MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 15.08.2011 00:23
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Allah için çalışınız.
Lillah, livechillah, lieclillah rızası dairesinde hareket ediniz.
O vakit sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer.
Bediüzzaman

Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine inandım. Hiç şüphesiz öldükten sonra diriliş haktır, Cennet haktır, Cehennem haktır, şefaat haktır, Münker ve Nekîr melekleri haktır. Allah'ın kabirlerdeki ölüleri tekrar dirilteceğine İmân ettim. Allah'tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh olmadığına ve Muhammed'in (a.s.m.) Allah'ın resûlü olduğuna şehâdet ederim.

Allahım! Senin rahmet ağacının en latîf, en şerif, en mükemmel ve en güzel meyvesi olan, âlemlere rahmet olarak ve Senin rahmet ağacının âhiret yurdu üzerine sarkan en süslü, en güzel, en parlak ve en yüce meyvelerine, yani Cennete ulaşmamıza vesîle olarak gönderdiğin zâta salât ve selâm eyle.

Allahım! Seçtiğin Peygamberinin hürmetine, bizi, anne ve babamızı Cehennem ateşinden koru. Bizi, anne ve babamızı iyilerle beraber Cennete koy. Duâmızı kabul buyur.

Bu işlere kör kuvvet ve şuursuz tabiat ve serseri tesadüf karışamazlar
Ey Fâtır-ı Kadîr, ey müdebbir-i Hakîm, ey Mürebbî-i Rahîm,

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın talimiyle ve Kur'ân-ı Hakîmin dersiyle anladım ve İmân ettim ki nasıl nebatat ve eşcar Seni tanıyorlar, Senin sıfât-ı kudsiyeni ve Esmâ-i Hüsnânı bildiriyorlar. Öyle de, zîhayatlardan ruhlu kısmı olan insan ve hayvanattan hiçbirisi yoktur ki; cisminde gayet muntazam saatler gibi işleyen ve işlettirilen dahilî ve haricî âzâlarıyla ve bedeninde gayet ince bir nizam ve gayet hassas bir mîzan ve gayet mühim faydalarla yerleştirilen âlât ve duygularıyla ve cesedinde gayet san'atlı bir yapılış ve gayet hikmetli bir tefriş ve gayet dikkatli bir muvazene içinde konulan cihazat-ı bedeniyesiyle, Senin vücûb-u vücuduna ve sıfatlarının tahakkukuna şehadet etmesin. Çünkü, bu kadar basîrâne nazik san'at ve şuurkârâne ince hikmet ve müdebbirâne tam muvazeneye, elbette kör kuvvet ve şuursuz tabiat ve serseri tesadüf karışamazlar ve onların işi olamaz ve mümkün değildir. Ve kendi kendine teşekkül edip öyle olması ise, yüz derece muhâl içinde muhâldir. Çünkü, o halde her bir zerresi, her bir şeyini ve cesedinin teşekkülünü, belki dünyada alâkadar olduğu herşeyini bilecek, görecek, yapabilecek, âdeta ilâh gibi ihatalı bir ilim ve kudreti bulunacak, sonra teşkil-i ceset ona havale edilir ve 'kendi kendine oluyor' denilebilir.

Ve heyet-i mecmuasındaki vahdet-i tedbir ve vahdet-i idare ve vahdet-i nev'iye ve vahdet-i cinsiye ve umumun yüzlerinde göz, kulak, ağız gibi noktalarda ittifak cihetinde müşahede edilen sikke-i fıtratta birlik ve her bir nevin efradı simalarında görülen sikke-i hikmette ittihad ve iaşede ve icadda beraberlik ve birbirinin içinde bulunmak gibi keyfiyetlerinden hiçbirisi yoktur ki, Senin vahdetine kat'î şehadette bulunmasın ve her bir ferdinde kâinata bakan bütün isimlerin cilveleri bulunmakta, vâhidiyet içinde, Senin ehadiyetine işareti olmasın.

Lügatçe;
Fâtır-ı Kadîr: Herşeye gücü yeten ve herşeyi benzersiz bir şekilde yaratan Cenab-ı Hak-müdebbir-i Hakîm: Her işi önceden, geleceğini bilerek ayarlayan ve belli bir gayeyi takip ederek yaratan Cenab-ı Hak-Mürebbî-i Rahîm: Çok merhametli terbiye edici olan Cenâb-ı Hak-nebatat: Bitkiler-Eşcar: Ağaçlar-basîrâne: Görerek, iç yüzünü de görür gibi-şuurkârâne: Şuurluca. Farkederek-muvazene: Ölçülülük, dengeli olma-muhâl: İmkânsız; olması mümkün olmayan-heyet-i mecmua: Bütünü, hepsi-vahdet-i tedbir: Her işi hikmet ve tedbirle yapmadaki birlik-vahdet-i nev'iye: Tür birliği-sikke-i fıtrat: Yaratılış imzası-vahdet: Birlik-ehadiyet: Allah`ın yarattığı herşeyin yanında Zâtıyla, sıfatlarıyla ve isimleriyle bulunarak birliğini göstermesi.