MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 04.03.2012 02:17
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Kendini başıboş zannetme.
Zira, şu misafirhane-i dünyada, nazar-ı hikmetle baksan;
hiçbir şeyi nizamsız, gayesiz göremezsin.
Nasıl, sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin?
Bediüzzaman

Mâsum hayvanları parçalayan canavarlara himayetkârâne şefkat etmek, o biçare hayvanlara şedit bir gadr ve vahşi bir vicdansızlıktır. ve binler Müslümanların hayat-ı ebediyelerini mahveden ve yüzer ehl-i imanın su-i âkıbetine ve müthiş günahlara sevk eden adamlara şefkatkârâne taraftar olmak ve merhametkârâne cezadan kurtulmalarına dua etmek, elbette o mazlum ehl-i imana dehşetli bir merhametsizlik ve şenî bir gadirdir.
Bediüzzaman

Bir şecaat örneği

Birgün Rus Başkumandanı esirleri teftişe gelir. Teftiş esnasında Bediüzzaman kumandana selam vermez ve yerinden kalkmaz; kumandan kızar. 'Belki tanımamıştır' diyerek tekrar önünden geçtiği zaman yine yerinden kalkmayınca, kumandan, tercüman vasıtasıyla der:
'Beni herhalde tanımadılar? '
Bediüzzaman:
'Tanıyorum, Nikola Nikolaviç'tir.'
Kumandan:
'Şu halde Rus ordusuna, dolayısıyla Rus çarına hakaret ediyorlar.' Bediüzzaman:
'Hakaret etmedim. Ben bir Müslüman alimiyim. Îmanlı bir kimse, Cenab-ı Hakkı tanımayan bir adamdan üstündür. Binaenaleyh, ben sana kıyam etmem' der.
Bunun üzerine Bediüzzaman dîvan-ı harbe verilir. Birkaç zabit arkadaşı, hemen özür dileyerek vahîm neticenin önlenmesine çalışmasını istirham ederler.
Fakat Bediüzzaman, 'Bunların idam kararı, benim ebedî aleme seyahat etmem için bir pasaport hükmündedir' deyip, kemal-i izzet ve şecaatle hiç ehemmiyet vermez.
Nihayet îdamına karar verilir. Hüküm infaz edileceği vakit, namaz kılmak için müsaade ister; vazife-i dîniyesini îfadan sonra, atılacak kurşunlara göğsünü gereceğini beyan eder. Tam bu esnada, namazını eda ederken, Rus kumandanı gelerek Bediüzzaman'dan özür dileyip, 'O hareketinizin mukaddesatınıza olan bağlılıktan ileri geldiğine kanaat getirdim, rica ederim, beni affediniz' diyerek, verilen îdam hükmünü geri aldırır.
Biliniz, kardeşlerim ve ders arkadaşlarım, benim hatâmı gördüğünüz vakit serbestçe bana söyleseniz mesrur olacağım. Hattâ başıma vursanız, Allah razı olsun diyeceğim. Hakkın hatırını muhafaza için başka hatırlara bakılmaz. Nefs-i emmârenin enâniyeti hesabına Hakkın hatırı olan bilmediğim bir hakikati müdafaa değil, ale’r-re’si ve’l-ayn kabul ederim.

Lügatçe;
muîn: yardımcı-lâyuhtî: hatasız, yanlışsız, yanılgısız-Hasene: iyilik-seyyie: kötülük, hata-Nefs-i emmâre: hazır zevke düşkün ve insanı kötülüğe sevk eden duygu-enâniyet: benlik, gurur-ale’r-re’si ve’l-ayn: baş göz üstüne; seve seve.