Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Aziz Cemaat!
Yüce Allah (c.c) , insanı iyiye ve kötüye, hayra ve şerre meyilli yaratmıştır. Günahsız doğan insan, âkıl bâliğ olduktan sonra sevap işleyebileceği gibi günah da işleyebilmektedir. Peygamberimiz (s.a.v) ’in, buyurduğu gibi “…Günah işleyenlerin en hayırlısı tövbe edenlerdir.” Bu itibarla mümin, hata ettiği zaman hatasından dönüp, tövbe etmekle mükelleftir. Hz. Âdem’le başlayan tövbe aynı zamanda bir arınmadır, kulluğun bir göstergesidir.
Mümin, bir an önce işlediği günahtan tövbe etmeli, bunun için özel zaman ve mekân aramamalıdır. Rabbimiz hatasını anlayıp pişman olan kullarından “tövbe-i nasûh”, yani samimi ve günaha bir daha dönmemek üzere tövbe etmesini istemektedir. Yapılması gereken; tövbeden önce pişmanlık duymak, günahı terk etmek ve bir daha yapmamaya azmetmektir. Eğer söz konusu günah, kul hakkına taallûk ediyorsa, hak sahibiyle helâlleşmek gerekir. Bundan sonra işlediği günahların affı için insan, Rabbine yönelmeli ve af dilemelidir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Kim bir kötülük yapar, yahut kendine kötülük eder de sonra Allah’tan mağfiret dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve esirgeyici bulacaktır.”
Muhterem Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz kendisine yönelen her kulunun, tövbesini kabul edeceğini bildiriyor. Ancak, tövbeyi son nefese kadar geciktirmek doğru değildir. Bir âyette “Günahları yapıp yapıp da her birine ölüm gelince, «İşte ben, şimdi tevbe ettim.» diyenlerin ve kafir olarak ölenlerin pişmanlığı fayda etmez. İşte onlara, çok acı bir azap hazırlamışızdır” buyrularak tövbenin bir an evvel yapılmasına dikkat çekilmiştir.
Müslüman günah işlediğinde hemen Hakk’ın engin rahmetine sığınmalıdır. Nitekim Allah Teâlâ, affa hak kazanan müminlerin vasıflarını şöyle beyan ediyor: “Onlar bir günah işledikleri veya kendilerine kötülük ettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki? Arıca onlar, yaptıkları günahlarda bile bile ısrar etmezler.”
Tövbe kapısın açık olması, Rabbimizin bir lütfudur. İşlediğimiz günahların üzerimizde oluşturduğu maddi-mânevi ve ruhsal darlıktan, sıkıntılardan kurtulmanın en güvenli yoludur.
Aziz Kardeşlerim!
günahı nefsinden söküp atmak, Allah’ın rahmetine, lütuf ve ihsanlarına kavuşmak için bir vesiledir. Ayet-i Kerime’de, “Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O’na tövbe edin ki, o sizi belirlenmiş bir vakte kadar dünya nimetlerinden faydalandırsın, iyi işler yapan herkese de yaptığının karşılığını versin” buyrulur. Peygamber Efendimiz de ümmetini her fırsatta tövbeye çağırmış ve “Ey insanlar! Allah’a tövbe ve istiğfar ediniz. Ben günde yüz defa tövbe ediyorum” buyurmuştur. Elbette bu ifade Resûl-i Ekrem’in çok günah işlediğini değil, tövbenin ne kadar gerekli olduğunu gösterir.
Hutbeme tövbenin önemini ifade eden bir hadis-i şerifle son vermek istiyorum: “Kulun tövbesinden dolayı Yüce Allah’ın memnuniyeti, sizden birinin ıssız çölde devesini kaybedip tekrar bulduğu zamanki sevincinden daha fazladır.”
Yüce Rabbimiz, tövbelerimizi kabul, günahlarımızı affeylesin.
Kadir KORKMAZ
M.Z.Kotku Camii M-K/BAŞAKŞEHİR
İbn Mace, Zühd, 30. Tirmizi, Kıyamet, 50
Tahrim, 88/8
Nisa, 4/110
Zümer, 39/53
Nisa 4/18
Al’i İmran, 3/135
Hud, 11/3, 52, Nuh 71/10-12, Enfal 8/33
Müslim, Zikir 41-42
Buhari, Deavât,3; Müslim, Tövbe, 3-8.