MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 15.10.2011 21:40
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Dünya Müslümanlarının çektiklerine dur demek için tek çare ve 'açılım'

İTTİHAD-I İSLÂM (İSLÂM BİRLİĞİ)

İslâm Birliğinin gerçekleşmesi için bazı şartlar vardır. Risale-i Nur Külliyatının bir çok yerlerindeki izahlardan bir kısmı şöyledir:
a) İslâm Birliğinin gerçekleşmesi için bi­rinci şart:
İslâm Milliyetini esas almaktır.
Bediüzzaman Hazretleri der ki:
“Hakikî milliyetimizin esası, ruhu ise İslâmiyet'tir. Ve hilafet-i Osmaniye ve Türk Ordusunun o milliyete bayraktarlığı itibariyle, o İslâmiyet milliyetinin sa­defi ve kal'ası hükmünde Arab ve Türk hakikî iki kardeş, o kal'a-i kudsi­yenin nöbettarlarıdırlar.” (Hutbe-i Şamiye sh: 54)
b) İttihad-ı İslâm’ın tahakkuku için gerekli şart­lardan ikincisi:
Hakiki ve faziletli Şûrâ-yı Şer’î’dir.
İslâm âlemindeki hakiki alimler ve mürşidlerin be­raberliğinde yapılacak Şeriata uygun meşveret, merci olur. İttihad-ı İslâmın faaliyet ve teşekkülünün kaidele­rini tesbit eder. Kur’an kanunları etrafında birleşen İslâm devletleri, İslâm Cumhuriyetler Birliğini meydana getirirler.
Bediüzzaman Said Nursi Hezretleri Şûrâ'nın lü­zu­munu belirtirken şöyle der:
“Müslümanların hayat-ı içtima­iye-i İslâmiyedeki sa­adetlerinin anahtarı, meşve­ret‑ i şer’iyedir.
و َ أ َ م ْ ر ُ ه ُ م ْ ش ُ و ر َ ى ب َ ي ْ ن َ ه ُ م ْ
(*) âyet-i kerimesi, şûrâyı esas olarak em­rediyor…
En bü­yük kıt’a olan Asya’nın en geri kalmasının bir se­bebi, o şûrâ-yı hakikiyeyi yapmamasıdır.” (Hutbe-i Şamiye sh: 60) * Şûrâ Sûresi, 42: 38.
c) İttihad-ı İslâm’ın tahakkuku için gerekli şart­lardan üçüncüsü ise şudur ki:
Dinî cemaatler ve din hizmeti yapan meslekler dinde zaruret ve esasat deni­len Kur’an ve Sünnetteki açık hükümlerde bağlayıcı davranmalı tefer­ruat me­selelerde münakaşa çıkarmamalıdır.
Üstad Hazretleri bu hakikatı şöyle ifade eder:
“S – Âlem-i İslâmdaki ihtilâfı tâdil edecek çare nedir?
C – Evvelâ: Müttefekun aleyh olan makasıd-ı âli­yeye nazar etmektir.
Çünkü;
● Allah’ımız bir,
● Pey­gamberimiz bir,
● Kur’ân’ımız bir…
● Zaruriyat-ı dini­yede umu­mumuz mütte­fik…
Zaruriyat-ı diniye­den başka olan teferruat veya tarz-ı telâkki veya tarik-i tefehhümdeki tefavüt, bu ittihad ve vahdeti sarsamaz, râcih de gelemez.
El-hubbu fillah düs­tur tutulsa, aşk-ı hakikat ha­rekâtımızda hâkim ol­sa—ki zaman dahi pek çok yardım ediyor—o ihti­lâfat sahih bir mecrâya sevk edilebilir.” (Sünuhat Tuluat İşarat sh: 83)
Bir başka ifadede de şöyle der:
“Muhabbet-i din saikasıyla teşekkül eden ce­maat­lerin iki şartla umumunu tebrik ve onlarla ittihad ederiz.
Birinci şart: Hürriyet-i şer’iyeyi ve âsâyişi muha­faza etmektir.
İkinci şart: Muhabbet üzerinde hareket etmek, başka cemi­yete leke sürmekle kendisine kıymet vermeye çalışma­mak; birinde hatâ bulunsa, müf­ti‑ i ümmet olan cemiyet-i ule­mâya havale etmek­tir…
Ey dinî cemiyetler! Maksadımız, dinî cemaatlar mak­satta ittihad etmelidirler. Mesalikte ve meş­replerde ittihad mümkün olmadığı gibi, caiz de değildir. Zira taklit yo­lunu açar ve “Neme lâzım, başkası düşünsün” sözünü de söylettirir.” (Hutbe-i Şamiye sh: 98)