MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 18.08.2011 00:54
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

'Yâ Rab!
Mâdem çare-i necât budur. Senin yolunda o cüz-i ihtiyârîden vazgeçiyorum, ve enâniyetimden teberrî ediyorum.
'Tâ Senin inâyetin, acz ve zaafıma merhameten, elimi tutsun; hem, tâ Senin rahmetin, fakr ve ihtiyacıma şefkat edip, bana istinadgâh olabilsin, kendi kapısını bana açsın.'
Evet, her kim ki, rahmetin nihayetsiz denizini bulsa, elbette bir katre serap hükmünde olan cüz-i ihtiyârına itimad etmez; rahmeti bırakıp, ona mürâcaat etmez.

Lügatçe;
çare-i necât: Kurtuluş çâresi-cüz-i ihtiyârî: Îcaddan mahrum, hak kazanmaktan başka hiçbir şeye gücü yetmeyen az bir arzu serbestliği, cüz`î irâde-teberrî: Arınma, uzaklaşma, temiz olma-istinadgâh: Dayanma yeri, dayanak.
Bütün zîruhların tesbihatıyla seni takdis ediyorum
Ey Kâdir-i Kayyûm,

Bütün zîhayat, zîruh, zîşuur, senin mülkünde, yalnız Senin kuvvet ve kudretinle ve ancak Senin irade ve tedbirlerinle ve rahmet ve hikmetinle, rububiyetinin emirlerine teshir ve fıtrî vazifelerle tavzif edilmişler. Ve bir kısmı, insanın kuvveti ve galebesi için değil, belki fıtraten insanın zaafı ve aczi için rahmet tarafından ona musahhar olmuşlar. Ve lisan-ı hal ve lisan-ı kâl ile Sânilerini ve Mâbudlarını kusurdan, şerikten takdis ve nimetlerine şükür ve hamd ederek, herbiri ibadet-i mahsusasını yapıyorlar.

Ey şiddet-i zuhurundan gizlenmiş ve ey azamet-i kibriyasından perdelenmiş olan Zât-ı Akdes,

Bütün zîruhların tesbihatıyla seni takdis edip, niyet edip (Ey su ile her şeyi canlandıran Zât-ı Akdes, Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederim) diyorum.

Lügatçe;
zîhayat: Hayat sahibi, canlı-tavzif: Görevlendirme, vazifelendirme-rububiyet: Cenâb-ı Hakkın her zaman, her yerde ve her mahlûka muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onu terbiye etmesi ve idâresi altında bulundurması vasfı-teshir: İtaat ettirmek, boyun eğdirmek-lisan-ı hal: Birşeyin duruşu ve görünüşü ile bir mânâ ifâde etmesi-lisan-ı kâl: Konuşma, anlatma dili-Sâni: Herşeyi sanatla yaratan Allah-takdis: Mukaddes bilme. Allah`ı noksan ve kusurlardan pâk ve yüce kabul etmek.

Risale-i Nur'un davasına yardım etmek ehl-i imana vacibdir

Aziz, sıddık, sarsılmaz, sebatkar, fedakar, vefakar kardeşlerim,

Bilirsiniz ki, Ankara ehl-i vukufu Risale-i Nura ait kerametleri ve işaret-i gaybiyeleri inkar edememişler. Yalnız, yanlış olarak o kerametlerde hissedar zannedip itiraz ederek, 'Böyle şeyler kitapta yazılmamalı idi; keramet izhar edilmez' diye hafif bir tenkide mukabil müdafaatımda onlara cevaben demiştim ki:

Onlar bana ait değil ve o kerametlere sahip olmak benim haddim değil. Belki Kur'anın mu'cize-i maneviyesinin tereşşuhatı ve lem'alarıdır ki, hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nurda kerametler şeklini alarak, şakirtlerini kuvve-i maneviyelerini takviye etmek için, ikramat-ı İlahiye nevindendir. İkram ise, izharı bir şükürdür, caizdir, hem makbuldür. Şimdi ehemmiyetli bir sebebe binaen cevabı bir parça izah edeceğim ve 'Ne için izhar ediyorum? Ve ne için bu noktada bu kadar tahşidat yapıyorum? Ve ne için birkaç aydır bu mevzuda çok ileri gidiyorum? Ekser mektuplar o keramete bakıyor? ' diye sual edildi.

Elcevap: Risale-i Nurun hizmet-i imaniyesinde bu zamanda binler tahribatçılara mukabil yüz binler tamiratçı lazım gelirken, hem benimle laakal yüzer kâtip ve yardımcı bulunmak ihtiyaç varken, değil çekinmek ve temas etmemek, belki millet ve ehl-i idare takdirle ve teşvikle, yardım ve temas etmek zaruri iken ve o hizmet-i imaniye hayat-ı bakiyeye baktığı için hayat-ı faniyenin meşgalelerine ve faidelerine tercih etmek ehl-i imana vacip iken, kendimi misal alarak derim ki: Beni herşeyden ve temastan ve yardımcılardan menetmekle beraber; aleyhimizde olanlar bütün kuvvetleriyle arkadaşlarının kuvve-i maneviyelerini kırmak ve benden ve Risale-i Nurdan soğutmak ve benim gibi ihtiyar, hasta, zaif, garip, kimsesiz biçareye, binler adamın göreceği vazifeyi (başına) yüklemek ve bu tecrid ve tazyiklerde maddi bir hastalık nevinde, insanlar ile temas ve ihtilattan çekilmeye mecbur olmak, hem o derece tesirli bir tarzda halkları ürküttürmekle kuvve-i maneviyeyi kırma cihetleriyle ve sebepleriyle, ihtiyarım haricinde bütün o manilere karşı Risale-i Nur Şakirtlerinin kuvve-i maneviyelerinin takviyesine medar ikramat-ı İlahiyeyi beyan ederek Risade-i Nur etrafında manevi bir tahşidat yaptırmak ve Risale-i Nur kendi kendine, tek başıyla (başkalarına muhtaç olmayarak) bir ordu kadar kuvvetli olduğunu göstermek hikmetiyle bu çeşit şeyler bana yazdırılmış. Yoksa, haşa kendimizi satmak ve beğendirmek ve temeddüh etmek ve hodfüruşluk etmek ise, Risale-i Nurun ehemmiyetli bir esası olan ihlas sırrını bozmaktır. İnşaallah Risale-i Nur kendi kendine, hem kendini müdafaa ettiği, hem kıymetini tam gösterdiği gibi, bizi de manen müdafaa edip kusurlarımızı affettirmeye vesile olacaktır.

Umum kardeşlerimin ve hemşirelerimin, hassaten duaları makbul ve mübarek masumlar taifesi ve muhterem ihtiyarlar cemaatinden herbirerlerine binler selam ve dua ederek Ramazan-ı Şeriflerini tebrik ederiz, dualarını rica ederiz.

Hasta Kardeşiniz
Said Nursi

Lügatçe;
tereşşuhat: Damlamalar, sızıntılar-lem'a: Parıltı, ışıncık-ikramat-ı İlahiye: İlâhî kerem ve ihsanlar, lütûflar; Kerim isminin tecellileri-izhar: açığa çıkarmak, göstermek-tahşidat: bir şeyin üzerinde fazla durmalar-tahribatçı: yıkıcılar, bozguncular-Laakal: Enaz, hiç değilse-tecrid: yalnız başına bırakma, kimseyle görüştürmeme-tazyik: Sıkıntı verme, baskı yapma-ihtilat: Karışmak, karışıp görüşmek.