MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Tuncay Kul
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 30.05.2012 13:54
Konu: BAYRAK NEDEN ASILIR

Geçmiş bir zaman

Bir gün Gazi Dedeye sorar mahalle sakinleri;
-“Dede bu sancağı neden hep duvarda asılı tutuyorsun. Senin bir çok dostun var, ve aralarında Türk olmayan misafirlerinde geliyor onlara ayıp olmazmı? Alınmazlarmı? ” diye

Ama, Gazi Dedenin cevabı çok manidar olmuş;
-“Bak çocuk, İslam da ve Türk halkında ırkçılık olmaz. Çok ayıp ve günahtır. Ben bu sancağı buraya Türk olduğum için, ırkçılık yaptığım için asmıyorum. Bunun gayesi bambaşkadır evlat.

Sen dinle bre çocuk, ben anlatayım sana;
Evlat ben bir çok savaşa katıldım, ve binlerce şehit gördüm.. Taarruz sırasında binlerce genç yiğidin ekin tarlasının orak ile biçildiği gibi gavurun mitralyözleri ile biçilerek şehit düştüklerini gördü bu gözler. O haldeyken bile içimizde bir an bile korku yoktu. Taarruzlarda sancaktar vardır ve o er kişi bilir ki ilk taarruz da şehit olacak. Ve şunu da bilir ki, onun yerine bir başka yiğit gelip yere düşen sancağı kaldıracak. Evet yere düşen sancağı kaldırıp düşmana koşmak için, elindeki silahı tüfeği atman gerekir evlat. Silahı atmak demek baştan şehitliğe talib olmak demektir. Ve o yiğit, düşen sancağı kaldırıp düşmana koşmaya başladığında en fazla 30 – 40 adım atabileceğini de bilir. Sonra ardındaki yiğit, sonra ardındaki, sonra diğeri ve diğerleri....O şanlı sancak kanlar içinde düşe kalka yoluna devam eder evladım. Ve bu her taarruzda böyle cereyan eder. Ver her taarruzda o şanlı sancak sayısız defa düşer ve yine kalkar. Bu sahneyi uzuktan bir izleyebilsetdin... o kalabalığın arasında sancağın “Allah Allah” nihaları ile düşe kalka yürümesi demek, her düştüğünde bir şehit demektir evlat. 5-10 saniyede bir sancak yere düşer ve yine kalkar yürür. Uzaktan sadece sancağı görürsün...

Ah Evlat, taarruz ortamında iki çeşit savaş peydah olur, biri direk gavura saldıran yiğitlerin savaşı, diğeri ise sadece sancağı ayakta tutanların savaşı. Gavura silah atmak başka, sancağı ayakta tutmak başka savaştır. Gavurun içinde de sadece sancaktarları vurmak için görevli askerler vardır. Bırak savaşmayı sancağı havada tutmak için bile yüzlerce yiğidin seve seve şehit olduğunu gördü bu gözler. Ve onların hepside tek bir melekti sanki. Öyle bir melek vardı ki evlat, o meleğin ruhu ölmüyor gibiydi. Şehit olan yiğidin bedeninden çıkıp, ardındaki başka bir yiğidin bedenine girerek sancağı havada tutmaya çalışan bir kişi görünümündeydi o melek. O ruh ki hiç yere düşmeden bir beden den çıkıp diğer bedenin içine girerek yoluna devam ediyordu sanki.

O sahneyi gören herhangi bir göz, şu duvarda asılı duran şanlı sancağı indirmeye cesareti olurmu evlat. Sancağın göklerde dalgalanması için yüzbinlerce şehit verildi, katlanıp sandığa saklanması için değil çocuk...

Şehitler ölmez çocuk, şehit ne için canını feda ettiyse gözü onu arar. Nerede dalgalanan bir bayrak varsa yiğidin ruhu da onun tepesinde gezinir. Ve şuna inanasın ki o ev bereketlidir, o hane huzurludur.. kapıları açık bırakıp gitsen bile o eve hırsız giremez. Şehitler engeller....

BEN DUVARDA ASILI DURAN BU SANCAĞI TÜRKLÜK İÇİN DEĞİL, SANCAK İÇİN ŞEHİT OLMUŞ YİĞİTLER ADINA ASIYORUM ÇOCUK.. ÇÜNKÜ ONLAR ÖYLE İSTİYOR....”

Tuncay KUL