MAVERA-Sufi Muhabbet Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Adem Kılıç
Alan:   Grup:MAVERA-Sufi Muhabbet
Tarih: 20.07.2011 11:44
Konu: Yn: Yn: [mavera-sufi-muh..]

Gafletle kılınan namazın faydası yok mu?

Sakın deme: 'Benim namazım nerede, şu hakikat-ı namaz nerede? Zira: bir hurma çekirdeği, bir hurma ağacı gibi, kendi ağacını tavsif eder. Fark, yalnız icmâl ve tafsil ile olduğu gibi; senin ve benim gibi bir âminin -velev hissetmezse- namazı, büyük bir velînin namazı gibi şu nurdan bir hissesi var; şu hakikattan bir sırrı vardır -velev şuurun taallûk etmezse- Fakat, derecâta göre inkişaf ve tenevvürü ayrı ayrıdır. Nasıl, bir hurma çekirdeğinden, tâ mükemmel bir hurma ağacına kadar ne kadar merâtib bulunur. Öyle de: Namazın derecâtında da daha fazla merâtib bulunabilir. Fakat bütün o merâtibde, o hakikat-ı nûrâniyyenin esası bulunur.
(Allah'ım! 'Namaz dinin direğidir' buyuran Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma ve onun bütün âl ve ashâbına salât ü selâm eyle.)
Lügatçe;
tavsif: Vasıflandırma, birşeyin içyüzü ve özelliklerini anlatma-icmâl: Kısaca anlatma, özet-tafsil: Ayrıntılarıyla anlatmak-âmi: Bilgisiz, câhil-inkişaf: keşfetme, terakkî etme-tenevvür: Nurlanmak, feyiz almak-merâtib: Mertebeler, dereceler-hakikat-ı nûrâniyye: Nurlu hakikat.

İnsanın en latif ve şirin bir seciyesi olan şefkat; eğer sırr-ı tevhid onun yardımına yetişmezse, öyle müdhiş bir hırkat, bir firkat, bir rikkat, bir musibet olur ki, insanı en bedbaht bir dereceye indirir. Tek bir güzel yavrusunu ebedi kaybeden bir gafil valide, bu hırkatı tam hisseder.

Hem mesela: İnsanın en lezzetli ve tatlı ve kıymetli hissi olan muhabbet, eğer sırr-ı tevhid yardım etse, bu küçücük insanı, kainat kadar büyüttürür ve genişlik verir ve mahlukata nazenin bir sultan yapar. Eğer şirk ve küfre düşse el'iyazü billah öyle bir musibet olur ki, mütemadiyen zeval ve fenada mahvolan hadsiz mahbublarının ebedi firakları ile biçare kalb-i insaniyi her dakika parça parça eder. Fakat gaflet veren lehviyatlar, muvakkaten ibtal-i his nev'inden zahiren hissettirmiyor.


(Bediüzzaman Said Nursi - 2. Şua'dan)


Lügatler

Bedbaht: talihsiz, şansız, kötü

Bîçare:çaresiz

Ebedi: sonsuz

El'iyazü billah: Allah korusun, Allah saklasın, Allah'a sığınırız

fenâ:yokluk, yok olmak, ölüm

Firak: ayrılık, ayrılmak

Firkat: dostlardan ve sevdiği şeylerden ayrılmak

Gafil: dikkatsiz, uyanık olmayan, iyi düşünmeyen

Gaflet:dikkatsizlik, vurdumduymazlık, en mühim vazifeyi düşünmeyip kıymetsiz işlerle uğraşmak

Hadsiz: sayısız, sınırsız

Hırkat: hararet, sıcaklık, yanma

İbtal-i his:duygusunu kaybetmek, uyuşturmak

Kâinat: evren, yaratılanların hepsi

Kalb-i insani: insan kalbi

Küfr: Hakk'I inkâr etmek, Allah'tan gelenleri reddetmek

Latif:mülayim, yumuşak, güzel, nazik

Lehviyat:günahlı, şehvetli,nefsani haram meşguliyetler

Mahbub:sevilen, muhabbet edilen

Mahlukat:yaratılmışlar, yaratıklar

mahvolmak:harap olmak, yıkılmak, ortadan kalkmak, bozulmak

Muhabbet: sevgi,sevmek

Musibet:bela, felaket, afet, dert

Muvakkaten:geçici, devamlı olmayan

Müdhiş: dehşetli, ürpertici,tehlikeli

mütemadiyen: devamlı

Nazenin:ince, nazlı, zayıf, hoş edalı

Nev':çeşit, sınıf, cins

Rikkat:acıma, incelik, yufka yüreklilik, yumuşaklık

Seciye: huy, karakter, ahlâk

Sırr-ı tevhid:birlik sırrı

Şirin: tatlı, sevimli, cana yakın

Şirk: Allah'a ortak koşmak

Valide: ana

Zahiren:görünüşe göre, göründüğü gibi

zeval:yok olmak, son bulmak, yerinden ayrılıp gitmek