MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 12.09.2011 20:26
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Bediüzzaman Atatürk ilişkisi çok tartışıldı. Sizin bizzat tanık olduğunuz ya da kendisinden dinlediğiniz bir şey var mı?

Ben bizzat dinledim Üstad'dan. Ankara'da Meclis'teki münakaşada 'Biz seni güzel fikirlerinden istifade etmek için çağırdık ama sen geldin namaza dair bir şeyler yazdın ve aramıza ihtilaf verdin' demesine karşın, 'Namaz kılmayan haindir. Hainin hükmü merduttur' şeklinde mukabele etmiş. Atatürk sonra tarziye vermiş hocam beni yanlış anladı diye Meclis'e. Bilmiyorum söylemek doğru mu bunları. Sonra kıyamet kopuyor.

İnsan-ı mü'mine nur-u İmân ile gösterir ki,
mevt idâm değil, tebdil-i mekândır;
kabir ise, zulümâtlı bir kuyu ağzı değil,
nurâniyetli âlemlerin kapısıdır.
Dünya ise, bütün şâşaasıyla, âhirete nisbeten bir zindan hükmündedir.
Bediüzzaman

Ahirzaman hadiselerine işaret eden bazı hadislerin tevilleri

On Üçüncü Mesele

Katî ve sahih rivayette var ki, 'İsa Aleyhisselâm Büyük Deccalı öldürür.' Vel'ilmü indallah, bunun da iki veçhi var:

Bir veçhi şudur ki: Sihir ve manyetizma ve ispritizma gibi istidracî harikalarıyla kendini muhafaza eden ve herkesi teshir eden o dehşetli Deccalı öldürebilecek, mesleğini değiştirecek, ancak harika ve mu'cizâtlı ve umumun makbulü bir zat olabilir ki, o zat, en ziyade alâkadar ve ekser insanların peygamberi olan Hazret-i İsa Aleyhisselâmdır.

İkinci vechi şudur ki: Şahs-ı İsa Aleyhisselâmın kılınciyle maktul olan şahs-ı Deccalın, teşkil ettiği dehşetli maddiyyunluk ve dinsizliğin azametli heykeli ve şahs-ı mânevîsini öldürecek ve inkâr-ı ulûhiyet olan fikr-i küfrîsini mahvedecek ancak İsevî ruhânileridir ki, o ruhâniler din-i İsevînin hakikatini hakikat-i İslâmiye ile mezc ederek o kuvvetle onu dağıtacak, mânen öldürecek. Hattâ, 'Hazret-i İsa Aleyhisselâm gelir, Hazret-i Mehdîye namazda iktida eder, tâbi olur' diye rivayeti, bu ittifaka ve hakikat-i Kur'âniyenin metbuiyetine ve hâkimiyetine işaret eder.

Lügatçe;
Büyük Deccal: Hıristiyanların içinden çıkacak ve dinsizlik, materyalizm, tabiatçılık namına bütün dinleri ortadan kaldırmaya çalışacak olan deccal (Komünizm ve onun kurucuları) -manyetizma: Hipnotizma; bâzı hareketlerle bir başkasında uyuşukluk tesiri meydana getirme, beyin kontrolü-ispritizma: Ölülerin ruhlarıyla bazı şartlar altında haberleşmenin mümkün bulunduğuna inanan görüş ve bu maksatla yapılan deneyler-istidracî: Allah tarafından günahkâr kişilere verilen bir takım olağanüstü haller ve üstünlükler-teshir: İtaat ettirmek, boyun eğdirmek, emir altına almak-maktul: Öldürülmüş, katledilmiş olan-inkâr-ı ulûhiyet: Cenâb-ı Allah`ı inkâr fikri-mezc: katma, kaynaştırma, karıştırma, birleştirme-metbuiyet: Tâbi oluş. Başkasının kendisine tâbi oluşu.

Hangisi iyi?
(İman küfür karşılaştırması)
Birgün yanıma parlak birkaç genç geldiler. Hayat ve gençlik ve hevesât cihetinden gelen tehlikelerden sakınmak için tesirli bir ihtar almak isteyen bu gençlere, ben de, eskiden Risâle-i Nur'dan meded isteyen gençlere dediğim gibi, dedim ki:

Sizdeki gençlik katiyen gidecek. Eğer siz daire-i meşrûada kalmazsanız, o gençlik zâyi olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem âhirette kendi lezzetinden çok ziyâde belâlar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslâmiye ile, o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak, iffet ve nâmusluluk ve tâatte sarf etseniz, o gençlik mânen bâkî kalacak ve ebedî bir gençlik kazanmasına sebep olacak.

Hayat ise, eğer İmân olmazsa veyahut isyan ile o İmân tesir etmezse, hayat zâhirî ve kısacık bir zevk ve lezzetle beraber, binler derece o zevk ve lezzetten ziyâde elemler, hüzünler, kederler verir. Çünkü insanda akıl ve fikir olduğu için, hayvanın aksine olarak hazır zamanla beraber geçmiş ve gelecek zamanlarla da fıtraten alâkadardır. O zamanlardan dahi hem elem, hem lezzet alabilir. Hayvan ise, fikri olmadığı için, hazır lezzetini, geçmişten gelen hüzünler ve gelecekten gelen korkular, endişeler bozmuyor. İnsan ise, eğer dalâlet ve gaflete düşmüş ise, hazır lezzetine geçmişten gelen hüzünler ve gelecekten gelen endişeler o cüz'î lezzeti cidden acılaştırıyor, bozuyor; hususan gayr-i meşrû ise, bütün bütün zehirli bir bal hükmündedir.

Demek hayvandan yüz derece, lezzet-i hayat noktasında, aşağı düşer. Belki ehl-i dalâletin ve gafletin hayatı, belki vücudu, belki kâinatı, bulunduğu gündür. Bütün geçmiş zaman ve kâinatlar, onun dalâleti noktasında mâdumdur, ölmüştür; akıl, alâkadarlığı ile ona zulmetler, karanlıklar veriyor. Gelecek zamanlar ise, itikadsızlığı cihetiyle yine mâdumdur. Ve ademle hâsıl olan ebedî firâklar, mütemâdiyen onun fikir yoluyla hayatına zulmetler veriyorlar. Eğer İmân hayata hayat olsa, o vakit hem geçmiş, hem gelecek zamanlar, imânın nuruyla ışıklanır ve vücud bulur; zaman-ı hazır gibi, ruh ve kalbine İmân noktasında ulvî ve mânevî ezvâkı ve envâr-ı vücudiyeyi veriyor. Bu hakikatin, İhtiyar Risâlesinde, Yedinci Ricâda izahı var; ona bakmalısınız.

İşte hayat böyledir. Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı İmân ile hayatlandırınız ve ferâizle zînetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhâfaza ediniz. Hergün ve her yerde ve her vakit vefiyâtların gösterdikleri dehşetli hakikat-i mevt ise; size-başka gençlere söylediğim gibi-bir temsil ile beyân ediyorum. (Devam edecek)

Lügatçe;
hevesât: Nefisten gelen gelip geçici istekler, arzular-daire-i meşrûa: Dînin uygun gördüğü helâl daire-iffet: Nâmus, temizlik, helâle râzı olup haramdan kaçınmak-tâat: ibâdet, emre uyma-mâdum: yok, ölü-adem: Yokluk-firâk: Ayrılık-ezvâk: Zevkler, lezzetler-envâr-ı vücudiye: Varlık nurları, var oluşu hissetme-ferâiz: Farzlar, Allah'ın kesin emirleri-vefiyât: Ölümler.