Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Resulullah (sav) buyurdular ki:
“Bir sefere üç kişi beraber çıkınca birini emir (başkan) yapsınlar.”
(Ebu Davud, Cihad 87)
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c) , Kalem sûresi 44-45. ayetinde mealen şöyle buyuruyor:
(Ey Muhammed!) Bu sözü (Kur'an'ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak. Biz onları bilemeyecekleri biçimde adım adım helâka yaklaştıracağız. Onlara mühlet veriyorum. Şüphesiz benim tuzağım sağlamdır.
Hem dünya, hem ahiret azabından kurtulmak istermisiniz?
Ey hapis arkadaşlarım ve din kardeşlerim,
Size, hem dünya azabından, hem âhiret azabından kurtaracak bir hakikati beyân etmek kalbime ihtar edildi. O da şudur:
Meselâ birisi, birinin kardeşini veya bir akrabâsını öldürmüş. Bir dakika intikam lezzetiyle bir katl, milyonlar dakika hem kalbî sıkıntı, hem hapis azabını çektirir. Ve maktülün akrabâsı dahi, intikam endişesiyle ve karşısında düşmanını düşünmesiyle, hayatının lezzetini ve ömrünün zevkini kaçırır; hem korku, hem hiddet azabını çekiyor. Bunun tek bir çaresi var: O da Kur'ân'ın emrettiği ve hak ve hakikat ve maslahat ve insaniyet ve İslâmiyet iktizâ ve teşvik ettikleri olan, barışmak ve musâlâha etmektir.
Evet, hakikat ve maslahat sulhtur. Çünkü, ecel birdir, değişmez. O maktül, herhalde, ecel geldiğinden daha ziyâde kalmayacaktı; o kâtil ise, o kazâ-i İlâhiyeye vâsıta olmuş. Eğer barışmak olmazsa, iki taraf da dâimâ korku ve intikam azabını çekerler. Onun içindir ki, 'Üç günden fazla, bir mü'min diğer bir mü'mine küsmemek' İslâmiyet emrediyor. Eğer o katl, bir adâvetten ve bir kinli garazdan gelmemişse ve bir münâfık o fitneye vesîle olmuş ise, çabuk barışmak elzemdir. Yoksa, o cüz'î musîbet büyük olur, devam eder. Eğer barışsalar ve öldüren tevbe etse ve maktüle her vakit duâ etse, o halde, her iki taraf çok kazanırlar ve kardeş gibi olurlar. Bir gitmiş kardeşe bedel, birkaç dindar kardeşleri kazanır; kazâ ve kader-i İlâhîye teslim olup düşmanını affeder. Ve bilhassa, mâdem Risâle-i Nur dersini dinlemişler, elbette mâbeynlerinde bulunan bütün küsmekleri bırakmaya, hem maslahat ve istirahat-ı şahsiye ve umumiye, hem Nur dairesindeki uhuvvet iktizâ ediyor. Nasıl ki Denizli hapsinde birbirine düşman bütün mahpuslar, Nurlar dersiyle birbirlerine kardeş oldular. Ve bizim berâatimize bir sebep olup, hattâ dinsizlere, serserilere de o mahpuslar hakkında 'Mâşaallah, bârekâllah' dedirttiler ve o mahpuslar tam teneffüs ettiler.
Ben burada gördüm ki, birtek adamın yüzünden yüz adam sıkıntı çekip, beraber teneffüse çıkmıyorlar. Onlara zulüm olur. Mert ve vicdanlı bir mü'min, küçük ve cüz'î bir hatâ veya menfaatle, yüzer zararı ehl-i imâna vermez. Eğer hatâ etse, verse, çabuk tevbe etmek lâzımdır.