Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Mâdem dünyanız ağlıyor ve hayatınız acılaştı.
Çalışınız; âhiretiniz dahi ağlamasın ve hayat-ı bâkiyeniz gülsün, tatlılaşsın
Bediüzzaman
Enaniyet, ifrat ve tevrit yüzünden Müslümanlar ittifak edemiyor
Evet, dünyevî ve hazır lezzet ve menfaat etrafında aşağı, kalbsiz, nefisperestler samimî ittifak ve ittihad ediyorlar. Ehl-i hidayet, âhirete ait ve ileriye müteallik semerât-ı uhreviyeye ve kemâlâta, kalb ve aklın yüksek düsturlarıyla müteveccih oldukları için, esaslı bir istikamet ve tam bir ihlâs ve gayet fedakârâne bir ittihad ve ittifak olabilirken, enâniyetten tecerrüd edemedikleri için, ifrat ve tefrit yüzünden, ulvî bir menba-ı kuvvet olan ittifakı kaybedip, ihlâs da kırılır. Ve vazife-i uhreviye de zedelenir. Kolayca rıza-yı İlâhî de elde edilmez.
Bu mühim marazın merhemi ve ilâcı, 'El-hubbu fillâh' sırrıyla, tarik-i hakta gidenlere refakatle iftihar etmek; ve arkalarından gitmek; ve imamlık şerefini onlara bırakmak; ve o hak yolunda kim olursa olsun kendinden daha iyi olduğunun ihtimaliyle enâniyetinden vazgeçip ihlâsı kazanmak; ve ihlâsla bir dirhem amel, ihlâssız batmanlarla amellere râcih olduğunu bilmekle ve tâbiiyeti dahi, sebeb-i mes'uliyet ve hatarlı olan metbûiyete tercih etmekle o marazdan kurtulur ve ihlâsı kazanır, vazife-i uhreviyesini hakkıyla yapabilir.
Lügatçe;
semerât-ı uhreviye: Âhirete âit meyveler-menba-ı kuvvet: Kuvvet kaynağı-El-hubbu fillâh: Allah için sevmek-tarik-i hak: Hak yol, doğru yol-tâbiiyet: Uymak, birisine bağlı olmak-metbûiyet: Başkasının kendisine tâbi oluşu, liderlik.