Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
'Hayır; arzuladığımız neticenin gerçekleşmesi değildir.
Doğruyu yaptığımız zaman hâsıl olan her netice hayır'dır.'
İmam Rabbanî
Dünyayı ve ondaki mahlûkatı
mânâ-i harfiyle sev, mânâ-i ismiyle sevme;
'Ne kadar güzel yapılmış' de, 'Ne kadar güzeldir' deme.
Ve kalbin bâtınına başka muhabbetlerin girmesine meydan verme.
Çünkü, bâtın-ı kalb âyine-i Sameddir ve Ona mahsustur.
(Allah'ım, bize sevgini ve bizi Sana yaklaştıracak şeylerin sevgisini nasip eyle) de.
Bediüzzaman
Bu asrın materyalist anlayışı, velayeti dünyevî makam zannediyor
Nefs-i emmaresi ölen zatlarda mücahede nasıl devam eder?
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
(Birbirinizi enâniyetle veya sadâkatsızlıkla ittiham etmemek için, bir hakîkatı beyân etmek ihtâr edildi.)
Ben bir zaman, enâniyetini bırakmış ve nefs-i emmâresi kalmamış büyük evliyâdan şiddetli bir sûrette nefs-i emmâreden şikâyet ettiğini gördüm. Hayrette kaldım. Sonra kat’i bildim ki, âhir ömre kadar mücâhede-i nefsiyenin sevabdar devamı için nefs-i emmârenin ölmesi üzerine, onun cihâzâtı damarlara ve hissiyâta devredilir, mücâhede devam eder. İşte o büyük evliyâlar, bu ikinci düşmandan ve nefsin vârisinden şîkâyet ederler.
Hem ma’nevî kıymet ve makam ve meziyet, bu dünyaya bakmıyor ki, kendini ihsas etsin. Hattâ en büyük makamda bulunanlardan ba’zı zâtlara verilen büyük bir ihsân-ı İlâhîyi hissetmediklerinden, kendilerini herkesten ziyâde biçâre ve müflis telâkki etmeleri gösteriyor ki; avâmın nazarında medâr-ı kemâlât zannedilen keşif ve kerâmet ve ezvak ve envar, o ma’nevî kıymet ve makamlara medâr ve mehenk olamaz. Sahâbelerin bir saati, başka velilerin bir gün, belki bir çillesi kadar kıymetli olduğu halde; keşif ve ma’nevî hârikulâde hâlâta evliyâ gibi mazhariyetleri her sahabede olmaması, bu hakîkatı isbat ediyor.
İşte kardeşlerim! Dikkat ediniz; sizin nefs-i emmâreniz, kıyâs-ı binnefs cihetinde, su-i zan noktasında sizleri aldatmasın; Risâle-i Nur terbiye etmiyor diye şüphelendirmesin.
Lügatçe;
enâniyet: İnsanın sadece kendine güvenmesi, benlik, gurur-nefs-i emmâre: Kötülüğü teşvik eden, emreden nefis-mücâhede-i nefsiye: Nefisle savaşmak-damar: istidâd. Hûy, tabiat-hissiyât: Duygular, hisler-ihsas: hissettirme-ihsân-ı İlâhî: Allah`tan gelen iyilikler, bağışlar-avâm: Sıradan halk tabakası-medâr-ı kemâlât: mükemmellik sebebi-mehenk: Ölçüt, miyar-çille: Eziyet, sıkıntı; tasavvufta, dervişlerin kapalı bir yere çekilerek ibâdetle geçirdikleri kırk gün-kıyâs-ı binnefs: Kendi nefsini ölçü tutarak yapılan kıyas-su-i zan: Bir kimse hakkında kötü düşünceye sahip olma.