Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Allah'ım, âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Resûlüne, onun bütün âl ve Ashâbına salât ve selâm eyle. âmin.
Gökler ve yer Senin varlığına ve birliğine şehadet ediyor
Ey Fa'âlün limâ Yürid,
Cevv-i fezadaki faaliyetinle her vakit bir numune-i haşir ve kıyamet göstermek, bir saatte yazı kışa ve kışı yaza döndürmek, bir âlem getirmek, bir âlem gayba göndermek misilli şuûnatta bulunan kudretin, dünyayı âhirete çevirecek ve âhirette şuûnat-ı sermediyeyi gösterecek işaretini veriyor.
Ey Kadîr-i Zülcelâl,
Cevv-i fezadaki hava, bulut ve yağmur, berk ve ra'd Senin mülkünde, Senin emrin ve havlinle, Senin kuvvet ve kudretinle musahhar ve vazifedardırlar. Mahiyetçe birbirinden uzak olan bu feza mahlûkatı, gayet süratli ve âni emirlere ve çabuk ve acele kumandalara itaat ettiren âmir ve Hâkimlerini takdis ederek rahmetini medh ü senâ ederler.
Ey arz ve semâvâtın Hâlık-ı Zülcelâli,
Senin Kur'ân-ı Hakîminin talimiyle ve Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın dersiyle İmân ettim ve bildim ki:
Nasıl semâvât yıldızlarıyla ve cevv-i feza müştemilâtıyla Senin vücub-u vücuduna ve Senin birliğine ve vahdetine şehadet ediyorlar. Öyle de, arz, bütün mahlûkatıyla ve ahvâliyle Senin mevcudiyetine ve vahdetine, mevcudatı adedince şehadetler ve işaretler ederler.
Evet, zeminde hiçbir tahavvül ve ağaç ve hayvanlarında her senede urbasını değiştirmek gibi hiçbir tebeddül -cüz'î olsun, küllî olsun- yoktur ki, intizamıyla Senin vücuduna ve vahdetine işaret etmesin.
Hem hiç bir hayvan yoktur ki, zaafiyet ve ihtiyacının derecesine göre verilen rahîmâne rızkıyla ve yaşamasına lüzumlu bulunan cihazatın hakîmâne verilmesiyle, Senin varlığına ve birliğine şehadeti olmasın.
Hem her baharda gözümüz önünde icad edilen nebatat ve hayvanâttan hiçbir tanesi yoktur ki, sanat-ı acîbesiyle ve lâtif ziynetiyle ve tam temeyyüzüyle ve intizamıyla ve mevzuniyetiyle Seni bildirmesin.
Ve zemin yüzünü dolduran ve nebatat ve hayvanat denilen kudretinin hârikaları ve mucizeleri, mahdut ve maddeleri bir ve müteşabih olan yumurta ve yumurtacıklardan ve katrelerden ve habbe ve habbeciklerden ve çekirdeklerden yanlışsız, mükemmel, süslü, alâmet-i fârikalı olarak yaratılışları, Sâni-i Hakîmlerinin vücuduna ve vahdetine ve hikmetine ve hadsiz kudretine öyle bir şehadettir ki, ziyanın güneşe şehadetinden daha kuvvetli ve parlaktır.
Hem, hava, su, nur, ateş toprak gibi hiçbir unsur yoktur ki, şuursuzluklarıyla beraber şuurkârâne, mükemmel vazifeleri görmesiyle; basit ve istilâ edici, intizamsız, her yere dağılmakla beraber, gayet muntazam ve mütenevvi meyveleri ve mahsulleri hazine-i gaybdan getirmesiyle, Senin birliğine ve varlığına şehadeti bulunmasın.
Lügatçe;
Fa'âlün limâ Yürid: İradesiyle dilediği şekilde, sürekli faaliyette olan Allah-Cevv-i feza: Gökyüzü, atmosfer, uzay boşluğu-şuûnat-ı sermediye: Zaman ve mekanla sınırlı olmayan Cenab-ı Hakk`ın işleri, emirleri-berk: Şimşek-ra'd: Gök gürültüsü-havl: Güç, kuvvet-musahhar: emre amade, itaatkâr-cevv-i feza: Gökyüzü, uzay boşluğu-müştemilât: eklentiler-vücub-u vücud: Varlığı gerekli olmak, olmaması imkânsız olmak, varlığı zarurî ve vacib olmak-arz: Yerküre-tahavvül: Değişim-tebeddül: Yenilenme-temeyyüz: Benzerlerinden ayırdedici farklılık-mevzuniyet: Ölçülü, vezinli, tartılı, düzgün-mahdut: Sınırlandırılmış-müteşabih: Birbirine benzeyenler-katre: Damla-habbe: Dâne, tohum-mütenevvi: Çeşit çeşit-hazine-i gayb: Rahmetin gizli ve görünmez hazinesi, Allah'ın hazinesi.