Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Çok iyiler var ki, iyilik zannıyla fenalık yapıyorlar.
Bediüzzaman
Kesin bir hakikat
Ey derd-i maişetle müptelâ olan insan! Bil ki, senin hanendeki bereket direği ve rahmet vesilesi ve musibet dâfiası, hanendeki o istiskal ettiğin ihtiyar veya kör akrabandır. Sakın deme, 'Maişetim dardır, idare edemiyorum.' Çünkü onların yüzünden gelen bereket olmasaydı, elbette senin dıyk-ı maişetin daha ziyade olacaktı. Bu hakikati benden inan. Bunun çok katî delillerini biliyorum; seni de inandırabilirim. Fakat uzun gitmemek için kısa kesiyorum; şu sözüme kanaat et. Kasem ederim, şu hakikat gayet katîdir. Hattâ nefis ve şeytanım dahi buna karşı teslim olmuşlar. Nefsimin inadını kıran ve şeytanımı susturan bir hakikat, sana kanaat vermeli.
Mektubat,
Lügatçe;
derd-i maişet: Geçim derdi-dâfia: defetme; itme kuvveti-istiskal: soğuk muâmeleyle sevmediğini bildirme-dıyk-ı maişet: Geçim darlığı.
Kur'an'ı nasıl dinlemeli?
İ'lem eyyühe'l-aziz! Kur'ân-ı Kerim okunurken, istimâında bulunduğun zaman muhtelif şekillerde dinleyebilirsin.
1. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, nübüvvet kürsüsüne çıkıp nev-i beşere hitaben Kur'ân'ın âyetlerini tebliğ ederken, kıraatini kalben ve hayalen dinlemek için kulağını o zamana gönder. O fem-i mübarekinden çıkar gibi dinlemiş olursun.
2. Veya Cebrâil (a.s.) Hazret-i Muhammed'e (a.s.m.) tebliğ ederken, her iki hazretin arasında yapılan tebliğ-tebellüğ vaziyetini dinler gibi ol.
3. Veya Kab-ı Kavseyn makamında, yetmiş bin perde arkasında Mütekellim-i Ezelînin Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma olan tekellümünü dinler gibi hayalî bir vaziyete gir.
Lügatçe;
istimâ: Dinleme-fem-i mübarek: Mübarek ağzı-tebliğ-tebellüğ: bildirmek ve bildirileni alıp kabul etmek-Kab-ı Kavseyn: İki yay mesâfesi. Hz. Muhammed`in (a.s.m.) Mirac`a çıkışıyla vardığı son nokta. Bütün yaratılanları arkasına alıp Yaradanla müşerref ve muhatap olduğu makam-Mütekellim-i Ezelî: Ezelden beri konuşma sıfatına sahip olan Cenâb-ı Hak-tekellüm: Konuşma.