bir surette dergâh-ı İlâhiyeye iltica edip niyaz etsin, dua etsin. Yani, 'Eğer duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var? ' Âyetin sırrıyla, insanın hikmet-i hilkati ve sebeb-i kıymeti olan samimî dua ve niyazın bir sebebi hastalık olduğundan, bu nokta-i nazardan şekvâ değil, Allah'a şükretmek ve hastalığın açtığı dua musluğunu, âfiyeti kesb etmekle kapamamak gerektir.

Lügatçe;
hikmet-i hilkat: Allah'ın insanı yaratmasındaki hikmet-sebeb-i kıymet: değerli olmanın sebebi-nokta-i nazar: bakış noktası-açısı.

Büyük Günahlar
Kebâir çoktur; fakat ekberü'l-kebâir ve mûbikat-ı seb'a tâbir edilen günahlar yedidir: Katl, zina, şarap, ukuk-u vâlideyn (yani kat-ı sıla-i rahim) , kumar, yalancı şehadetlik, dine zarar verecek bid'alara taraftar olmaktır.
Lügatçe;
kebâir: Büyük günahlar-ekberü'l-kebâir: Büyük günâhların en büyüğü-mûbikat-ı seb'a: İnsanı felâkete götüren yedi büyük günâh-Katl: Öldürme-ukuk-u vâlideyn: Anaya babaya itaatsizlik, saygısızlık, onları tanımamazlık-kat-ı sıla-i rahim: Hısım akrabayı terk etmek, alâkayı kesmek-bid'a: Dinin aslına uymayan âdet ve uygulamalar.