MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 19.05.2012 01:23
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Hazîne-i rahmetin en kıymettar pırlantası ve kapıcısı zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm olduğu gibi, en birinci anahtarı dahi 'Bismillahirrahmanirrahim' 'dir. Ve en kolay bir anahtarı da salâvâttır.
Bediüzzaman

(Allah'ım! 'Bismillâhirrahmânirrahîm'in sırları hürmetine, âlemlere rahmet olarak gönderdiğin zâta ve onun bütün âl ve ashâbına, Senin rahmetine ve onun hürmetine yaraşır şekilde salât ve selâm eyle. Bize de, Senden başka, hiçbir mahlûkunun merhametine ihtiyaç bırakmayacak bir şefkat ve rahmetle merhamet eyle. Amin.)
Bediüzzaman ihlâsı zedelenmesin diye hediye kabul etmezdi

Üçüncü nümune: Eski Said’in çocukluk zamanından beri hem kendisi, hem babası fakir oldukları halde, başkalarının sadaka ve hediyelerini almadığının ve alamadığının ve şiddetli muhtaç olduğu halde hediyeleri mukabilsiz kabul etmediğinin ve Kürdistan âdeti talebelerin tayinatı ahalinin evlerinden verildiği ve zekâtla masrafları yapıldığı halde, Said hiçbir vakit tayin almaya gitmediğinin ve zekâtı dahi bilerek almadığının bir hikmeti, şimdi kat’î kanaatimle şudur ki:

Âhir ömrümde Risale-i Nur gibi sırf imanî ve uhrevî bir hizmet-i kudsiyeyi dünyaya âlet etmemek ve menâfi-i şahsiyeye vesile yapmamak için, o makbul âdete ve o zararsız seciyeye karşı bana bir nefret ve bir kaçınmak ve şiddet-i fakr ve zarureti kabul edip elini insanlara açmamak hâleti verilmişti ki, Risale-i Nur’un hakikî bir kuvveti olan hakikî ihlâs kırılmasın. Ve bunda bir işaret-i mânevî hissediyordum ki, gelecek zamanda maişet derdiyle ehl-i ilmin mağlûbiyeti bu ihtiyaçtan gelecektir.
'Rahat yaşamaya izin var mı?

Böyle zamanda tereffühte izn-i şer'î bizi muhtar bırakmaz

Lezâiz çağırdıkça, 'Sanki yedim' demeli. 'Sanki yedim' düstur eden, bir mescidi yemedi. Haşiye
Eskide ekser İslâm filcümle aç değildi. Tenâuma ihtiyâr bir derece var idi.

Şimdi ise ekseri açlığa düştü kaldı. Telezzüze ihtiyâr, izn-i şer'î kalmadı.

Sevâd-ı âzam, hem ekseriyet-i mâsumun maîşeti basittir. Tegaddî besâtetiyle onlara tâbi olmak,

Bin kere müreccahtır, ekalliyet-i müsrife, ya bir kısım sefihe tegaddîde tereffüh noktasında benzemek.

Haşiye: İstanbul'da Sankiyedim nâmında bir mescid var. 'Sanki yedim'diyen adam, hevesinden kurtardığı paralarla bina etmiş.

Lügatçe;
tereffüh: Bolluk ve rahatlık içinde geçinmek-izn-i şer'î: İslâm`ın, Kur`ân`ın izin dairesi. Şeriatın izni-muhtar: İstediğini yapmakta serbest olan-filcümle: Hepsi, bütünü-Tenâum: Bolluk içinde yaşama-ihtiyâr: İrâde, kendi isteğiyle seçme ve hareket etme-Telezzüz: Lezzetlenmek, tat ve zevk almak, zevklenmek-Sevâd-ı âzam: Müslümanların çoğunluğunun görüşü-maîşet: geçim-Tegaddî: Gıdalanma-besâtet: Basitlik-müreccah: tercih edilen-ekalliyet-i müsrif: İsrafçı azınlık-sefih: Helâl olmayan zevk ve eğlencelere düşkün, sefâhete düşmüş kimse.