MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 23.03.2012 02:04
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Yeis; ümmetlerin, milletlerin, fertlerin en dehşetli bir kalp hastalığıdır

Müddet-i hayatımda tecrübelerimle fikrimde tevellüd eden şudur:
Yeis en dehşetli bir hastalıktır ki, âlem-i İslâmın kalbine girmiş. İşte o yeistir ki bizi öldürmüş gibi, garpta bir-iki milyonluk küçük bir devlet, şarkta yirmi milyon Müslümanları kendine hizmetkâr ve vatanlarını müstemleke hükmüne getirmiş. Hem o yeistir ki, yüksek ahlâkımızı öldürmüş, menfaat-i umumiyeyi bırakıp menfaat-ı şahsiyeye nazarımızı hasrettirmiş. Hem o yeistir ki, kuvve-i mâneviyemizi kırmış. Az bir kuvvetle, imandan gelen kuvve-i mâneviye ile şarktan garba kadar istilâ ettiği halde, o kuvve-i mâneviye-i harika meyusiyetle kırıldığı için, zâlim ecnebîler dört yüz seneden beri üç yüz milyon Müslümanı kendilerine esir etmiş. Hattâ bu yeisle, başkasının lâkaytlığını ve füturunu kendi tembelliğine özür zannedip neme lâzım der, 'Herkes benim gibi berbattır' diye şehamet-i imaniyeyi terk edip hizmet-i İslâmiyeyi yapmıyor.

Madem bu derece bu hastalık bize bu zulmü etmiş, bizi öldürüyor. Biz de o katilimizden kısasımızı alıp öldüreceğiz. ('Rahmet-i İlâhiyeden ümidinizi kesmeyiniz.' Zümer Sûresi, 39:53.) kılıcıyla o yeisin başını parçalayacağız. (Bir şey bütünüyle elde edilmezse, tamâmen de terk edilmez) hadisinin hakikatiyle belini kıracağız inşaallah.

Yeis, ümmetlerin, milletlerin 'seretan' denilen en dehşetli bir hastalığıdır. Ve kemalâta mâni ve (Kulum Beni nasıl tanırsa, onunla öyle muamele ederim) hakikatine muhaliftir; korkak, aşağı ve âcizlerin şe'nidir, bahaneleridir. Şehamet-i İslâmiyenin şe'ni değildir. Hususan Arap gibi nev-i beşerde medar-ı iftihar yüksek seciyelerle mümtâz bir kavmin şe'ni olamaz. Âlem-i İslâm milletleri Arabın metanetinden ders almışlar.

İnşaallah, yine Araplar ye'si bırakıp, İslâmiyetin kahraman ordusu olan Türklerle hakikî bir tesânüd ve ittifak ile el ele verip Kur'ân'ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir.

Lügatçe;
tevellüd: Doğma-Yeis: Ümitsizlik-menfaat-i umumiye: Toplumun çıkarı, umumun faydası-menfaat-ı şahsiye: Kişisel çıkar, şahsi menfaat-meyusiyet: Ümidini kaybedip karamsarlığa düşmek-fütur: Usanç, gevşeklik-şehamet-i imaniye: İmandan gelen kahramanlık-seretan: Kanser-tesânüd: Dayanışma.
Ümitsizlik hastalığının ilacını biliyormusunuz?
Arkadaş! Amele ve tâate muvaffak olamayan azaptan korkar, ye'se düşer. Böyle bir me'yusun gözüne, dinî meselelere münafi ednâ ve zayıf bir emare, kocaman bir bürhan görünür. Böyle birkaç emareyi elde eder etmez, diğer emarelerin sâikasıyla ilân-ı isyan ederek İslâm dâiresinden çıkar, şeytanın ordusuna iltihak eder. Binaenaleyh, a'mâle muvaffak olamayanlar, ye'se düşmemek için şu âyete müracaat etsin.
('De ki: Ey günahta aşırı giderek nefislerine zulmetmiş olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Muhakkak ki Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.' Zümer Sûresi: 39:53)

Lügatçe;
Amel: Fiil, Allah için yapılan işler-tâat: İtaat etme, ibâdet etme-ye's: Ümitsizlik, karamsarlık-me'yus: Ümitsiz, kederli, üzüntülü-münafi: Zıt, aykırı-ednâ: en basit, en küçük-emare: işaret, belirti, iz-bürhan: kesin delil, ispat vâsıtası-sâika: Sürükleyen, yönlendiren, götüren hal; sebep-ilân-ı isyan: Allah'a isyanını açığa vurmak-a'mâl: İbadetler.