MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 28.09.2011 23:43
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Türkiye 10 yılda yüzde 53.9 büyüdü!

Türkiye ekonomisi, geçen 10 yılda reel olarak, yani enflasyondan arındırılmış şekilde yüzde 53.9 büyüdü. Türkiye'nin GSYİH'si ise tarihinde ilk kez 1.3 trilyon liraya ulaştı


Türkiye ekonomisi, 2001-2010 yılları arasında geçen 10 yılda reel olarak, yani enflasyondan arındırılmış şekilde yüzde 53.9 büyüdü. İTO Müşaviri Dr. Nevzat Eren'in hesaplamalarına göre, 2001 yılında ülke 100 birim üretim yapıyorsa, bugün 154 birim üretiyor. Bunu şöyle de anlatabiliriz: Bir işletmenin 10 yıl önce 10 tane fabrikası varsa, şimdi 16 tane fabrikası var. Türkiye'nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYİH) tarihinde ilk kez 1.3 trilyon liraya ulaştı.

AB'NİN KAMU BORCU ARTARKEN

2011'de AB'nin brüt kamu borcunun GSYİH'ye oram yüzde 61 iken, 2010'da yüzde 80'e yükseldi. Türkiye'nin kamu borç oranı 2001'de yüzde 78 iken, 2011'de yüzde 42'ye düştü. AB, borç yükü nedeniyle maliye politikalarında gerekli esnekliği sağlayamadı. Türkiye ise gerekli gördüğünde mali genişlemeye gidebilecek sağlam ve esnek bir kamu maliyesinin avantajım yaşadı. Üstelik bu oranlar 2011'de AB için daha kötüye, Türkiye içinse daha da iyiye gidecek.

İTALYA'YI 77'YE KATLADIK

Milli gelirleri Türkiye'den çok daha yüksek ama 10 yıllık büyümede Fransa'yı 5'e, Almanya'yı 7'ye, italya'yı ise tam 77'ye katladık. Avrupa dört yıldır krizde. Japonya ve ABD'de de işler parlak değil. Türkiye ise 2009'un ilk yarısında global krizden etkilendi, ancak çıkışı da çok hızlı oldu. Dahası, Türkiye'nin 2011'deki 'çift haneli' büyüme performansıyla gelişmiş ülke ekonomileri arasındaki fark daha da küçülecek.

İstanbul Ticaret Gazetesi

Şükür....
Ne zaman kaybettik seni biz? ..Ve ne zaman bu kadar sitemkâr, bu kadar hoşnutsuz olduk..
Yediğimizin içtiğimizin, gördüğümüzün, gezdiğimizin, işittiğimizin, hissettiğimizin, tattığımızın, tuttuğumuzun,
en mühimi,
aklımızın
ve sağlığımızın,
şükrünü ne zaman kaybettik biz? ..

Biz şükrü kaybettik, stresle sardık bedenimizi..
Sinir sistemine yüklendik farkında olmadan..
ve ince ince ağlarla tüm vücudu kaplayan sinirler, organları ve hatta zihinleri hasta etti, geri dönüşümsüz hasarlar verdi..
Cilt ile sinir sistemi aynı kökenden yaratılmıştı, ciltten çıktı hastalıkların kimileri..
Evet, sinirdi, stresti, mutsuzluktu, hoşnutsuzluktu, karamsarlıktı, tatminsizlikti
ve şükürsüzlüktü hep şikayetlerimiz..
Dilimizden eksik etmediğimiz..

Ne ki, şikayetin ucu nereye gidiyordu, bilmediğimiz..
Şükrü bulsak yeniden, gelir mi mutluluğumuz, huzurumuz, kanaatkarlığımız, ruh ve beden sağlığımız? ? ..

Neydi isteyip de alamadıklarımız? ?
Daha iyi bir ev mi, araba mı, giysiler mi, yiyecekler mi, turlar geziler mi? ..
Başarı mı, övgü mü, itibar mı, kibir mi? ..
Uğruna mesailerimizi, emeklerimizi, zihnimizi harcadıklarımız? ..
Neydi sahi
'aradığımız'..

Aradığımız, aslında kaybettiğimiz 'şükrümüz'dü..
Başka hiçbir şeyle dolmazdı içimizdeki boşluk ve hoşnutsuzluk..

Ama şükür yoktu ortalıkta,
ve içlerimiz
bomboştu..

Hayatlarımız, bir ucundan delinmiş çuvaldaki tanelerin boşalması gibi boşalıyordu..Boş bir çuvala dönüyordu..

Püff dese rüzgar; düşecek, yıkılacak bir çuval..

İman zedeleniyordu, hayat boşa sarf olunuyordu..

Her yerde bir kayıp esintisi, esip duruyordu...

Ama yaşlı bir teyze buldu onu..
Ekmek bulamadığı günlerde, onunla doydu..
Ölmekten değil, ölmemekten korktu..
Açlığa ve hastalığa sabretti..
İşte, tüm mesailerini dünyalık emeller, hırs ve ihtiyaçlar için sarf etmemişti,
çuvalında bir tanecik buğday yoktu belki..
Ama hepimizden büyük bir serveti vardı..

Şükür..

O şükür dedikçe ışıldadı gözleri...
O şükür dedikçe utandım gözlerimden..

Şükür.. dedim..
Neredeydi? ..