Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
En zayıf, en aptal hayvan en iyi beslenir -meyve kurtları ve balıklar gibi.
En âciz, en nâzik mahlûk, en iyi rızkı o yer -çocuklar ve yavrular gibi.
Bediüzzaman
Ey nefis! İşte sana iki yol.
Ey nefsim! Eğer hayat-ı dünyeviyeyi gâye-i maksad yapsan ve ona dâim çalışsan, en ednâ bir serçe kuşunun bir neferi hükmünde olursun. Eğer hayat-ı uhreviyeyi gâye-i maksad yapsan ve şu hayatı dahi ona vesîle ve mezraa etsen ve ona göre çalışsan, o vakit hayvanâtın büyük bir kumandanı hükmünde ve şu dünyada Cenâb-ı Hakkın nazlı ve niyazdar bir abdi, mükerrem ve muhterem bir misafiri olursun.
İşte sana iki yol. İstediğini intihab edebilirsin. Hidâyet ve tevfîkı Erhamü'r-Râhimînden iste.
Lügatçe;
mezraa: Tarla, fidanlık-hayvanât: Bütün canlılar-abd: Kul-mükerrem: Hürmet ve tazim olunan. İkrâm olunmuş-tevfîk: Allah`ın yardımı, başarılı kılması.
Sahabelerin dünyası
Suâl: Diyorlar ki: 'Ehl-i velâyet ve ashâb-ı kemâlât, dünyayı terk etmişler. Hattâ hadîste var ki, 'Dünya muhabbeti bütün hatâların başıdır.' Halbuki, Sahabeler dünyaya pekçok girmişler. Terk-i dünya değil, belki bir kısım Sahabe, o zamanın ehl-i medeniyetinden daha ileri gitmişler. Nasıl oluyor ki, böyle Sahabelerin en ednâsına, en büyük bir velî kadar kıymeti var, diyorsunuz? '
Elcevap: Otuz İkinci Sözün İkinci ve Üçüncü Mevkıflarında gayet katî ispat edilmiştir ki, dünyanın âhirete bakan yüzüyle, esmâ-i İlâhiyeye mukabil olan yüzünü sevmek, sebeb-i noksaniyet değil, belki medâr-ı kemâldir ve o iki yüzde, ne kadar ileri gitse, daha ziyâde ibâdet ve mârifetullâhta ileri gider. Sahabelerin dünyası ise, işte o iki yüzdedir. Dünyayı âhiret mezraası görüp, ekip biçmişler. Mevcudâtı, esmâ-i İlâhiyenin aynası görüp, müştâkâne temâşâ edip bakmışlar. Fenâ-i dünya ise, fânî yüzüdür ki, insanın hevesâtına bakar.
Lügatçe;
ashâb-ı kemâlât: Kâmil insanlar, mükemmel ve fazilet sahibi insanlar-ednâ: en küçük, en aşağı-medâr-ı kemâl: Olgunluk vesilesi-mârifetullâh: Allah`ı bilme; isim ve sıfatlarıyla tanıma, yaratıkları ve Kur`ânî hakîkatleri tefekkür ve tahsil ile veya Allah`ın ihsanı ile kalbî inkişaf ve basîrete sahip olmak-Fenâ-i dünya: Dünyanın fâni, geçici olan yönü-hevesât: Nefisten gelen gelip geçici istekler, arzular.