Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
İHLÂSI KIRAN İKİNCİ MÂNİ: Hubb-u cahtan gelen şöhretperestlik saikasıyla ve şan ve şeref perdesi altında teveccüh-ü âmmeyi kazanmak, nazar-ı dikkati kendine celb etmekle enâniyeti okşamak ve nefs-i emmâreye bir makam vermektir ki, en mühim bir maraz-ı ruhî olduğu gibi, 'şirk-i hafî' tabir edilen riyâkârlığa, hodfuruşluğa kapı açar, ihlâsı zedeler.
Ey kardeşlerim! Kur'ân-ı Hakîmin hizmetindeki mesleğimiz hakikat ve uhuvvet olduğu ve uhuvvetin sırrı, şahsiyetini kardeşler içinde fâni edip Haşiye onların nefislerini kendi nefsine tercih etmek olduğundan, mâbeynimizde bu nevi hubb-u cahtan gelen rekabet tesir etmemek gerektir. Çünkü mesleğimize bütün bütün münâfidir. Madem kardeşlerin şerefi umumiyetle her ferde ait olabilir; o büyük şeref-i mânevîyi şahsî, hodfuruşâne, rekabetkârâne, cüz'î bir şerefe ve şöhrete feda etmek, Risale-i Nur şakirtlerinden yüz derece uzak olduğu ümidindeyim.
Haşiye
Evet, bahtiyar odur ki, kevser-i Kur'ânîden süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için, bir buz parçası nev'indeki şahsiyetini ve enâniyetini o havuz içine atıp eritendir.
Evet, Risale-i Nur şakirtlerinin kalbi, aklı, ruhu böyle aşağı, zararlı, süflî şeylere tenezzül etmez. Fakat herkeste nefs-i emmâre bulunur. Bazı da hissiyat-ı nefsiye damarlara ilişir, bir derece hükmünü kalb, akıl ve ruhun rağmına olarak icra eder. Sizlerin kalb ve ruh ve aklınızı itham etmem. Risale-i Nur'un verdiği tesire binaen itimad ediyorum. Fakat nefis ve hevâ ve his ve vehim Bazen aldatıyorlar. Onun için Bazen şiddetli ikaz olunuyorsunuz. Bu şiddet, nefis ve hevâ ve his ve vehme bakıyor; ihtiyatlı davranınız.
Evet, eğer mesleğimiz şeyhlik olsaydı, makam bir olurdu veyahut mahdut makamlar bulunurdu. O makama müteaddit istidatlar namzet olurdu. Gıptakârâne bir hodgâmlık olabilirdi. Fakat mesleğimiz uhuvvettir. Kardeş kardeşe peder olamaz, mürşid vaziyetini takınamaz. Uhuvvetteki makam geniştir; gıptakârâne müzâhameye medar olamaz. Olsa olsa, kardeş kardeşe muavin ve zahîr olur, hizmetini tekmil eder. Pederâne, mürşidâne mesleklerdeki gıptakârâne hırs-ı sevap ve ulüvv-ü himmet cihetiyle çok zararlı ve hatarlı neticeler vücuda geldiğine delil, ehl-i tarikatin o kadar mühim ve azîm kemâlâtları ve menfaatleri içindeki ihtilâfâtın ve rekabetin verdiği vahîm neticelerdir ki, onların o azîm, kudsî kuvvetleri bid'a rüzgârlarına karşı dayanamıyor.
ÜÇÜNCÜ MÂNİ: Korku ve tamâdır. Bu mâni diğer bir kısım mânilerle beraber Hücumât-ı Sittede tamamıyla izah edildiğinden, ona havale edip, Cenâb-ı Erhamürrâhimînden bütün Esmâ-i Hüsnâsını şefaatçi yapıp niyaz ediyoruz ki, bizleri ihlâs-ı tâmma muvaffak eylesin. Âmin.
1- Allahım! İhlâs Sûresinin hakkı için, bizi ihlâs sahibi olan ve ihlâsa eriştirilen kullarından eyle. Âmin, âmin.
2- 'Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin.' (Bakara Sûresi: 2:32.)
Kafileler onun için yollara düştükçe Allah ona rahmet eylesin
İkincisi: Meşhur Kuss ibni Sâide ki, kavm-i Arabın en meşhur ve mühim hatibi ve muvahhid bir zât-ı rûşen-zamirdir. İşte şu zat da, bi'set-i Nebevîden evvel risalet-i Ahmediyeyi şu şiirle ilân ediyor:
(Gönderilenlerin ve peygamberlerin en hayırlısı olarak Ahmed'i (a.s.m.) bize gönderdi. Kafileler onun için yollara düştükçe ve bu teşvik edildikçe Allah ona rahmet eylesin)
Üçüncüsü: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın ecdadından olan Kâ'b ibni Lüeyy, nübüvvet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) ilham eseri olarak şöyle ilân etmiş:
Yani, 'Füc'eten, Muhammedü'n-Nebî gelecek, doğru haberleri verecek.'
Lügatçe;
zât-ı rûşen-zamir: Hakikatleri bilen kişi-Füc'eten: Âniden, birdenbire.
Bir avuç toprak suikastçilerin gözünü kör etti
Ehl-i siyer ve hadis müttefikan haber veriyorlar ki: Kureyş kabilesi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı öldürtmek için kati ittifak ettiler. Hattâ, insan suretine girmiş bir şeytanın tedbiriyle, Kureyş içine fitne düşmemek için, her kabileden lâakal bir adam içinde bulunup, iki yüze yakın, Ebu Cehil ve Ebu Leheb'in taht-ı hükmünde olarak, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın hane-i saadetini bastılar. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın yanında Hazret-i Ali vardı. Ona dedi: 'Sen bu gece benim yatağımda yat.' Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm beklemiş, tâ Kureyş gelmiş, bütün hanenin etrafını tutmuşlar. O vakit çıktı, bir parça toprak başlarına attı, hiçbirisi onu görmedi, içlerinden çıktı, gitti. Gar-ı Hira'da iki güvercin ve bir örümcek, bütün Kureyş'e karşı ona nöbettar olup muhafaza ettiler.
Kediler, dünyayı nasıl algılar?
Dünyayı görme, algılama biçimleri niçin insanlardan farklıdır?
Kedilerin gözlerindeki yaratılış özellikleri, Yüce Allah’ın yaratmasındaki mükemmelliği ortaya koyan delillerden biridir. Rabbimiz kedilerin gözlerini, bu canlıların ihtiyacına uygun kontrol ve koordinasyon özelliklerine sahip olarak benzersiz bir uyum içinde yaratmıştır. Bir ayette Allah’ın yaratışındaki kusursuzluğa şöyle dikkat çekilmiştir:
“O Allah ki, yaratandır, (en güzel biçimde) kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.” (Haşr Suresi, 24)
Kedilerin Gece Görüşleri Çok Kuvvetlidir
Kediler yeşil, mavi ve kırmızı renkleri kolaylıkla ayırt edebilirler. Fakat gözlerinin asıl üstün özelliği gece görüşüne uygun olarak yaratılmış olmasıdır. Kedilerin göz kapakları geceleri iyice açılır. Böylece ışığın azaldığı ortamlarda gözün renkli tabakası iris, gözbebeğini genişleterek (gözün yaklaşık olarak %90’ınından fazlasını kaplar) daha fazla ışıktan yararlanmasını sağlar. Işığın çok olduğu ortamlarda ise retinanın korunması için bu sistem tam tersi biçimde çalışır, pupilla daralır ve ince bir çizgi haline dönüşür.
Kedilerin gözlerinde insanlarda bulunmayan bir tabaka vardır. Retinanın hemen arkasında bulunan bu tabaka ışığı yansıtır. Katmana düşen ışık geri yansıtıldığından retinadan iki kere ışık geçmiş olur. Böylece kediler çok az ışıkta, insan gözünün göremeyeceği çok karanlık ortamlarda bile gayet iyi görürler. Karanlıkta ışık tutulduğunda kedilerin gözlerinin parlamasının nedeni de bu katmandır. Katman, ışığı yansıtan tapetum lucidum kristallerinden oluşmuştur. Bu kristaller sayesinde, gözün arka kısmına düşen ışık yeniden retinaya yansıtılır. Retinaya geri yansıtılan ışığın bir kısmı mercekten geri döner ve gözlerin gece parlamasına neden olur. Bu yapı sayesinde, karanlıkta gözün alabildiği ışık miktarı arttırılmış, daha doğrusu mevcut ışıktan daha fazla yararlanılmış olur. Bu nedenle de, kediler karanlıkta daha iyi bir görüşe sahip olur. Bu bir biyolüminesans olayı değildir, çünkü ışık hayvanın kendisi tarafından oluşturulmaz, sadece ışığın geri yansımasının bir sonucudur.
Kedilerin karanlıkta iyi görmelerinin bir başka sebebi de retinalarında koni hücrelerinden çok çubuk hücrelerinin bulunmasıdır. Bilindiği gibi çubuk hücreler yalnızca ışığa karşı duyarlıdır. Yani nesnelerden gelen ışığa göre ancak siyah-beyaz bir görüntü oluştururlar. Fakat az ışıkta bile görev yapabilecek kadar duyarlıdırlar.
Allah’ın kediler için yarattığı bu özel göz sistemleri sayesinde tüm kedigiller geceleri rahatlıkla avlanabilirler. Görüldüğü gibi Allah her canlı için yaşadığı koşullara ve beslenme ihtiyaçlarına göre en uygun göz çeşidini yaratmıştır. Kedilerin gözleri de kendi ihtiyaçlarına yönelik olarak yaratılmış farklı yapı ve özelliklere sahiptir. Bu Allah’ın yaratma sanatının eşsiz örneklerinden biridir. Rabbimiz’in örneksiz yaratma ilmi bir ayette şöyle haber verilmiştir:
“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “Ol” der, o da hemen oluverir.(Bakara Suresi, 117)
Kedilerin Görüş Açıları Çok Geniştir
Kedilerin karanlıkta mükemmel görme yeteneğine ilaveten görüş açıları insanlarınkinden çok daha geniştir. İnsanların görüş mesafesi 160 dereceyle sınırlanırken, kediler 187 dereceye kadar oldukça net görürler. Bu özellikleri ile tehlikeleri kolaylıkla fark edebilirler. Gözün bu özelliği Allah’ın sanatının, yarattığı canlılar üzerinde farklı şekillerde tecelli etmesinin bir başka örneğidir. Kuran’da da bildirildiği gibi bu yaratılış özellikleri müminler için bir ibret (ders) kaynağıdır:
“Sizin için hayvanlarda da elbette ibretler vardır...” (Nahl Suresi, 66)
Kedilerin Göz Yapıları İnsanlardan Farklıdır
Kedilerin gözlerinde, göz kırpma zarı denilen üçüncü bir göz kapağı vardır. Bu zar şeffaftır ve gözün bir yanından diğer yanına doğru hareket eder. Böylelikle kediler gözlerini tamamiyle kapamadan kırpabilirler. Bu üçüncü göz kapağı kedinin avlanma sırasında gözüne zarar gelmesini engeller. Ayrıca toz vs gibi materyallerin gözden uzaklaşmasını ve gözün nemli kalmasını sağlar. Çünkü kediler insanlar gibi sürekli olarak gözlerini kırpmazlar. Eğer kediler insanlar gibi gözlerinin nemlenmesi için sürekli olarak kırpsalardı bu avlanma sırasında onlara müthiş bir güçlük oluştururdu. Gözlerini kırpmamak Allah’ın bu canlılar için yaratttığı mükemmel bir avantajdır.
Kedi Gözleri Hareketlere Karşı Duyarlıdır
Kediler yakın mesafeyi insanlar kadar net göremez ve yakınlarındaki objelere odaklanamazlar. Fakat Rabbimiz bu canlılara çok güçlü algı mekanizmasına sahip bıyıklar bahşetmiştir. Kediler koku duyuları ve bıyıklar vesilesiyle yakın mesafeyi çok net algılayabilirler. Bu güzel canlılar yakını görememelerine rağmen 2-6 metre arasında uzaklığı çok net olarak algılayabilirler. Bu mesafe de iyi bir avcı olmaları için yeterlididr.
Kedi gözlerinin bir diğer özelliği harekete duyarlı, panoramik ve uzak görüşe uygun olarak yaratılmış olmasıdır. Kedinin gözü ve beyni, her hareketi ve hareket halindeki her şeyi kare kare ayrıştırır. Beyni de aynı anda bizimkinden çok daha fazla imge algılayabilir. Örneğin bizim televizyon ekranında algılayamadığımız elektronik işaretleri kediler rahatlıkla görebilirler. Bu, Yüce Allah’ın tüm kedigillere bahşettiği özel bir yetenektir. Çünkü kedigillerin avlarını yakalamasının temel koşulu hareket halindeki nesneleri rahatlıkla seçebilme ilkesine dayanır.
Yüce Allah’ın Kedilerin Gözlerinde Yarattığı Detay ve Çeşitlilik Kusursuzdur
Kedi gözleri diğer tüm canlıların gözleri gibi üstün özelliklere sahip olarak yaratılmıştır. Gözün yapısı ve özellikleri tek tek incelendiğinde değişik ve farklı fonksiyonlara sahip bu gözlerin Allah’ın çeşitlilik sanatının en güzel örneklerinden biri olduğu görülür. Bu çeşitliliğin mutasyon veya doğal seleksiyon gibi iddialarla açıklanması ise mümkün değildir. Yüce Allah bu canlılara yaşadığı koşullara ve beslenme ihtiyaçlarına göre en uygun göz çeşidini bahşetmiştir.
Bu canlıların gözlerinde yaratılmış olan muhteşem sistemle ilgili bilgi sahibi olmak, insanın kendisini yaratan Allah’ın gücünü ve ilmini görüp O’nu gereği gibi takdir edebilmesi için bir vesiledir. Bu gerçeği gördükten sonra insana düşen tüm evrenin Yaratıcısı olan Yüce Allah’a şükretmek ve O’nu hoşnut edecek davranışlarda bulunmaktır. Rabbimiz bir ayetinde ayetlerinden yüz çevirenleri “zalim” olarak nitelendirmektedir:
“Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman, sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdikleri (amelleri) ni unutandan daha zalim kimdir? …” (Kehf Suresi, 57)