MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 02.02.2012 11:27
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Ey kardeşlerim! Eğer ehl-i ilhâdın dalkavukları sizi korkutmakla kudsî cihad-ı mânevînizden vazgeçirmek için size hücum etseler, onlara deyiniz:
'Biz hizbü'l-Kur'ân'ız. ('Şüphesiz ki Kur'ân'ı Biz indirdik; onu koruyan da elbette Biziz.' Hicr Sûresi: 15:9) sırrıyla, Kur'ân'ın kalesindeyiz. ('Allah bize yeter; O ne güzel vekildir.' Âl-i İmrân Sûresi: 3:173) etrafımızda çevrilmiş muhkem bir surdur. Binler ihtimalden bir ihtimalle şu kısa hayat-ı fâniyeye küçük bir zarar gelmesi korkusundan, hayat-ı ebediyemize yüzde yüz, binler zarar verecek bir yola bizi ihtiyarımızla sevk edemezsiniz.'
Bediüzzaman

'Sana müjde! Beklenilen edilen Nebî sensin'
Dördüncüsü: Yemen padişahlarından Seyf ibni Zîyezen, kütüb-ü sabıkada Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın evsâfını görmüş, İmân etmiş, müştak olmuştu. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın ceddi Abdülmuttalib Yemen'e kafile-i Kureyş ile gittiği zaman, Seyf ibni Zîyezen onları çağırmış, onlara demiş ki:
Yani, 'Hicaz'da bir çocuk dünyaya gelir. Onun iki omuzu arasında hâtem gibi bir nişan var. İşte o çocuk umum insanlara imam olacak.' Sonra, gizli Abdülmuttalib'i çağırmış. 'O çocuğun ceddi de sensin' diye kerametkârâne, bi'setten evvel haber vermiş.
Beşincisi: Varaka bin Nevfel (Hatice-i Kübrânın ammizadelerinden) , bidâyet-i vahiyde, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm telâş etmiş. Hatice-i Kübrâ, o hadiseyi meşhur Varaka bin Nevfel'e hikâye etmiş. Varaka demiş: 'Onu bana gönder.' Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Varaka'nın yanına gitmiş, mebde-i vahiydeki vaziyeti hikâye etmiş. Varaka demiş:
Yani, 'Telâş etme, o hâlet vahiydir. Sana müjde! İntizar edilen Nebî sensin. İsâ seninle müjde vermiş.'

Hak geldi, bâtıl zail oldu

Nakl-i sahihle, habrü'l-ümme ve tercümanü'l-Kur'ân olan Hazret-i İbni Abbas ve hâdim-i Nebevî ve ulema-i azîme-i Sahabeden olan İbni Mes'ud'dan haber veriyorlar ki:
Demişler: Feth-i Mekke gününde, Kâbe ve etrafında, taşta rasasla mıhlanmış üç yüz altmış sanem vardı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm elinde kavse benzer bir değnekle o sanemlere birer birer işaret ederek
('Hak geldi, bâtıl yok oldu. Muhakkak ki bâtıl yok olup gidicidir.' İsrâ Sûresi: 17:81.)

deyip, hangisine işaret etti, yere düştü. Sanemin yüzüne işaret ettiyse arkasına düşer, arkasına işaret ettiyse yüz üstüne düşer, ve hâkezâ, sanemler yere yuvarlandılar.