Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'i üsteğmenlik zamanlarından bildiğini söyledi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen İkinci Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında sanık emekli Orgeneral Ahmet Hurşit Tolon, '1970 yılında üsteğmenliğim sırasında ben Erzincan Refahiye'de görevliyken Doğu Perinçek aranıyordu. Neden arandığını bilmiyorum ama bana da yolda kontrol görevi verilmişti. O zaman sadece ismini biliyordum. Perinçek'i şahsen 2008'deki Milli Egemenlik Hareketi toplantısında tanıdım.' diye konuştu. Başkan Özese, 'Yani Doğu Perinçek'in adını evraktan biliyorsunuz, öyle mi? ' diye sordu. Tolon bu soruya 'Evet' cevabını verdi.
Öyle ısrarla CHP'nin üzerine gitmeye... Bir şeyleri onaylatmaya çalışmaya gerek yok...
Dersim'e... Sonuncusu 1938'de olmak üzere... 1907'den itibaren 10'un üzerinde harekât düzenlenmiş... İsyan 30 sene sonunda çok kanlı bir biçimde bastırılmıştır...
Asiler öldürülürken... Günahsız halk da katledilmiştir.
İşte bu katledilen halkın içinde Kemal Kılıçdaroğlu'nun da yakınları var.
Kılıçdaroğlu, bulduğu her fırsatta Dersim olaylarını araştırmış, soruşturmuş. Devlet kademelerinde yükselirken, bunu bir avantaj olarak da kullanmış. Ve sonuçta pek çok bilgi ve belgeye ulaşmış.
Bunu da saklamıyor, 'Ben o bütün bilgileri, bendeki dokümanları araştırma yapan güvendiğim bir arkadaşıma devrettim, artık onlar yazarsa yazarlar diye.'
Kılıçdaroğlu bu işe o kadar abanmış ki... Tarihçi Cemal Kutay aracılığıyla 1938 yılının başbakanı Celal Bayar'dan randevu bile almış. Fakat randevu günü Bayar rahatsızlanmış, görüşememişler. Sonra da ölmüş.
Kılıçdaroğlu yıllar sonra Faruk Bildirici'ye 'O görüşme olsaydı belki çok şey öğrenecektim' diyecektir.
Fare gibi zehirlendiler!
Yine... Bir yeminli müşavir arkadaşı İhsan Sabri Çağlayangil ile görüşmesini sağlar. Randevuyu Cavit Çağlar alır. Çağlayangil'i Yalova'daki evinde ziyaret eder. Görüşmeyi teybe kaydeder.
Çağlayangil, isyanın liderlerinden Seyit Rıza'nın idamında bulunmuş bir devlet adamıdır. Sonrasında, Dışişleri Bakanlığı'na, Cumhurbaşkanı Vekilliği'ne kadar yükselmiştir. Kılıçdaroğlu'na o günleri şöyle anlatır:
'Mağaralara kaçtılar. Ordu zehirli gaz kullandı. Bunları fare gibi zehirledi. 7'den 70'e Dersim Kürtleri'ni kestiler. Kanlı bir harekât oldu. Dersim davası da bitti. Hükümet otoritesi de Dersim'e girdi.'
Görüşmenin kaydı internette var. Merak eden, tek tıkla tamamını dinleyebilir.
Bugün konuşmuyor ama Kılıçdaroğlu, Dersim'le ilgili kanaatini Faruk Bildirici'ye şöyle açıklar:
'Çok ciddi bir orantısız güç kullanılan bir hareket var. O hareket içinde kadınların da yaşlıların da çocukların da öldürüldüğü bir olaydı. Son derece dramatik bir olay.'
Atatürk neresindeydi?
Tam göbeğindeydi.
Osman Pamukoğlu anlatıyor:
'Atatürk diyemiyorlar. Hiç uzatmaya gerek yok. Dersim birkaç kere ayaklanma teşebbüsünde bulundu. Atatürk sağdı. Her şeyi yaptıran Atatürk'tür. Trabzon'da Atatürk'ün kaldığı bir ev var. O evde Dersim harekâtını bizzat yönetiyor. Harita var, kırmızı kuvvetlerle mavi kuvvetleri bizzat eliyle çizmiş, şekil vermiştir. Harita halen o evdedir. İsyanları devletler nasıl bastırdıysa, Atatürk de öyle bastırdı.'
Harekâtı, Başbakan İsmet İnönü ile Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak bizzat yönetiyordu. İnönü azledildikten sonra görevi Celal Bayar devraldı.
İsyan bastırıldıktan sonra... 1 Kasım 1938'de Meclis açılır... Atatürk hastadır... Ama hazırladığı konuşmayı Başbakan Celal Bayar'a okutur:
'Tunceli'ndeki toplu şekavet hadiseleri muayyen bir program dâhilindeki çalışmaların neticesi olarak kısa bir zamanda bertaraf edilmiş o mıntıkada bu gibi vakalar bir daha tekerrür etmemek üzere tarihe devrolunmuştur.' (Bravo ve alkış sesleri)
Bugün... Dersim'i yeniden ısıtanlar diyorlar ki, İstanbul'daki Sabiha Gökçen Havalimanı'nın adı değişsin.
Niye?
Çünkü, Sabiha Gökçen Dersim'i bombalayan pilotlardan biriydi.
Eh yani.