Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Bazen nakıs bir şeyhin halis müridi,
şeyhinden daha ziyade kamil olabilir.
Ve döner, şeyhini irşad eder ve şeyhinin şeyhi olur.
Bediüzzaman
Ehl-i Hak birleşemediği için alçaklara dalkavukluğa mecbur kalır
ALTINCI SEBEP
Ehl-i hakkın ihtilâfı nâmertliklerinden, himmetsizliklerinden, hamiyetsizliklerinden olmadığı gibi; gafletli ehl-i dünyanın ve ehl-i dalâletin hayat-ı dünyeviyeye ait işlerde samimâne ittifakları dahi mertlikten, hamiyetten, himmetten değildir. Belki, ehl-i hakkın, ekseriyetle âhirete ait olan faydaları düşünmekle, o ehemmiyetli ve kesretli meselelere hamiyeti, himmeti, mertliği inkısam eder. Hakikî sermaye olan vaktini bir meseleye sarf etmediği için, meslektaşlarıyla ittifakı muhkemleşmiyor. Çünkü meseleler çok, daire dahi geniştir.
Gafletli ehl-i dünya ise, yalnız hayat-ı dünyeviyeyi düşündüklerinden, bütün hissiyatıyla ve ruh ve kalbiyle, şiddetli bir surette hayat-ı dünyeviyeye ait meselelere sarılır. Ve o meselede ona yardım edene kuvvetli yapışır. Ve hakikat nokta-i nazarında beş paraya değmeyen ve ehl-i hak ona on para kıymet vermeyen meselelere, divane olmuş elmasçı bir Yahudinin beş paralık cam parçasına beş lira fiyat verdiği gibi, beş yüz lira kıymetindeki vaktini o meseleye hasreder. Elbette bu kadar fiyat verip ve şiddetli hissiyatla sarılmak, bâtıl yolunda dahi olsa, samimî bir ihlâs olduğundan, o meselede muvaffak olur ve ehl-i hakka galebe eder. Bu galebe neticesinde ehl-i hak zillete ve mahkûmiyete ve tasannua ve riyâya düşüp ihlâsı kaybeder. O nâmert, himmetsiz, hamiyetsiz bir kısım ehl-i dünyaya dalkavukluk etmeye mecbur olur.
Lügatçe;
himmet: Ciddî gayret, kalb ile gösterilen samîmi gayret-hamiyet: Mukaddesatı,milletin haklarını, nâmus ve haysiyeti korumak hususlarında gösterilen gayret ve titizlik-inkısam: Kırılıp ayrılma. Parçalanma-zillet: Aşağılık, horluk, alçaklık-tasannu: Yapmacık hareket, suni davranış.
Yarasaların sonarından etkilenen mühendisler, mini bir sonar ünitesini bir gözlüğe monte ederek biyomimetri alanında farklı bir proje gerçekleştirmişlerdir. Ancak bu projede istenilen sonuca henüz ulaşılmış değildir.
Tasarlanan Gözlük Neden İnsan Gözünün Yerini Tutamıyor?
Gözlüğü kullanan görme özürlüler belli bir alışma süresinden sonra engellere çarpmadan yürüyebilmekte hatta bisiklete bile binebilmekteler. Ancak gözlüğün tasarımcıları bunun hiçbir zaman insan gözünün yerini tutamayacağının ya da yarasadaki kadar kullanışlı olmayacağını ifade etmektedirler.
Konusunda uzman insanların kopyasını bile yapmakta zorlandıkları bu kusursuz özelliklerin yarasada tesadüfen oluşmuş olması elbette ki imkansızdır. Burada unutulmaması gereken bir konu da özellik olarak adlandırdığımız tüm detayların aslında iç içe geçmiş birbiriyle bağlantılı kompleks sistemler olduklarıdır. Bu sistemlerin tek bir parçasının dahi eksik olması tüm sistemin işe yaramaz hale gelmesi demektir. Örneğin, yarasalar ses dalgalarını yaysalar ama yaydıkları dalgaları geri algılayıp değerlendiremeseler sonar sistemi diye bir sistem olmayacaktır.
Canlılardaki bu eksiksiz ve kusursuz yaratılışa bilim literatüründe 'indirgenemez komplekslik' adı verilir. Yani daha basite indirgendiğinde anlamsız ve işlevsiz hale gelecek bir sistem... Canlı organizmaların tümünde ve tüm sistemlerinde var olan bu 'indirgenemez komplekslik' özelliği evrim teorisinin 'basitten gelişmişe kademeli evrim' şeklindeki temel mantığını tamamen çürütmektedir.
Çünkü, son haline gelmeden hiçbir işe yaramayacak bir sistemin milyonlarca yıl varlığını koruyup tamamlanmayı beklemesinin hiçbir mantığı yoktur. Bir canlı ancak bütün sistemleri eksiksiz olduğunda yaşamını ve neslini sürdürebilir. Sistemdeki parçaların zamanla sözde bir evrimle tamamlanmasını beklemek gibi bir lüks de yoktur. Bu da tüm canlıların yeryüzünde ilk olarak ortaya çıktıklarında şimdiki gelişmiş ve eksiksiz yapılarıyla yaratılmış olduklarının açık bir delilidir. “Ve hayvanları da yarattı…” (Nahl Suresi, 5) ayetiyle bildirildiği üzere hayvanları da diğer tüm canlılar gibi üstün bir yaratılışla Yüce Allah var etmiştir.