MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 18.11.2011 00:04
Konu: Yn: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Değerli Dostlar,
İstanbul Ticaret odası burs başvurularını kabul etmeye başladı, ekte formlarını gönderdiğim müraccat formlarından da görüleceği üzere sadece İstabulda yerleşik ve isimleri belirtilen Fakülte, Yüksek Okul ve Üniversite öğrencilerine burs verilecektir.

Liste haricindekilere ve istanbul dışındakilere kesinlikle verilemediğini bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum.
Baş vurular bizzat Eminönündeki (Kadıköy-Üsküdar Vapur iskeleleri Karşındaki) İstanbul Ticaret Odasına yapılmalıdır.
Son müracaat tarihi 30.11.2011 Günüdür ve bu tarihten sonra başvurular kabul edilmeyecektir.
Burs ihtiyacı olan öğrencilere ulaştırmanızı rica ederim.

Burs Verilen Yüksek Öğrenim Okulları:(Lisans Bursları)
İstabul Ticaret Odasının çalışma alanı içinde bulunan
Devlet üniversitelerinin:
İktisat, İşletme, İktisadi ve İdari Bilimler, Endüstri ve İşletme Mühendisliği, Siyasal Bilimler Fakülteleri ile dört yıllık Bankacılık ve Sigortacılık Yüksek Okulu’nda öğrenim gören yükseköğrenim(lisans) öğrencileri.
Vakıf üniversitelerinin:
İktisat, İşletme, İktisadi ve İdari Bilimler, Endüstri ve İşletme Mühendisliği, Siyasal Bilimler Fakülteleri ile dört yıllık Bankacılık ve Sigortacılık Yüksek Okulu’na ÖSYM tarafından %100 burslu olarak yerleştirilen yükseköğrenim(lisans) öğrencileri ile vakıf üniversitelerinde yukarıda belirtilen fakültelerde %100 şehit bursu ile eğitim ve öğrenim gören öğrencilere verilir.

Yüksek lisans (master) bursları ve burs ödülleri:

Devlet üniversitelerinin İktisat, İşletme, İktisadi ve İdari Bilimler, Endüstri ve İşletme Mühendisliği, Siyasal Bilimler Fakülteleri ile dört yıllık Bankacılık ve Sigortacılık Yüksek Okulu’nda öğrenim gören yüksek lisans (master) öğrencilerine verilir.

Doktora bursları ve burs ödülleri:

Türkiye içinde ve/veya yurtdışında bulunan yükseköğrenim kurumlarında öğrenim gören doktora öğrencilerine verilir.


Selamlarımla / İbrahim Ceylan

0216 471 28 88
0532 612 06 02

[email protected]
mailto:[email protected]
www.gonulluler.info

Cenab-ı hak herşeye sonsuz yakın, herşey Ondan sonsuz uzaktır
'Yetmiş bin perde arkasında Cenâb-ı Hakkı görmüş' tabiri, bu'diyet-i mekânı ifade ediyor. Halbuki, Vâcibü'l-Vücud mekândan münezzehtir, herşeye herşeyden daha yakındır. Bu ne demektir?

Elcevap: Otuz Birinci Sözde mufassalan, bürhanlarla o hakikat beyan edilmiştir. Burada yalnız şu kadar deriz ki:

Cenâb-ı Hak bize gayet karibdir; biz Ondan gayet derecede uzağız. Nasıl ki, güneş, elimizdeki ayna vasıtasıyla bize gayet yakındır ve yerde herbir şeffaf şey, kendine bir nevi arş ve bir çeşit menzil olur. Eğer güneşin şuuru olsaydı, bizimle aynamız vasıtasıyla muhabere ederdi. Fakat biz ondan dört bin sene uzağız. Bilâ teşbih velâ temsil, Şems-i Ezelî, herşeye herşeyden daha yakındır. Çünkü Vâcibü'l-Vücuddur, mekândan münezzehtir. Hiçbir şey Ona perde olamaz. Fakat herşey nihayet derecede Ondan uzaktır.

İşte, Miracın uzun mesafesiyle,


('Biz ona şahdamarından daha yakınız.' Kaf Sûresi: 50:16.)
'in ifade ettiği mesafesizliğin sırrıyla, hem Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın gitmesinde, çok mesafeyi tayyederek gitmesi ve ân-ı vahidde yerine gelmesi sırrı bundan ileri geliyor. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın miracı, onun seyr ü sülûküdür, onun ünvan-ı velâyetidir.

Ehl-i velâyet, nasıl ki seyr ü sülûk-i ruhanî ile, kırk günden tâ kırk seneye kadar bir terakki ile, derecât-ı imaniyenin hakkalyakin derecesine çıkıyor. Öyle de, bütün evliyanın sultanı olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, değil yalnız kalbi ve ruhuyla, belki hem cismiyle, hem havassıyla, hem letâifiyle, kırk seneye mukabil kırk dakikada, velâyetinin keramet-i kübrâsı olan Miracı ile bir cadde-i kübrâ açarak hakaik-i imaniyenin en yüksek mertebelerine gitmiş, Mirac merdiveniyle Arşa çıkmış, Kab-ı Kavseyn makamında, hakaik-i imaniyenin en büyüğü olan iman-ı billâh ve iman-ı bil'âhireti aynelyakin, gözüyle müşahede etmiş, Cennete girmiş, saadet-i ebediyeyi görmüş, o Miracın kapısıyla açtığı cadde-i kübrâyı açık bırakmış. Bütün evliya-yı ümmeti seyr ü sülûk ile, derecelerine göre, ruhanî ve kalbî bir tarzda o Miracın gölgesi içinde gidiyorlar.

Lügatçe;
bu'diyet-i mekân: Mekânın uzaklığı-Vâcibü'l-Vücud: Varlığı zarurî ve şart olan, varlığı gerekli olan ve yokluğu düşünülemeyen, varlığı zâtî, ezelî, ebedî olan; varlığı, vücud tabakalarının en sağlamı, en kuvvvetlisi, en esaslısı ve en mükemmeli olan-karib: Yakın-muhabere: Haberleşme-Şems-i Ezelî: Zaman ve mekanla sınırlı olmayıp, bütün zamanları ve mekanları isimleriyle aydınlatan Cenab-ı Hak-tayy: Sarmak, dürmek, atlamak-ân-ı vahid: Bir an-seyr ü sülûk: Bir terbiye yoluna girip devam etme-hakkalyakin: Mârifet mertebesinin en yükseği; en kesin bir surette gerçeği görüp yaşamak hâli; ateşin yakıcı olduğunu bütün hislerimizle yakından duyup yaşadığımız gibi-havass: Duygular, hisler-letâif: Mânevî duygular, güzel, hoş ve ruhla ilgili hisler-keramet-i kübrâ: Mi`rac-ı Muhammedi (a.s.m.) için kullanılan 'en büyük kerâmet' tâbiri-Kab-ı Kavseyn: İki yay mesâfesi. Hz. Muhammed`in (a.s.m.) Mirac`a çıkışıyla vardığı son nokta. Bütün yaratılanları arkasına alıp Yaradanla müşerref ve muhatap olduğu makam-iman-ı billâh: Allah`a iman-iman-ı bil'âhiret: Âhirete iman-aynelyakin: Göz ile görür derecede kesin olarak bilme veya bu derecede inanma.