MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 15.11.2011 00:37
Konu: Yn: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Kardeşlerim ve ders arkadaşlarım;
benim hatamı gördüğünüz vakit serbestçe bana söyleseniz mesrûr olacağım.
Hatta başıma dahi vursanız, Allah razı olsun diyeceğim.
Hakkın hatırını muhafaza için, başka hatırlara bakılmaz.
Bediüzzaman

Hanımlar, hizmette çok büyük fedakârlık göstermişlerdir

Risale-i Nur'un el yazısıyla neşri senelerinde, evlerinden yedi sekiz sene çıkmadan Risale-i Nur'u yazıp neşredenler olmuştur. O zamanlar, Isparta havalisinde, erkek, kadın, genç ve ihtiyarlardan binlerce Nur Talebesi, hatta Nur dershanesi olan Sav köyü bin kalemle, senelerce Nur risalelerini yazıp çoğaltıyorlardı. Risale-i Nur, telifinden yirmi sene sonra teksir makinesi ile neşredilmiş ve otuz beş sene sonra da matbaalarda basılmaya başlanmıştır. İnşaallah, bir zaman gelecek, Risale-i Nur külliyatı altınla yazılacak ve radyo diliyle muhtelif lisanlarda okunacak ve zemin yüzünü geniş bir dershane-i Nuriyeye çevirecektir. (Bugün televizyonlarda ve internette okunuyor Elhamdülillâh. Şefkat))
Risale-i Nur'un neşrinde, mübarek hanımlar da ehemmiyetli fedakarlıklara mazhar olmuşlardır. Hatta, Hazret-i Üstada gelip, 'Üstadım! Ben, efendimin göreceği dünyevî işleri de yapmaya çalışacağım; o senindir, Risale-i Nur'undur' diyen ve erkeklerinin Risale-i Nur hizmetinde çalışmalarına daha fazla imkanlar veren kahraman hanımlar görülmüştür. Risale-i Nur'u yazan efendilerine geceleri lamba tutarak, onların din, îman hizmetlerine canla başla iştirak etmişlerdir. Risale-i Nur'u hanımlar, kızlar elleriyle yazmışlar, göz nurları dökmüşler, mübarek katibeler olarak îmana hizmet etmişlerdir. Hatta öyle Nur Talebesi hanımlar vardır ki, kendilerini son nefeste îman nûruyla hüsn-ü hatimeye nail edecek Nur risalelerini hararetle okumuşlar ve diğer din kardeşleri olan hanımlara da okuyup tanıtmışlar; Nurları hanımlar içinde neşrederek, çok hanımların Kur'an ve îman nurlarıyla nurlanmalarına vesîle olup kahramanca hizmette bulunmuşlardır. Risale-i Nur'u okuyup okutmakla îman mertebelerinde terakkî edip adeta birer mürşid mertebesine yükselmişlerdir. Hanımlar, sırf Allah rızasını tahsil için, safvet ve ihlasla, Risale-i Nur'daki parlak ve çok feyizli Kur'an nurlarına bağlanmış ve kalblerinde sönmez bir muhabbet ve sevgi besleyerek dünya ve ahirette bahtiyar olacak bir vaziyete kavuşmuşlardır. Risale-i Nur'un kıymet ve büyüklüğü, temiz kalblerine o kadar yerleşmiş ki, onu beraberce okuyup dinledikçe, içleri nurlarla, feyizlerle dolup taşmış, nûranî göz yaşları dökerek cûş u hurûşa gelmişlerdir.
Ne bahtiyardır o hanımlar ki, Risale-i Nur'un bu mukaddes îmanî hizmetinde çalıştıkları için, onlar daima hayırla yad edilecek, ahiretlerine nurlar gönderilecek, kabirleri Cennet-misal pürnur olacak ve ahirette de en yüksek mertebelere ulaşacaklardır, inşaallah. En başta Bediüzzaman Hazretlerinin dualarına dahil olmakla beraber, Nur Talebeleri mabeynindeki şirket-i maneviye sırrıyla defter-i hasenatlarına hayırlar kaydedilmektedir. Risale-i Nur'a samîmi alâkaları, o fedakâr hanımları, milyonlarca Nur Talebelerinin dualarına nail etmektedir. Risale-i Nur'ları okuyup okutmakla büyük manevî kazançlara, yüksek derecelere erişmektedirler. İnşaallah, ekserî hanımların böyle olmasını, rahmet-i İlahîden kuvvetle îtikad ve ümit ve niyaz ediyoruz.
(Tarihçe-i Hayat)

Dâvâsını tasdik ettirmek için, ara sıra mucizeler gösterirdi
Eğer denilirse: Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm madem Habib-i Rabbü'l-Âlemîndir. Hem elindeki hak ve lisanındaki hakikattir. Ve ordusundaki askerlerin bir kısmı melâikedir. Ve bir avuç su ile bir orduyu sular. Ve dört avuç buğday ve bir oğlağın etiyle bin adamı doyuracak bir ziyafet verir. Ve küffar ordusunun gözlerine bir avuç toprak atmakla, o bir avuç topraktan her küffârın gözüne bir avuç toprak girmesiyle onları kaçırır. Ve daha bunun gibi bin mu'cizât sahibi olan bir kumandan-ı Rabbânî, nasıl oluyor da Uhud'un nihayetinde ve Huneyn'in bidâyetinde mağlûp oluyor?

Elcevap: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, nev-i beşere muktedâ ve imam ve rehber olarak gönderilmiştir. Tâ ki, o nev-i insanî, hayat-ı içtimaiye ve şahsiyedeki düsturları ondan öğrensin ve Hakîm-i Zülkemâlin kavânin-i meşietine itaate alışsınlar ve desâtir-i hikmetine tevfik-i hareket etsinler. Eğer Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm hayat-ı içtimaiye ve şahsiyesinde daima harikulâdelere ve mucizelere istinad etseydi, o vakit imam-ı mutlak ve rehber-i ekber olamazdı.

İşte bu sır içindir ki, yalnız dâvâsını tasdik ettirmek için, ara sıra, indelhâce, münkirlerin inkârını kırmak için mucizeler gösterirdi. Sair vakitlerde nasıl ki herkesten ziyade evâmir-i İlâhiyeye itaat etmiştir; öyle de, hikmet-i Rabbâniye ile ve meşiet-i Sübhâniye ile tesis edilen âdetullah kavâninine herkesten ziyade mürâat ve itaat ederdi. Düşmana karşı zırh giyerdi, 'Sipere giriniz' emrederdi. Yara alırdı, zahmet çekerdi. Tâ, tamamıyla hikmet-i İlâhiye kanununa ve kâinattaki şeriat-ı fıtriye-i kübrâya mürâat ve itaati göstersin.

Lügatçe;
Habib-i Rabbü'l-Âlemîn: alemlerin Rabbi olan Allah'ın en çok sevdiği mahluku-nev-i beşer: insan nevi-muktedâ: Kendisine uyulan, imâm-hayat-ı içtimaiye ve şahsiye: Sosyal ve şahsî hayat.-kavânin-i meşiet: Cenâb-ı Hakkın irâde ve hikmetinden çıkan kanunlar-desâtir-i hikmet: Allah`ın kusursuz ve noksansız hikmet prensipleri, düsturları-tevfik-i hareket: Bir şeyin olmasına ve bir nizamın icablarına uygun düşen hareket-evâmir-i İlâhiye: Allah`ın emirleri-mürâat: Uymak, tatbik etmek, uyum-şeriat-ı fıtriye-i kübrâ: Allah`ın tabiata koyduğu büyük kanun. Büyük yaratılış kanunu.