Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Enes İbn-i Malik (r.a) hazretlerinden nakledilmiştir: Denildi ki: “Ey Allah’ın Resulü! Hangi amel daha faziletlidir? ” Bunun üzerine Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Aziz ve celil olan Allah’ı bilmektir.” Yine denildi ki: “Hangi ilmi kastediyorsunuz? ” Resulullah (sav) buyurdu ki: “Sûbhan olan Allah’ı bilmeyi.” Ve yine Resulullah’a (sav) denildi ki: “Biz amelden soruyoruz, siz ise ilimden cevap veriyorsunuz? ” Bunun üzerine Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Muhakkak ki az amel Allah bilgisi ile beraber fayda verir; çok amel ise Allah bilinmeden fayda vermez.”
Bu hadis-i şerif, az ameli faydalı yapmanın yolunu öğretmekte ve çok amelin niçin fayda vermeyeceğinin sebebini beyan buyurmaktadır. Madem herkesin fıtratında az amelini faydalı yapma arzusu vardır ve madem herkes çok amelinin faydasız olmasından korkar, o halde kişi bu hadise dikkat etmeli ve azı çok yapmanın yolunu öğrenerek o yola suluk etmelidir. Ayrıca çoğu az yapacak sebebi de öğrenmeli ve o sebebi de yok etmelidir. Cenab-ı Mevla, bu hadis-i şerifin hürmetine azımızı faydalı yapsın, çoğumuzun faydasıza dönmesinden de bizleri muhafaza etsin. Âmin!
Hadis-i şerifi Enes İbn-i Malik (r.a) hazretleri nakletmiştir:
ق ِ ي ل َ ي َ ا ر َ س ُ و ل َ ا ل ل َ ّ ه ا َ ى ُ ّ ا ْ ل ا َ ع ْ م َ ا ل ِ ا َ ف ْ ض َ ل ُ Denildi ki: “Ey Allah’ın Resulü! Hangi amel daha faziletlidir? ” Sahabe-i Kiram hazretleri bu soru ile Efendimizden en faziletli amelin ne olduğunu öğrenmek istemişlerdir. Onların, Allah-u Teâlâ’nın katındaki en faziletli ameli öğrenmek istemelerinin sebebi ise o ameli işleme arzularıdır. Onların bu soruları üzerine:
ق َ ا ل َ ر َ س ُ و ل ُ ا ل ل َ ّ ه ِ ص ل ى ا ل ل ه ع ل ي ه و س ل م Allah’ın Resulü (sav) şöyle buyurdu: ا َ ل ْ ع ِ ل ْ م ُ ب ِ ا ا ل ل َ ّ ه ِ ع َ ز َ ّ و َ ج َ ل ّ Aziz ve celil olan Allah’ı bilmektir… Evet, Efendimiz (sav) en hayırlı amelin Allah’ı bilmek yani marifetullah olduğunu beyan buyurmuştur. Bunun üzerine:
ف َ ق ِ ي ل َ ا َ ى ُ ّ ا َ ل ْ ع ِ ل ْ م ُ ت ُ ر ِ ي د ُ Denildi ki: “Hangi ilmi kastediyorsunuz? ”… Sahabeler, Efendimiz (sav) ’in kastettiği ilmi anlayamamışlar ve hangi ilmi kastettiğini Efendimiz (sav) ’e sormuşlardır. Onların bu soruları üzerine:
ف َ ق َ ا ل َ ر َ س ُ و ل ُ ا ل ل َ ّ ه ِ ص ل ى ا ل ل ه ع ل ي ه و س ل م Resulullah (sav) buyurdu ki: ا َ ل ْ ع ِ ل ْ م ُ ب ِ ا ا ل ل َ ّ ه ِ س ُ ب ْ ح َ ا ن َ ه Sûbhan olan Allah’ı bilmektir… Efendimizin (sav) en faziletli amel olarak yine Allah-u Teâlâ’yı bilmeyi beyan buyurmuştur. Bunun üzerine sahabeler sorularını biraz daha açarlar:
ف َ ق ِ ي ل َ ل َ ه ُ Ve yine Resulullah Efendimiz (sav) ’a denildi ki: ن َ س ْ ئ َ ل ُ ع َ ن ِ ا ل ْ ع َ م َ ل ِ Biz amelden soruyoruz و َ ت ُ ج ِ ي ب ُ ع َ ن ِ ا َ ل ْ ع ِ ل ْ م ِ siz ise ilimden cevap veriyorsunuz? … Evet, sahabeler, Efendimize en hayırlı ameli sormuşlar, Efendimiz ise onlara amelden değil, ilimden cevap vermiş ve en hayırlı amelin Allah bilgisi olduğunu beyan buyurmuştur. Sahabeler ise bunun hikmetini merak ederek Efendimize derler ki: “Ya Resulallah! Biz sana amelden soruyoruz, siz ise bize ilimden bahsediyorsunuz.”
ف َ ق َ ا ل َ ر َ س ُ و ل ُ ا ل ل َ ّ ه ِ ص ل ى ا ل ل ه ع ل ي ه و س ل م Bunun üzerine Resulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: ا ِ ن َ ّ ق َ ل ِ ي ل َ ا ل ْ ع َ م َ ل ِ ي َ ن ْ ف َ ع ُ م َ ع َ ا َ ل ْ ع ِ ل ْ م ِ ب ِ ا ا ل ل َ ّ ه ِ Muhakkak ki az amel, Allah bilgisi (marifetullah) ile beraber fayda verir; و َ ا ِ ن َ ّ ك َ ث ِ ي ر َ ا ل ْ ع َ م َ ل ِ ل ا َ ي َ ن ْ ف َ ع ُ م َ ع َ ا َ ل ْ ج َ ه ْ ل ِ ب ِ ا ا ل ل َ ّ ه ِ çok amel ise Allah bilinmeden fayda vermez… Evet, az amel marifetullah ile birlikte kişiye fayda verir; marifetullahsız çok amel ise kişiye fayda vermez. Demek az ameli faydalı yapmanın yolu Allah bilgisidir. Yani Allah-u Teâlâ’nın isimlerini ve sıfatlarını öğrenmek, bu isim ve sıfatların manalarını bilmek ve bu isim ve sıfatların tecellilerini âlemde temaşa etmektir. Adeta mahlûkları bir film izler gibi Allah hesabına seyretmektir. Bu yapıldığında az amel kişiye fayda verecektir. Allah’ın isim ve sıfatlarından habersiz olarak yapılan çok amel ise beklenen faydayı kişiye vermeyecektir.
Cenab-ı Hak bir hadis-i kudside: “Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim ve kâinatı yarattım.” buyurmuştur. Demek bu âlemin yaratılış sebebi, Rabbimizin bilinme arzusudur. Bu sırdan dolayıdır ki, her bir mahlûk bir kitap hükmünde yaratılmış ve o kitapta bin bir esma-i ilahiyye yazılmıştır. Her bir mevcud bir ayna hükmünde var edilmiş ve o aynada en güzel isimler tecelli ettirilmiştir. Ve şu âlem baştan sona bir fabrika-i nuraniye hükmünde halk edilip, bu fabrikada her vakit esma-ül hüsna dokunmuştur.
Yine Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuşlardır: “İlmin başı Allah’ı tanımaktır. Bu da O’nun; misli, benzeri, zıttı, dengi ve eşi olmadığını; vâhid, evvel, ahir, zâhir ve bâtın olduğunu bilmektir.”
Cenab-ı Mevla cümlemize kendini tanıma devletini ihsan eylesin. Ve bu ihsan ile az amelimizi dergâhında çok kabul etsin. Âmin!
(İşte Risale-i Nurlar serapa marifetullah dersi vermektedir.)
Enes İbn-i Malik (r.a) hazretlerinden nakledilmiştir: Denildi ki: “Ey Allah’ın Resulü! Hangi amel daha faziletlidir? ” Bunun üzerine Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Aziz ve celil olan Allah’ı bilmektir.” Yine denildi ki: “Hangi ilmi kastediyorsunuz? ” Resulullah (sav) buyurdu ki: “Sûbhan olan Allah’ı bilmeyi.” Ve yine Resulullah’a (sav) denildi ki: “Biz amelden soruyoruz, siz ise ilimden cevap veriyorsunuz? ” Bunun üzerine Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Muhakkak ki az amel Allah bilgisi ile beraber fayda verir; çok amel ise Allah bilinmeden fayda vermez.”
Bu hadis-i şerif, az ameli faydalı yapmanın yolunu öğretmekte ve çok amelin niçin fayda vermeyeceğinin sebebini beyan buyurmaktadır. Madem herkesin fıtratında az amelini faydalı yapma arzusu vardır ve madem herkes çok amelinin faydasız olmasından korkar, o halde kişi bu hadise dikkat etmeli ve azı çok yapmanın yolunu öğrenerek o yola suluk etmelidir. Ayrıca çoğu az yapacak sebebi de öğrenmeli ve o sebebi de yok etmelidir. Cenab-ı Mevla, bu hadis-i şerifin hürmetine azımızı faydalı yapsın, çoğumuzun faydasıza dönmesinden de bizleri muhafaza etsin. Âmin!
Hadis-i şerifi Enes İbn-i Malik (r.a) hazretleri nakletmiştir:
ق ِ ي ل َ ي َ ا ر َ س ُ و ل َ ا ل ل َ ّ ه ا َ ى ُ ّ ا ْ ل ا َ ع ْ م َ ا ل ِ ا َ ف ْ ض َ ل ُ Denildi ki: “Ey Allah’ın Resulü! Hangi amel daha faziletlidir? ” Sahabe-i Kiram hazretleri bu soru ile Efendimizden en faziletli amelin ne olduğunu öğrenmek istemişlerdir. Onların, Allah-u Teâlâ’nın katındaki en faziletli ameli öğrenmek istemelerinin sebebi ise o ameli işleme arzularıdır. Onların bu soruları üzerine:
ق َ ا ل َ ر َ س ُ و ل ُ ا ل ل َ ّ ه ِ ص ل ى ا ل ل ه ع ل ي ه و س ل م Allah’ın Resulü (sav) şöyle buyurdu: ا َ ل ْ ع ِ ل ْ م ُ ب ِ ا ا ل ل َ ّ ه ِ ع َ ز َ ّ و َ ج َ ل ّ Aziz ve celil olan Allah’ı bilmektir… Evet, Efendimiz (sav) en hayırlı amelin Allah’ı bilmek yani marifetullah olduğunu beyan buyurmuştur. Bunun üzerine:
ف َ ق ِ ي ل َ ا َ ى ُ ّ ا َ ل ْ ع ِ ل ْ م ُ ت ُ ر ِ ي د ُ Denildi ki: “Hangi ilmi kastediyorsunuz? ”… Sahabeler, Efendimiz (sav) ’in kastettiği ilmi anlayamamışlar ve hangi ilmi kastettiğini Efendimiz (sav) ’e sormuşlardır. Onların bu soruları üzerine:
ف َ ق َ ا ل َ ر َ س ُ و ل ُ ا ل ل َ ّ ه ِ ص ل ى ا ل ل ه ع ل ي ه و س ل م Resulullah (sav) buyurdu ki: ا َ ل ْ ع ِ ل ْ م ُ ب ِ ا ا ل ل َ ّ ه ِ س ُ ب ْ ح َ ا ن َ ه Sûbhan olan Allah’ı bilmektir… Efendimizin (sav) en faziletli amel olarak yine Allah-u Teâlâ’yı bilmeyi beyan buyurmuştur. Bunun üzerine sahabeler sorularını biraz daha açarlar:
ف َ ق ِ ي ل َ ل َ ه ُ Ve yine Resulullah Efendimiz (sav) ’a denildi ki: ن َ س ْ ئ َ ل ُ ع َ ن ِ ا ل ْ ع َ م َ ل ِ Biz amelden soruyoruz و َ ت ُ ج ِ ي ب ُ ع َ ن ِ ا َ ل ْ ع ِ ل ْ م ِ siz ise ilimden cevap veriyorsunuz? … Evet, sahabeler, Efendimize en hayırlı ameli sormuşlar, Efendimiz ise onlara amelden değil, ilimden cevap vermiş ve en hayırlı amelin Allah bilgisi olduğunu beyan buyurmuştur. Sahabeler ise bunun hikmetini merak ederek Efendimize derler ki: “Ya Resulallah! Biz sana amelden soruyoruz, siz ise bize ilimden bahsediyorsunuz.”
ف َ ق َ ا ل َ ر َ س ُ و ل ُ ا ل ل َ ّ ه ِ ص ل ى ا ل ل ه ع ل ي ه و س ل م Bunun üzerine Resulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: ا ِ ن َ ّ ق َ ل ِ ي ل َ ا ل ْ ع َ م َ ل ِ ي َ ن ْ ف َ ع ُ م َ ع َ ا َ ل ْ ع ِ ل ْ م ِ ب ِ ا ا ل ل َ ّ ه ِ Muhakkak ki az amel, Allah bilgisi (marifetullah) ile beraber fayda verir; و َ ا ِ ن َ ّ ك َ ث ِ ي ر َ ا ل ْ ع َ م َ ل ِ ل ا َ ي َ ن ْ ف َ ع ُ م َ ع َ ا َ ل ْ ج َ ه ْ ل ِ ب ِ ا ا ل ل َ ّ ه ِ çok amel ise Allah bilinmeden fayda vermez… Evet, az amel marifetullah ile birlikte kişiye fayda verir; marifetullahsız çok amel ise kişiye fayda vermez. Demek az ameli faydalı yapmanın yolu Allah bilgisidir. Yani Allah-u Teâlâ’nın isimlerini ve sıfatlarını öğrenmek, bu isim ve sıfatların manalarını bilmek ve bu isim ve sıfatların tecellilerini âlemde temaşa etmektir. Adeta mahlûkları bir film izler gibi Allah hesabına seyretmektir. Bu yapıldığında az amel kişiye fayda verecektir. Allah’ın isim ve sıfatlarından habersiz olarak yapılan çok amel ise beklenen faydayı kişiye vermeyecektir.
Cenab-ı Hak bir hadis-i kudside: “Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim ve kâinatı yarattım.” buyurmuştur. Demek bu âlemin yaratılış sebebi, Rabbimizin bilinme arzusudur. Bu sırdan dolayıdır ki, her bir mahlûk bir kitap hükmünde yaratılmış ve o kitapta bin bir esma-i ilahiyye yazılmıştır. Her bir mevcud bir ayna hükmünde var edilmiş ve o aynada en güzel isimler tecelli ettirilmiştir. Ve şu âlem baştan sona bir fabrika-i nuraniye hükmünde halk edilip, bu fabrikada her vakit esma-ül hüsna dokunmuştur.
Yine Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuşlardır: “İlmin başı Allah’ı tanımaktır. Bu da O’nun; misli, benzeri, zıttı, dengi ve eşi olmadığını; vâhid, evvel, ahir, zâhir ve bâtın olduğunu bilmektir.”
Cenab-ı Mevla cümlemize kendini tanıma devletini ihsan eylesin. Ve bu ihsan ile az amelimizi dergâhında çok kabul etsin. Âmin!
(İşte Risale-i Nurlar serapa marifetullah dersi vermektedir.)
Hikmetli Sözler
1-Namazdan manevi haz duyanlar namazda tadil-i erkâna riayet ederler, acele etmekten sakınırlar. Ömer Nasuhi Bilmen
2-Cehennem ehlinden bir adamı görmek isterseniz, kendi oturduğu halde etrafındakileri ayakta bekleten bir adama bakınız. Hz. Ali(r.a)
3-Ekseri muvaffak olanlar, felaket anında son dereceye kadar sabır ve tahammül ile temkini elden bırakmayanlardır. Ali Emiri
4-Büyük adam, ikbal devrinde tevazu gösteren ve yaptığı ile övünmeyen insandır. Hipokrat
5-Yirmi yaşında heves hâkimdir, otuzunda akıl, kırk yaşında ise muhakeme. Franklin
6- Eğer sen başkalarının dertlerine ve ızdıraplarına alakasız isen, sana bir insan adını vermek doğru değildir. Sadi Şirazi
7-İktidar, iktidara düşkün olmayanlara tevdi edilmelidir. Eflatun
8-Ey değerli kişi! Bayağı kimseler sözüne önem vermezlerse şaşma! Davulların gürültüsü kopuz sesini bastırır. Sarımsağın kokusu yanında, amberinki duyulmaz bile. Sadi Şirazi
9-Asla kimsenin umudunu kırma. Belki de sahip oldukları tek şey odur. Hz. Mevlana
10-Dinin rehberliğinden mahrum siyasetin barbarlığa dönüşeceği muhakkaktır. Muhammed İkbal